Tutsağın kafasına kaynar su damlaları “Çin işkencesi” diye bilinir.
Düştüğü yeri kor ateş değmiş gibi yakan bir damla.
Aradan geçen dakikalar sonrası bir damla daha.
Hemen üstüne bir damla daha...
Yani...
Düzenli aralıklarla değil.
...................
Kilis’e düşen roketler de “Çin işkencesi” gibi.
Bir gün tek...
Ertesi gün 3-5...
Bazen hiç...
Kilisliler diken üstünde.
Her an bir roket evine, işyerine, okuluna düşebilir.
Sokakta vurabilir.
Gece veya gündüz.
Üstelik...
İnsanlarımız ölüyor, yaralanıyor.
...................
Korunmak mümkün mü?
Konunun uzmanlarıyla konuştum, araştırdım.
“Katyuşa” denen bu roketler 1-1 buçuk metre uzunluğunda boru.
Ucuna patlayıcı başlık...
Diğer ucuna elektrikli ateşleyici.
Adının “Katyuşa” olduğuna bakmayın, “Katyuşalar” model alınarak IŞİD bunları elde imal ediyor.
Köy evinin bahçesinden veya bir duvar dibinden göndermek mümkün.
Peki...
Bir süre önce NATO adına Hollanda’dan getirilen ve Suriye sınırına konuşlanan “Patriot” füzesavar sistemleri yeniden kurulamaz mı? “Katyuşalar” daha sınırımızı aşmadan havada vurulamaz mı?
Hayır.
Bunlar alçaktan uçan, 8-10-12 km menzilli basit roketler.
...................
İsrail’in Golan Tepelerinde bir savunma sistemini göstermişlerdi.
Suriye tarafından atılan bir roketi, bir havan topu mermisini anında algılıyor, bilgisayar saniyeler içinde top bataryasının namlularını ateşleme yapılan noktaya yönlendiriyordu.
Sorumlu subay düğmeye basıyor, birkaç saniye içinde roket ya da havan mermisinin fırlatıldığı nokta ve ateşleyenlerin kaçabileceği 50 metre çapındaki daire cehenneme çevriliyordu.
Bizim “Fırtına obüsleri” acaba böyle bir sisteme sahip mi?
Aradan geçen yıllar içinde sanırım İsrail bu sistemi daha da ileri noktalara vardırmıştır.
IŞİD “ortak düşman” olduğuna göre, -İsrail’le ilişkilerin de ısınmaya başladığı- dikkate alınırsa belki bir işbirliği adımı denenebilir.
Ahkâm kesmek istemem.
Sadece bir fikir.
Eminim ki... TSK’nın kurmayları ve ASELSAN uzmanları elbette çok daha geniş bir veri birikimine / vizyonuna sahiptir.
...................
Bu gibi durumlarda uçakların kalkması, cezayı kesmesi gerekir. Ama...
“Rus savaş jetinin düşürülmesinden bu yana” sınırın öbür tarafına F16’lar uçuş yapamıyor.
İkinci seçenek MİT’in çok etkin istihbaratla devrede olması ve yöredeki Türkiye’ye yakın savaşan gruplar aracılığıyla “eylemi yapanların” cezalandırılması...
Üçüncüsü ise dünyanın en eski yöntemi olan “satın alma.”
Bu da terör örgütüyle maddiyat ilişkisi kapsamına girer ki Türkiye’ye yakışmaz.
...................
Aslında “Katyuşa” roketlerinin bile “çok hafif” kaldığı başka “saldırı” kuşkuları konuşulmakta.
Dünya basınında dolaşıma girmiş bulunmakta.
Bir başka yazıya...
