Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


PKK'nın "kravat takma" kararı nasıl yorumlanmalı?
Yani... "Avrupa ve Türkiye'de adını değiştirmek... Dağlarda çok az sayıda silahlıyı - marjinal tehdit - olarak tutmak, büyük kısmını düze indirmek... Siyasallaşmak... Türkiye'nin bölünmesi amacı taşınmadığını, ama Türkiye'ye bağlı federe bir yapıya açık olunduğunu - ne tevazu ama! - bildirmek... vs.
Bunlar iyi okunmalı."
Silahlı mücadele kazanılmıştır... Şimdi kravatlı dönem başlıyor.

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı (ASAM) Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın ilk yaklaşımda yorumu şöyle:
"Birinci amaç, kendi kamuoylarına mesaj vermek.
Çünkü...
Abdullah Öcalan talep çıtasını geriye çekti.
Kültürel haklar ve Anayasa'da Kürtlerin de kurucu ulus olarak yer almasının yeterli olduğunu - kendisi adına - açıklatmıştır.
Öcalan'a göre Türkiye diğer hakları ve özgürlükleri zaten vermiştir."
Öcalan'
ın sınırlarını aşan, örneğin federasyonun konuşulabileceği gibi açıklamalar örgütü bir arada tutmaya dönüktür.
Prof. Özdağ'ın yorumuna göre diğer bir amaç "AB tarafından sıkıştırılmayı aşmak.
AB, Türkiye'ye
'anadilde yayın, anadilde eğitim, idam cezasının kaldırılması' gibi koşullar dayatıyor ama PKK'ya da 'estetik ameliyat ve yeni kimlik kartı' baskısı yapıyor.
'Bu surat, bu görüntü ve PKK kimlik kartıyla Avrupa'da kalamazsın' mesajını vermiş bulunmakta.
11 Eylül'den sonra, artık Avrupa'da hiçbir terör örgütü, bulunduğu ülkeye zarar vermese de kalamaz.
PKK o nedenle kendine estetik ameliyat yaptırıyor.
Yeni bir isim alıyor.
Silahı bırakıp, kravat takıyor.
Bazı yöneticileri aynı da olsa bu yeni kuruluşa - şiddet uygulamadıkça - terör örgütü diyemeyecek."
Silahlıların planları tutmadı. Kravatlıların da tutmaz. Ama başımız epey ağrıyacak.

İngiltere'de "Avrupa azınlık hakları" teziyle doktorası bulunan ve hukuk bürolarında danışmanlık yapan Emin Gürses, siyasi etkilerin yanı sıra PKK'nın ilişkili olduğu güçlü odakların ve büyük hukuk bürolarının da rollerine işaret etti.
Gürses, Londra, Paris, Amsterdam ve Berlin'de her biri 20 - 25 avukat çalıştıran hukuk bürolarının PKK'ya hizmet verdiğini anlatıyor.
Bu bürolar da bulundukları ülkelerde güçlü odaklarla ilişkili.
Örneğin Londra bürosu İnsan Hakları Başkanı Lord Awebury'ye yakındı. Londra'da bu kuruluş için insan hakları yerine "Kürt hakları" mizahı yapılırdı.
Her ülkede böyle ilişkileri var.
PKK'lılar BM seyahat belgesi ile istedikleri ülkeye - vizesiz - gidiyorlar.
İşte bu hukuk büroları aracılığıyla bütün odaklardan gelen mesaj "adınızı, görüntünüzü değiştirin. AB, bizim topraklarımızda PKK yok. Bu yeni siyasi kuruluş hiçbir terör olayına karışmış değil ki, terör örgütü listesine alalım" diyebilsin.

Türkiye'nin PKK ile silahlı mücadelesinde 1994 dönüm yılıdır.
1994'e kadar güvenlik güçleri, PKK eylem koydukça takibe çıkardı. Gece karargahta, kışlada kalır, gündüz araziye açılırdı.
PKK ise gündüz saklanır gece vururdu.
Bu savunma oyunu ile alandan galip çıkılamayacağı anlaşıldı.
Sistem değişti.
Güvenlik gücleri hücum oyununa göre konuşlandılar.
Gece - gündüz tam alan markaja geçildi. Sürekli bastırıldı. Sıkıştırıldı.
İnisiyatif PKK'dan alındı.
Devlet güçlerine geçti.
Sonuça böyle varıldı.
Şimdi kravatlı PKK'ya da yapılması gereken şey budur.
Aldıklara, yeni kimliklerine ve görütülerine göre onları izleyip karşı önlemler üretmeye çalışacağımıza, yani savunma oynayacağımıza, bu aşamada da hücum oyununa geçmeliyiz.
Türkiye silahlı mücadelenin galibidir. Kompleksizdir.
Demokrasi, insan hakları, kültürel haklar için de önceliği almalıdır.