Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Geride kalan salı, İşbank Kuleleri Konser Salonu...Sahnedeki yansıda kolları olmayan bir erkek.
“Bedeniyle hiçbir bağlantısı olmayan, karşısındaki robot kol” hareketleniyor.
Bir şişe suyu adamın ağzına uygun eğimle yudum yudum boşaltıyor. Kolları olmayan adam su ihtiyacını gideriyor.

DÜŞÜNCE GÜCÜ
Robotlar kimsenin meçhulü değil. Bir robot kol kumandayla şişeyi alıp birisinin ağzına götürebilir, yudum yudum du içmesini sağlayabilir.
Yani... Hayret edilecek bir durum yok. Ama...
Ya “robot kolu, kolları olmayan adamın sadece düşünerek harekete geçirdğini” söylersem!..
Sahnede, uzunca boylu, 60’lı yaş sonlarındaki bilim adamı işte “bu müthiş tıp mucizesini” açıkladı.
Alkış seli koptu, sahneye aktı.
Bilim adamının adı Prof. Dr. Kamil Uğurbil...
Disiplinler arası dünya lideri Minnesota Üniversitesi Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi’nin (CMRR) kurucusu ve yöneticisi.
Egeli... Lise Robert College, Columbia Üniversitesi’nde yüksek öğrenim, aynı üniversite de Fizik/Kimyasal- Fizik
alanında doktora.
Akademik kariyerde başarılı bir yolculuk ve profesörlük. Bilimsel yayınlarına 30 binin üzerinde atıf var.
“Beynin fonksiyonlarını manyetik rezonans teknolojilerini kullanarak incelenebilir” hale getirmek başarısına imza atmış.
“Alzheimer, depresyon”
gibi çeşitli hastalıklarda
nelerin aksadığını buluyor.
Tedavi yöntemlerinin saptanmasında ve sonuçla- rının alınmasında devrim niteliğinde bir başarı bu.
Prof. Dr. Kamil Uğurbil Amerika ve dünyanın en
saygın akademilerinde üye.

Haberin Devamı

Türkiye’nin  NOBEL’i


EŞ SEÇMEK
BÜTÜN dostları Kamil hocanın daha Robert College yıllarından itibaren çalışkanlığının yanı sıra yakışıklılığının da altını çiziyor.
Ancak...
Hoca yıllarca evlenmemiş.
Çünkü... Evlilik “zaman ayırma sorumluluğunu” gerektiren ciddi bir ilişki.
O ise zamanını sadece bilimsel araştırmalara ayırmak istiyormuş. Sonrasını şöyle anlattı: “Ama öyle bir kadınla karşılaştım ki o benden de daha fazla çalışmaya ve araştırmaya odaklı... Evlendik. Bir de şimdi üniversite öğrencisi olan kızımız var.”
Sonra... Bu söylediğini kanıtlarcasına sahnedeki yansıda dönmekte olan insan beyini görüntüsünü gösterdi.
“Bu da karımın beyni” dedi.
Müthiş bir alkış daha...
......................
Prof. Dr. Kamil Uğurbil’in de uzak olmayan bir gelecekte “Nobel Bilim Ödülü’nü alabileceği”
öngörüleri yaygın.
Türkiye’de henüz hiç tanınmayan bir bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar da önce 2007 yılında “Vehbi Koç Vakfı Ödülü”nü almıştı. İstanbul’a uçarken arkadaşlarına “Türkiye’nin Nobel’ini almaya gidiyorum” demiş meğer. Sonrası malum, “Nobel Bilim Ödülü” verilen Aziz Hoca hepimizi gururlandırmıştı.
.....................
Prof. Dr. Kamil Uğurbil’e ödülünü Koç topluluğunun yeni başkanı Ömer Koç verdi. Güven yansıtan, dengeli ve ağırlıklı bir konuşma yaptı.
Yaşamını 21 Ocak’ta
zamansız yitiren sevgili Mustafa Koç’u yüreklerimizin bütün sıcaklığıyla andık.

İMPARATOR VAGONUNDA

HALİÇ’teki Rahmi Koç Müzesi “harikalar diyarı” masalının yeryüzü ikizi gibidir.
Klasik otomobiller, lokomotifler, uçaklar, tarihi kayıklar/tekneler, itfaiye araçları, hatta denizaltı. Hepsi de tarihin gerçek tanıkları...
Bunlardan biri de Prusya İmparatoru Wilhelm’in yemek vagonu...
İmparator Wilhelm, Sultan V. Mehmet Reşad’ın davetlisi olarak İstanbul’a özel treniyle gelmişti.

Haberin Devamı

Türkiye’nin  NOBEL’i

Haberin Devamı


Sultan Reşad çok beğendiği için trendeki yemek vagonunu ona hediye olarak İstanbul’da bırakmıştı. Vagon demiryollarının depolarında yıllarca toz toprak içinde kalmış.
Rahmi Koç tarafından harap halde alınan vagon, Haliç’teki müzenin atölyelerinde aslına uygun olarak restore edilmiş.
Değerli bir tarih tanığı olarak şimdi müzede.
....................
Bizim -artık “geleneksel” bile diyebileceğim- dostlar grubu Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu’nun bu tarihi vagonda konuğu olduk.
Mezeler, balık...
Ve yudum yudum “ustaların harmanı.”
Elbette başta “İnleyen Nağmeler” olmak üzere ortama uygun müzik. (İmparator Wilhelm’in ruhu oralardaysa herhalde epey yadırgamıştır.)
Vagon dediğin öyle sadece bir salon değil. Giriş yemek öncesi şampanya yudumlanan, sohbet edilen, tütün içilen bar bölümü.
Oradan 18 kişilik uzun masanın bulunduğu yemek salonu. Sağaki kapı İmparatorun “asil” fazlalıklarını bıraktığı tuvalet ve banyo.
Soldaki kapı ise mutfak, bulaşıkhane, kiler.
.....................
Yemek öncesi müzenin kadim matbaasındaydık.Galip Yorgancıoğlu pedallı Heidelberg baskı makinesinde her birimizin adına özel “sertifikalar” bastırmış. Çerçeveletmiş. Sertifikaların yazıları Ertuğrul Özkök’ün “yaratıcı zeka” ürünü. Benim sertifika “rakının piri...”
Gerçek pirlerin yanında elbette öyle değilim ama gene de hoşuma gitti.

‘Ben’ ve 'Babaların Babası’

Bir albüm ve bir film...
Ayla Çelik’ten “Ben” ve Menderes Samancılar ile Burcu Binici’den “Babaların Babası...”
Şeffaf Oda’ya Ayla Çelik’in “Ben” albümünün çıkış şarkısı Bağdat’la başlıyoruz.
Bağdat 1 ayda 7 milyon tıklandı. Onu en çok “Türkan”la tanıdık. Şeffaf Oda’da Türkan’ı da söylüyor.

Türkiye’nin  NOBEL’i

.................
Babaların Babası vizyonda...Menderes Samancılar İstanbul yeraltı aleminin raconunu kesen, “Babaların Babası Necdet Çetin”i canlandırıyor.
Menderes Samancılar, usta sanatçı ve de şair.
İkinci şiir kitabı “Yanmış Orman Kokusu” yolda...
Şeffaf Oda’da şiirler okuyor.
.................
Filmde balerin İnci’yi ise Burcu Binici oynuyor. Burcu 14 yaşında çalışmaya başlamış. Halk oyunları eğitmenliği yapmış. Ardından ilaç mümessilliği. Dönüm noktası ise Meral Okay.
Burcu laz kızı. Şeffaf Oda’da Karadeniz Türküsü söylüyor.
Onu “Aşk Mucizelere Gebe”de izliyordum.
Oyunculuğunu beğenirim.
Muzip bir genç kız.
Cıvıl cıvıl, rengârenk.