Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

TAHA Akyol’un “Gül aday olmayacak, hem kanaat hem bilgi olarak söylüyorum” söylemiyle konu yeniden gündemde.
Akyol deneyimli ve iyi gazetecidir.
Boşa konuşmaz.
Ancak...
“Siyasete dair hiçbir şey şaşırtıcı değildir” gerçeği ışığında gene de.
Analiz yapmayı deniyorum:
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir olaya olumsuz baktığında bunu ifade etmekten sakınmayan üslupla siyaset yapar.
Son örneği eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görevinden istifa ederek AK Parti’den adaylığını koymasına gösterdiği “net” tepkidir. (Şu satırlar yazılırken Hakan Fidan adaylığını geri çekmişti ve Arınç tarafından yeniden MİT Müsteşarlığı’na getirileceği açıklanmıştı. Bu olay bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etki gücüne referanstır.)
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “olası adaylığı” sorularına karşı verdiği cevabı hatırlayın:
“Takdir kendisinindir. Hayırlı olur, isabetli olur, güzel olur...”
Parti içi dengeler ve Gül ile olan hukuku sebebiyle dile getirilmiş “nezaket” söylemi diye de yorumlanabilir...
Parti’nin ak saçlılarına göre “Başbakan Davutoğlu’na ayar” gibi de algılanması mümkün.
“Dikkat et. Vazgeçilmez değilsin” uyarısını koklayanlar var.
Onlar şu verilere dayanıyorlar:
- Davutoğlu, 4 bakanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmeleri görüşündeydi.
Erdoğan ise tersini düşünüyordu.
Sonunda Erdoğan’ın isteği oldu ama bu bir makas açılması başlangıcıydı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan izlediği para politikaları nedeniyle Merkez Bankası başkanına tavır koyuyor.
Başbakan Davutoğlu ve ekonominin kaptan köşkündeki Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Mehmet Şimşek ise kanat geriyor.
Makas daha da açılıyor.
- Başbakan Davutoğlu Ali Babacan’ın ısrarlı olduğu “şeffaflık yasasına” destek verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Şimdi zamanı değil, örgütte adam bulamazsınız” diye karşı çıktı.
Yasanın Meclis’e getirilmesi ertelendi.
Bu da “makas” durumudur.
.......................
UZATMAYAYIM, bu ve daha birkaç “görüş farklılaşması” bir kenara not edilmiş olabilir.
AK Parti’nin “tecrübeliler” kesimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hayırlı, isabetli, güzel olur” söylemini böyle kırılma noktalarıyla ilişkili görüyorlar.
“Aksi halde -takdir kendisinindir- söylemiyle yetinebilirdi” yorumunu yapıyorlar.
Ama...
Bu yorumun da “ihtiyatlı iyimserlikten” öteye gitmediğini belirtmeliyim.

Haberin Devamı

AÇIKLAMA YOK

Haberin Devamı

ABDULLAH Gül tarafından da bir empati denemesi yapayım.
Gül üzerinde partinin bir kesiminden yoğun baskı var.
Ak saçlılar ile gençler arasında bir denge ağırlığına ihtiyaç olduğu ve bunu da 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “parti kurucusu” sıfatını da taşıyarak sağlayabileceği meçhul değil.
Gül’ün bunca yorum, çağrı ve gerek Cumhurbaşkanı, gerek Başbakan’ın söylemlerinden sonra hâlâ suskunluğunu sürdürmesi anlamlıdır.
“Evet, varım” demedi ama “Hayır, yokum” açıklaması da yapmadı.
Karar için gelişmeleri ve koşulları beklediği izlenimini veriyor.
Partideki profilinin ne olacağını görmeden “Hele bir milletvekili seçileyim, sonrasına bakarız” gibi bir adım atmayacağı açıkça görünüyor.
Zaten...
Seçim olsa bile, AK Parti Kongresi Eylül 2015’te toplanacak...
Ancak o tarihte AK Parti genel başkanı ve başbakan seçilebilir.
Ki HDP’nin barajı aşarak Meclis’e girmesi halinde bırakın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği “Türk tipi başkanlık sistemine geçiş için” gerekli nitelikli çoğunluğu bir yana, AK Parti yeni bir Anayasa’yı referanduma götürecek 330 oyu bile bulamayabilir.
İşte o zaman şartlar -belki- Gül’ü omuzuna alır.
Bir başka olasılık ise önümüzdeki kısa süreçte kamuoyu araştırmalarının AK Parti için çok da keyif verici olmaması halinde 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yeni ve güçlü kan olarak AK Parti imajına kazandırılmasıdır.
........................
Sislerin dağılması için biraz daha beklemek gerek.