Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Rahip Santoro, Trabzon'da öldürülen rahip, Danıştay'a silahlı saldırı, Hrant Dink cinayeti, Malatya'da İncil satan kitabevinin sahiplerine iğrenç cinayet...Herhalde YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e dünkü saldırının üzerine de gene aynı "derin devlet" şalını örteceklerdir.Neredeyse Menemen Olayı'ndaki şehit Teğmen Kubilay'ın mürteci katillerine de "derin devlet kimliği" verebilirler.Aslında..."Derin devlet" iddiası kadar, "derin irtica" söylemi de yanlıştır.Çünkü... Her eylem örgütlü değil."Siyasi İslam" eksenli politikalar ne yazık ki, öyle bir psikolojik fidelik yarattı ki, toplum içinde kendiliğinden lümpen katil grupları oluşmakta.Merkezi bir koordinasyon olmaksızın 3-5 kişi bir araya geliyor, eylem koyuyorlar. Bürokraside de aynı arızalı kafalardan koruyucu buluyorlar.Küresel El-Kaide de aynı şarapnel parça tesirli yapılanma içinde.Her hücre kendi kararını veriyor ve eyleme geçiyor.En tehlikeli ve mücadele edilmesi en zor olanı bu.O kafa, tehlikeyi görmeli.Şimdilik kendilerine hedef olarak "laikleri" alanlar, bir süre sonra "ılımlı İslamı" giderek "hain" ve "revizyonist" olarak görecektir.Onları hedef alarak iktidara tırmanmaya odaklanacaktır.İran Şahı'nı deviren mollalar, o dönemde sadece bir devrim muhafızı olan Ahmedinecad'ın zamanla kendilerinin omuzlarına basa basa doruğa tırmanacağını akıllarından bile geçirmezlerdi. Siyasi İslam parmak izlerini taşıyan her kanlı eylemin üzerine "derin devlet" şalını örtmek âdet oldu. Şu süreçte "Abdullah Gül'ün eşinin başörtüsü" üzerine polemik yapılacaktır. Hatta başlanıldı bile...Bu konudaki hukuki girişimler gazete arşivlerinde... Örneğin AİHM'ye açılan dava...Ancak... CHP, "Çankaya'da başörtü değil, onun içindeki zihniyet önemli" söylemiyle kamuoyu önünde angaje oldu.Daha ileri bir söylemi olabilir miydi?Politikacı için "hayır..."Türkiye'de kadınların yüzde 70'inin başı örtülü.Bunların çoğu "siyasi İslam" mesajlarıyla ilgisi olmayan "mütedeyyin" analar, bacılar, eşler..."Başı örtülü" söyleminin adresi olan "siyasi İslam" kesiminde olmamakla beraber kendilerini o kapsamda görüyorlar.Blok olarak vaziyet alıyorlar.O nedenle ana muhalefet partisinin tavrını artık Gül'ün eşinin türbanına endekslemesi siyaset pratiğinde zor...Türkiye bu süreçten de geçecek. BAŞÖRTÜ 23 Nisan tatilinde -ana toprağı- Bosna'daydım.Başı ve göbeği açık, göğüs dekoltesi derin kızlar ve kadınların yanı sıra başı örtülü genç kızlar ve kadınlar da gördüm.Fakat... Öylesine sade ve yalındılar ki... Bembeyaz bir tülbent ya da benzeri bir ince beyaz kumaşı başlarına zarafetle sarmışlar. Boyunlarını da örtmüşler.Hiç göze batmıyorlar.Örtünün altında "sadelik ve yalınlık..."Yadırganmıyorlar.Kimsenin eşi üzerine -Demirel'den daha 40 yıl önce dinlediğim ve hep uyguladığım ilke gereği- polemik yapmam.Başı örtülü de olabilir, açık da...Benim bu konuda -net- kişisel görüşüm bellidir.Ama... Başkalarının tercihlerine de saygılıyım.Sadece -siyasi içeriği ve adresi olmayan- "estetik" değerlerle bir saptama yansıtayım...Nişantaşı'ndan, Bebek'ten Ankara Kavaklıdere'ye ve Çankaya'ya -neredeyse- caddeler ve alışveriş merkezlerinde "türbanlı şıklık" defileleri var."Yeni sosyetenin" görüntüleri...Abartılmış süslü tunikler, pardösüler, zincirli şıkırtılı çizmeler ve başlarda hepsi de marka frapan renkli eşarplarla oluşturulan türbanlar...Bunlar, yeni iktidarın sokağa yansıyan yeni zenginlerinin ve de kentleşmenin/modernleşmenin sosyolojik ilk basamakları...Ama... Abartılar gülümsetiyor.Elbette... "Başlarını örtenlere" saygı duyarak "güzellik tarihinin" altın kuralını yansıtayım: "Az çoktur (Less is more)." gunericivaoglu@milliyet.com.tr TÜRBANDA 'AZ ÇOKTUR'