Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Emekli oldukları için daha açık konuşan emekli büyükelçilerle “Suriye’deki son durumu” söyleştik.
Daha önce Katar’da büyükelçilik yapan Uğur Ergun’un şu söylemini not ettim:
“PKK sınırın öte yanına geçince PYD...”
Türkiye’nin tanımı işte tam da bu.
Böyle olunca...
Irak’tan başlayarak Hatay’a kadar uzanması planlanan ve son 90 km’lik Azez-Cerablus hattı da düşerse tamamlanacak PYD koridoru, aslında PKK toprakları olacak.
Ankara, Washington’a bunu anlatmaya çalışıyor.
Washington ise...
“PKK terör örgütüdür. Size göre terör örgütü olan PYD ise bize göre IŞİD’e karşı başarıyla savaşan laik güçtür.”
ABD bununla da kalmıyor.
“PYD’ye silah ve diğer destekleri veriyoruz, vermeyi sürdüreceğiz” diyor.
Üstelik Türkiye’nin doruklarından “Ey Amerika, ortağın Türkiye mi, terör örgütü PYD mi” seslenişine rağmen.
ABD’nin bu “resmi” tavrı belki yıllar öncesinin “Başkan Johnson mektubu” ile kıyaslanabilecek kadar “üzücü...”

Haberin Devamı

‘OYUN BOZUCU’ KARTI
PEKİ...
Türkiye ne yapmalı?
Koridor’un “eksik” son halkası Cerablus - Azez arasındaki 90 km’yi PYD’ye vermemek için hangi tavrı koymalı?
İktidara yakın medyada “savaş davulları” çalınıyor.
Hatta...
Bütün güney hududu ötesini kapsayan 180 derecelik açı hedef olarak gösterilmekte:
“Sadece Cerablus - Azez hattı ile sınırlı kalınamaz. Türkiye diğer PYD kantonlarını örneğin Kobani ve Kamışlı’yı da vurmalıdır. Cizre ne ise Kobani o olmuş, Kamışlı ne ise Nusaybin o olmuştur. Ve durum güvenlik tehdidi olmanın da ötesine geçmiş, bir savaş durumuna dönüşmüştür.”
Şöyle bir “tersinden okuma” satırları da var.
“Türkiye’nin şimdilik -oyun kurma- gücü yok ama -oyun bozma- gücünün olduğu açıktır.”
Tanımlanan oyun ise, “Rusya, ABD, İran, Esad Suriye’si tarafından Türkiye’nin güney sınırı boyunca PYD kantonları zincirinin tamamlan- masıdır. Burada kalmayarak aynı koridorun sınırın bu tarafındaki Türkiye’de de oluşturulmasıdır. Artık engeli kalmamış sınırın geçirgenliğinden yararlanılarak iç çatışma ateşlerinin yakılmasıdır.”
Yani... Söylenmek istenen şey şu:
“Böyle bir oyuna karşılık Türkiye artık bölgede -oyun kurucu- olmayı yitirdiği için -oyun bozucu- kartını oynayabilir, yaptığı da budur.”

Haberin Devamı

TEENNİ (İLERİYİ GÖREREK...)
Bence “akılcı ve gerçekçi” bir yaklaşım.
BUNLAR milli duygularımızı, onurumuzu, İstiklal Savaşı ruhunu yansıtan yürek atışları...
Ancak...
Düşünülmeli...
Suriye sınırından bir adım ötesine giriş “batağa” adım atmak değil mi?
Kum, petrol ve kanla oluşmuş, dibe çeken, yutan bir batak.
Sadece “İslam’a dayalı olduklarını” iddia eden 37 örgüt... Rusya, Suriye rejim güçleri ve İran’ın milisleri. Ve... Bir bakıma ABD, hatta AB...
Artı...
Yabancı bir ülke toprağına girişin iki gerekçesi olabilir.
“1- BM kararı
2- Topraklarına girilen devletin gel yardım et çağrısı.”
İkisi de yok.
Yani...
“Dünyaya karşı izah edilecek bir devletler hukuku gerekçesinde yoksunluktan” söz ediyorum.
Türkiye, elbette, kendini, varlığını, bütünlüğünü, egemenliğini -tehlikeye- düşürecek gelişmelere karşı “meşru müdafaa” hakkını -zamanı geldiğinde- kullanmalıdır/kullanır.
Fakat bunun zamanı ve şansını iyi hesaplamak kaydıyla.
Ömer Çelik’in “Türkiye tavrının -savaş- değil, -tedbir- amaçlı olduğunu” açıklaması teenniyi yansıtıyor.