Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Koronavirüs sadece “sağlığı” vurmakla kalmıyor “yaşam tarzımızı” da değiştiriyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Narlı’ya göre dünya “küresel laboratuvara” dönüştü.

İnsanlığın “güçlü” ve “güçsüz” yanları test ediliyor.

.....................

Ve elbette bu bir “dayanıklılık” testi.

Örneğin...

“Psikolojik dayanıklılık...”

Devletin, sağlık kurumlarının, STK’ların desteğine ihtiyaç var.

“Eve kapanmak” olan bir yaşam tarzında psikolojinin bozulmaması önemli.

.....................

“Ekonomik dayanıklılık” da öyle....

Kapanmaya dayalı yaşam tarzı, ev dışındaki harcamaları büyük ölçüde kısıtlıyor.

Hizmet sektörü, ulaşım, turizm ağır darbe alıyor.

Tarımdan sanayiye kadar üretimin yani arzın yüksekliği karşısında talep daralması söz konusu.

.....................

Bir diğer dayanıklılık testi “sosyal yapıdaki kırılmalar...”

Özellikle yaşlılar bir bakıma “izole” oluyor.

Devlet politikalarında yaşlıların kendilerini çok yalnız hissetmelerini önleyecek ve o yaş kesimindeki kırılmaları esnetecek kucaklayıcı yaklaşımlara ihtiyaç var.
Bir anahtar kelime de “dijitalleşme...”

Donanımı zorunluluk haline geliyor.

Yaşlılar da bundan payını alıyor.

Ama...

Sadece yaşlılar değil “Home Office (ev ofis)” uygulaması yaygınlaşacağı için internet üzerinden çalışma her yaş için önem kazanıyor.

....................

Öte yandan...

Sosyalleşme açısından “sanal gerçeklik” ve “artırılmış gerçeklik (augmented reality)” gibi kavramlar hayatımıza sızacak gibi görünüyor.

Misal...

Bir arkadaşımız ya da akrabamız telefonla konuşurken sanki karşımızdaymış gibi 3 boyutuyla karşımızda olacak.

....................

“Kültürel birlikteliği” sağlamak çok önemli.

“Bilgi kirlenmesini” önlemek, halkın devletten gelen bilgi paylaşımlarına inancını kuvvetlendirecek yöntemler uygulanmalı.

Kanıtlanmış ve tekrarlanan gerçeklikler inancı yükseltir.

.....................

Bir anahtar başlık daha...

“Dehşet yönetimi (Horror menagament)...”

Akıl ve sağduyu dışı davranışlara rastlanabiliyor.

“Kaygı duvarını” aşmak üzere akıl ve sağduyu dışı davranışlara rastlanabiliyor.

Bu son salgında “yoğurtla deterjan yiyenler” bile oldu.

Yalnızlığa ya da umutsuzluğa kapılanların intiharları gibi vakalar olasılığına karşı devlet ve STK’lar şefkatle devrede olmalı.

......................

“Kadim öğretilere başvurmak” da anahtarlardan bir diğeri.

Yüzyıllar, bin yıllar önce felaketler, salgınlar olduğunda neler yapılıyordu?

İnsan psikolojisinden tutun da karantinaların boyutlarına kadar denenmiş yöntemlerin incelenmesi bu başlık altında görülebilir. Elbette Orta Çağ ve öncesinin “veba” gibi salgın hastalıklara karşı bazı “insanlık dışı” uygulamalarından söz etmiyorum.

Ama...

Kadim toplumlardan da “bilgece” dersler çıkabilir.

Bakın, Çin’de koronavirüse karşı mücadelede çağdaş tıbbın yanı sıra “geleneksel tıptan da yararlanıldığı” açıklandı.

.......................

“Karantina” İtalyanca “quaranta (kırk)” sayısından gelir.

40 gün süreyle şüphelilerin izole edilmesine Venedikliler bu adı takmıştır.

Tüm dünyada değilse bile çok sıkı tedbirleri -zamanında- alan Türkiye’de bu salgının 40 günde etkisini kaybetmesi beklenebilir. Serinkanlı, sağduyulu, bilinçli ve disiplinli olmak şartıyla.