Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       1973 Genel Seçimleri'nin bir gün öncesiydi.
       Devrin İstanbul Sanayi Odası Başkanı Ertuğrul Soysal, - üvey - oğlu Cen Ajans'ın sahibi Nail Keçili ile birlikteydik.
       Soysal, "Bu seçimi Ecevit alacak. Yeni şeyler söylüyor. Oyumu da ona vereceğim" dedi.
       Ertesi gün, sandıklar açılıp CHP'nin en yüksek oyu aldığı açıklanmadan saatler önce, sermayenin prensi sayılabilecek Soysal, Ankara'ya, Ecevit'e bir telgraf çekmişti:
       "Başarınızı şimdiden kutluyorum" mesajını göndermişti.
       İlk kez, Demokrat Sol iktidara adım atıyordu.
       Gece, CHP'liler şenlik yaparken, Ecevit te "Gerçekten üretim yapan sanayi bile bizi kutluyor" diye açıklama yapıyordu.
       TÜSİAD ve İstanbul Sanayi Odası, hop oturup hop kalkmıştı.
       Ertuğrul Soysal'a karşı bir cephe oluşmuştu.
       Soysal, 24 saat sonra yıllardır başarıyla yürüttüğü ve kamuoyunda sanayicinin itibar imajını çizdirdiği görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
       Çok üzgündü.


       Soysal, sanayiciliğin yanı sıra, iyi bir yazardı, piyano ve akordeon çalardı. (Ölüm yıldönümünde, onu, sevdiği dostları, sevdiği tangolarının çalındığı bir gece düzenleyerek andık. G. C. )
       Doğru bildiğini konuşurdu.
       Hardal gibi tatlı sert bir adamdı.
       Zaten, bu karizmasıyla İstanbul Sanayi Odası'na farklı bir kurumsal imaj kazandırmıştı.
       Telgrafı da, eğer iyi değerlendirilseydi, belki sanayi ile henüz ergenlik çağını yaşayan Demokratik Sol arasında sağlıklı bir diyaloğun başlangıcı olabilirdi.
       Türkiye, liberal görüşle, sol partiler arasında karşılıklı mevzilenme ve giderek tırmanan çatışma yüzünden yıllarını yitirmezdi.
       Türkiye sanayii, onun son tangosuna ayak uyduramadı.



       Şimdi...
       Dün de işaret ettiğim çeyrek yüzyıl öncesinin protest sanayi ve işadamı çevresi, Ecevit'in azınlık hükümetini destekliyor.
       Bu hükümetin fizibilitesi için, "karşı ve taraftar" görüşler şöyle:
       KARŞI:
       "- DSP'nin 61 milletvekili ile hükümet etme pratiği mümkün değil.
       38 bakan ve sadece Plan Bütçe Komisyonu'na 25 üye, 63 milletvekilini gerektiriyor.
       Nerede Meclis Başkanvekili, iki grup başkanvekili, idare amiri, diğer komisyonlukların başkanlıkları ve üyelikleri?"
       TARAFTAR:
       "- 38 bakanlığın 18'i zaten devlet bakanı.
       Bu kadarına gerek yok.
       Temel bakanlık sayısı 19.
       Bunlara, 3 - 6 devlet bakanlığı eklenebilir.
       25 Bütçe Plan Komisyonu üyeliğinin yanı sıra, Meclis Başkanvekilliği, iki grup başkanvekilliği ve idare amirliği de eklense, 44 milletvekilimiz yeterli.
       Zaten hükümete seçim gereği 3 bağımsız bakan koymak zorunluğumuz var.
       Geri kalan milletvekillerimiz, birden fazla komisyonda görev yapabilirler."
       KARŞI:
       "- Bu bir güneş motel hükümeti olur.
       Her bağımsıza bakanlık teklif ederek, yamalı bohça bir hükümet yapacaklar. Bağımsızlara bakanlık vermezlerse, güvenoyu alamazlar. Kıskaçtalar."
       TARAFTAR:
       "- Hükümetteki İçişleri, Ulaştırma ve Adalet bakanları zaten bağımsız.
       Hikmet Aydın, Cavit Çağlar, Sedat Aloğlu, Emre Gönensay, Gencay Gürün gibi bağımsız milletvekilleri, bakanlık falan istemeden destek veriyorlar.
       Bağımsız Yalım Erez ise, zaten bakan.
       Görevine devam edebilir."
       KARŞI:
       "- CHP, güvenoyu verse bile, bu girişim 249'da kalır.
       Güvenoyu için gerekli 261'e nasıl varılacak? Bağımsızlar konusunda çok iyimserler. Onların asıl aradıkları, bir daha seçilecekleri parti."
       TARAFTAR:
       "- Saydığımız bağımsız isimlere başka ilaveler de var.
       13 DTP'yi de ekleyin, eğer Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun'un yakını olan Cevdet Akçalı, Hasan Belhan, Göksal Küçükali de eklenirse, 274'e bile varırız."
       KARŞI:
       "- Böyle bir girişim, ciddi değildir.
       Yamalı bohça ile, Türkiye'nin geçmekte olduğu şu ciddi kriz dönemi, aşılamaz.
       Pamuk ipliğine bağlı güvenoyunda, ne yapılabilir ki?
       Herkezi memnun edeyim derken, herkesin yumrukladığı bir hükümet olur."
       TARAFTAR:
       "- Bu hükümetin içinde bakanlık paylaşma çekişmeleri olmayacaktır.
       Tek sesli bir hükümet, her kafadan bir sesin çıktığı geniş tabanlı seçim hükümetinden çok daha tutarlı olur."
       KARŞI:
       "- Özellikle, DTP'den gelen sesleri göre, Türkiye'nin tamamen sol bir hükümete bırakılması yanlış olur."
       TARAFTAR:
       "- Kendi hükümet programımızı uygulamak üzere değil, Türkiye'yi seçimlere getirmek için göreve geldiğimiz açık bir gerçek."
       KARŞI:
       "- Ecevit, 1 saatte yapacağı konuşmayı, 5 gün sonraya kaydırıyor.
       Sorunu zamana yayıp büyütüyor."
       TARAFTAR:
       "- Bu zaman içinde, CHP'ye yoğunlaşacak kamuoyu baskısının büyümesini bekliyoruz."
       BEN:
       "- Baykal'ı ve Cindoruk'u - bir farklı rüzgar esmezse - azınlık hükümetine hiç taraftar görmedim."
      
Güvenoyu aritmetiği, - şu aşamada - Ecevit'in girişiminin gerisinde kalmış gibi.
       Demokratik Sol'u, çeyrek yüzyıl önce ıskalayan ve şimdi, sadece bir seçim hükümeti için destek verenlere sormak gerek:
       "Daha önceleri nerelerdeydiniz?"




Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr