Şeffaf Oda’da Ege rüzgârı...

HANDE Altaylı’nın “Kahperengi” romanı bir Ege kasabasında geçiyor. Bu kitaptan uyarlanan “Merhamet” dizisinin oyuncuları; Burçin Terzioğlu, Yasemin Allen, Mustafa Üstündağ ve “İzmirli” şarkısıyla geniş kitlelere ulaşan Berkay Şeffaf Oda’dalar.
“Ege rüzgarı” estiriyorlar.
Programa “İzmirli” adlı şarkıyla başlıyoruz.
Berkay’ın 2 parçadan oluşan single’ının adı: “90’a 1 kala...”
Albümden önce çıkan bu single’ın adı, yeni çıkacak albümün “90’dan vuracağı” mesajı veriyor.

The Grand Tarabya’nın muhteşem manzarasında Burçin Terzioğlu, Yasemin Allen, Mustafa Üstündağ ve Berkay ile keyifli, müzikli sohbet...

4 yaşında oyunculuk
BURÇİN Terzioğlu 4 yaşından beri kamera karşısında...
8 yaşındaki doğum günü anısını soruyorum.
Anlatıyor:
“Yine setlerdeydim. 8 yaş doğum günümdü. Setten çıkıp evdeki partime gitmiştim. 10 dakika uğrayıp, pasta kesip tekrar sete dönmüştüm. “
“Dönüm noktan hangi proje oldu” diyorum. “Mahallenin Muhtarları” diyor. Lise yıllarında başladığı dizi 5 yıl sürmüş.
Ondan sonra oyunculuğa aralıksız devam...
Ezel’deki “Azad” rolü ile de başarılıydı.
Merhamet’teki “Deniz” karakteriyle yine büyük beğeni topluyor.

Yazmin mi Yasemin mi?
YASEMİN Allen’in babası İngiliz...
Annesi İngiliz asıllı oyuncu Suna Yıldızoğlu’nun kararıyla 11 yaşında Avustralya’ya taşınmışlar.
“Elif” adlı diziyle başlamış oyunculuğa.
5 yıldır Türkiye’de...
Merhamet dizisinin Irmak’ı o...
“Narin’i kıskanıyorum çünkü her anlamda hem sevgilimi, sevgilimin hayatındaki yerini aldı benden. Ayrıca ablamla da çok yakınlar, abla kardeş gibi ilişkileri var ve ben istiyorum, sadece ben özel olayım istiyorum o insanlar için. Bunun kıskançlığını yaşıyorum “ diyor.

Fabrika işçilerinden tiyatro grubu
MUSTAFA Üstündağ, Merhamet dizisinin Babür’ü ya da Sermet Karayel’i...
Mustafa sanata yönelişini şöyle anlatıyor:
“Büyük bir dolandırıcı olurdum. Çünkü işimiz gereği çok iyi yalan söyleyebiliyoruz. Söylediğimiz yalana kendimizi de inandırıp, buna seyirciyi ikna ediyoruz. Ama biz baştan diyoruz ki bu bir yalan” diye söylerdim.
Mustafa, sanata yönelişini şöyle anlatıyor:
“Bizimkiler Mersin’de Anadolu Cam Fabrikası’nda çalışıyorlardı. Fabrika işçileri tiyatro grubu kurmuştu. Kirvem de orada tiyatro yapıyordu. Beni de ufakken götürürdü. Sonra şunu hatırlarım annemle babam Mersin’den Adana’ya devlet tiyatrosuna oyun seyretmeye giderlerdi. Fabrikadan bütün arkadaşlar toplanıp giderlerdi. 8 yaşından sonra beni de götürmeye başladılar.”

AFRODİSİAS İÇİN KAPIYI ÇALDI

JAPONYA’da yıllarca kalan Günseli Kato’ya “Japonya gibi geleneksel bir ülkede Batı’nın Klasik Müzik virtüözlerinin yetişme nedenini” sordum.
Şöyle dedi:
“Japonlar da Çinliler gibi Batı’nın klasik müziğine tutku derecesinde yatkınlar.
Daha küçük yaştan keman veya piyano çalarlar.
Konservatuarları çok iyi eğitim verir.”
Yıllar önce Davos’un karlar altındaki bir dağ kilisesinde büyük keman üstadı Yehudi Menuhin’in konserine gitmiştim.
Üstat hem kendi çalmıştı, hem de dünyanın her köşesinden seçtiği 18 yaş altı genç kemancılarla bir müzik şölenine tanık etmişti bizleri.
Gençlerin çoğu çekik gözlü Uzakdoğululardı.
Bu hafta İstanbul’da işte onlardan biri olan Ryu Goto’nun konserini izledik.
Asıl ablası dünya ölçeğinde bir sanatçı olan Ryu Goto da bir yıldız olma yolunda...
Konserin geliri Afrodisias Antik Kenti’nin korunma ve tanıtılmasına destek amacıyla Geyre Vakfı’na fon oluşturacak.
Ryu Goto, Beethoven’in çalınması en zor eserlerinden biri olan “Op 61 Keman Konçertosu” ile karşımızdaydı.
Beethoven bir gece yarısı kapısının çalınması üzerine uyanır.
Uykusu kaçar ve “Op 61”i yazmaya başlar.
O çalışırken kapı birkaç kez daha çalınır.
Beethoven her açışında dışarıda kimsenin olmadığını görür.
İşin ilginç yanı Beethoven sağırdı. İç sesiyle konçertoyu yazarken herhalde kapı çalınışını da iç sesiyle duymuş olmalı.
Ve eserin bazı yerlerinde kapının çalınışı çağrışımı yapan ritimler var. İstanbul Filarmoni eşliğinde gerçekten güzel bir gece geçirtti. Geyre Vakfı’nın şimdi Başkanı Ömer Koç...
Halası (Vehbi Koç’un kızı), merhume Sevgi Gönül’den anıları yaşatıyor. Afrodisias Antik Kenti Aydın’ın Geyre’sinde muhteşem bir tarihi uygarlık. Sevgi Gönül adına inşa edilen müzesinde yüzlerce yapıt sergilenmekte. Kazılar hala sürmekte.
Sevgi Gönül gibi bu çalışmaya gönül veren herkesi kutluyorum.

TANGO VE RUHİ SU

MEHTAP Meral’in konserleri birbirini izliyor.
Geride kalan hafta Fransız Sokağı’nda tango söyledi ve tango yaptı.
Geçen hafta iki konseri birden vardı.
Çarşamba gecesi Ruhi Su’dan söyledi.
Cuma gecesi ise hem Ruhi Su, hem tangolar karması.
Mehtap Meral keman da çalıyor.
Şiir kitapları var.
Bir sendikacının kızı.
Sağlam bir aydın.