Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Kıvanç ‘Oğlum yaşındaki dedem...’

KEREMCEM ve Ezgi Asaroğlu’nun başrollerini paylaştıkları “O Hayat Benim” ratinglerin üst sıralarında...
Keremcem’in hayran kitlesi onun yanına kimseyi yakıştıramıyor ama Ezgi onayı aldı.
Ezgi’ye hep uç karakterleri canlandırdın diyorum.
Şöyle anlatıyor:
“Şimdi belki de 10 yıl o kadar farklı karakteri canlandırdıktan sonra Bahar’ı oynamak biraz sırasıydı herhalde.”
.........................
Keremcem’in son albümünden Aşk Razı Olmaktır’la başlıyoruz Şeffaf Oda’ya...
“İtaat” mi, “biat” mı diye soruyorum.
“Özgürlükler içinde tam olmak, bir olmak. Ne kadar denge, o kadar doğru” şeklinde ifade ediyor. Sonra onun ilk dizisinde kendi sesinden dinlediğimiz “ilk gözağrım” dediği “Aşk Oyunu” şarkısı ve ardından da “Nerelere Gideyim”le devam ediyoruz.
“Biraz kendi tarihime gittim, ilk şarkılarımın yeri büyük bende” diye ekliyor.
.........................
Ezgi Asaroğlu Sosyal Antropoloji eğitimi almış.
Keremcem de Uluslararası İlişkiler.
Keremcem aslında müzikle girdi hayatımıza... Oyunculuk ve müziği birlikte yürütüyor.
Farah tam anlattığım kız
Nermin Bezmen, üçlemeleri Kurt Seyit ve Şura, Kurt Seyit ve Murka ve Mengene Göçmenleri “nehir romanlarını” şöyle tanımlıyor:
“Bu üç kitap benim etimden, kanımdan, ruhumdan bir hikayedir. Öz be öz aile öykümdür. Onlarla yola çıktım. Yani kendimden kendimi var etmenin bir anlamıydı Kurt Seyit ve Şura...”
Kırım Türkü Kurt Seyit, Nermin Bezmen’in annesinin babası. Müthiş bir yaşam öyküsü...
Kıvanç Tatlıtuğ’a baktığında “dedem” diyor musun soruma; “Oğlum yaşında dedemi görüyorum” diye cevap veriyor.
Şöyle devam ediyor:
“Beni ağlattı. Farah da muhteşem bir Şura oldu. Farah ve Kıvanç çok güzel bir sinerji yakaladılar. Farah tam benim anlattığım kız. En büyük korkum benim böyle içinde yapmacık yüzüyle gözüyle oynanılmış bir genç hanımın olmasıydı.”
.........................
Roman yazarlığının yanı sıra güzel sanatlarla da ilgili.
Şöyle anlatıyor:
“Atölyem vardı. 27 sene resim dersi verdim. 5 sene önce oğluma devrettim atölyeyi. Artık sadece yazmak istiyorum.”
Nermin Bezmen’in “Dedem Kurt Seyit ve Ben” adlı kitabı da geçtiğimiz haftalarda raflarda yerini aldı.
Oyuncu, şarkıcı, taklitçi
Şeffaf Oda’nın diğer konuğu; oyuncu Gamze Topuz. Aynı zamanda şarkı söylüyor, taklitler yapıyor.
“Benzemez Kimse Sana” yarışmasındaki performansları oldukça başarılıydı. “Doktorlar, Aşk ve Ceza, Türk Malı, Cesur Hemşire, Mavi Kelebekler...”
Şimdi “Yok Böyle Bir Kız” adlı oyunla tiyatro sahnesinde...
Her ay Beyoğlu’nda bir mekanda şarkı da söylüyor.
Gamze, 10 yaşından beri at binmekte.

Haberin Devamı

Kıvanç ‘Oğlum yaşındaki dedem...’

Haberin Devamı

SANATÇI DOĞMAK

HEP şu sorgulama yapılır: “Sanatçı doğulur mu, olunur mu?”
Resimleri dünyanın en büyük ve saygın galerilerinden “Marlborough” New York, Monaco, Madrid, Barcelona’da “devamlı” sergilenen Ahmet Güneştekin’in yaşam öyküsü belki de bir cevap.
Önce...
“Devamlı sanatçı” ne demek?
Saydığım galerilerde sanatçıların “süreli sergileri” düzenlenir.
Bir de ayrı salonda o galerinin “devamlı sanatçılarının eserleri yılın 12 ayı sürekli” sergilenir.
Ahmet Güneştekin 1 yıldır Botero, Valdez gibi küresel ünü olan sanatçılarla birlikte “devamlı sanatçı...”
Öyküsüne gelince...
‘Batmanlı Mustafa ve kardeşleri kaçakçıdır.
Sık sık jandarmayla çatışmaya girerler.
Bir gece jandarma komutanı “ben askerlerimi gönderiyorum, sen de yanındakileri gönder, konuşalım” diye seslenir.
Mustafa kabul eder.
Gecenin zifiri karanlığında ikisi karşı karşıya gelir, konuşurlar.
Komutan, “bırak bu işi artık. Bak Batman’da petrol bulundu, petrol tesisleri yapılmakta, seni ve kardeşlerini oraya aldırayım, çalışın kanun dışına çıkmadan hayatınızı kazanın, çocuklarınızı okutun” der.
Mustafa ve kardeşlerinden biri komutanın bu hayat rehberliğini kabul ederler.
Garzan’da işe başlarlar.
Ahmet Güneştekin Garzan’da dağda doğar.
Mustafa, Ahmet’i ve diğer çocuklarını işçi maaşıyla okutur.
Hepsi üniversiteyi bitirir.
Bu boya hileli
AHMET Batman’da ilkokul öğrencisidir.
Resme istidatlıdır.
Öğrenciler arası yarışmada birinci seçilince, ödül olarak bir kutu yağlı boya takımı verirler.
Ahmet sevinçle fırçayı alır, suya batırır, resim yapmaya çalışır.
Fakat su ve boya birlikte olmaz.
Batman’ın o zaman tek kırtasiye dükkanı vardır.
10 yaşındaki Ahmet, dükkan sahibine gider. “Neden bozuk boya satıyorsun” diye çıkışır.
Dükkan sahibi ona “bezir yağı” tüpünü verir.
“Boyaları, fırçanı bu yağa batırdıktan sonra kullanacaksın” der.
İşte Ahmet Güneştekin’in dünya galerilerinde resimleri büyük paralara satılan sanat macerasındaki kilometre taşı...
O yıllarda yaptığı iki resim, şimdi 3 bin metre karelik 4 katlı, görkemli Haliç manzaralı galerisinde asılı.
Birinde ayağında spor pabucu olan çocuk. Ahmet “ilk spor ayakkabım” dedi.
Diğerinde “atlar...” Sanki akademide “anatomi” okumuş.
Yani... “Ressam” doğmuş...
Ama çok çalışarak, kendini eğiterek, kendi üslubunu yaratarak “büyük ressam” olmuş.
........................
Bütün bunları, Ahmet Güneştekin’in stüdyosunda dinledik.
Ertuğrul Özkök ile birlikte Güneştekin’in mutfağından Güneydoğu lezzetlerini tattık.
Zengin kavında şaraplar yudumladık.