Basında Başbakan Binali Yıldırım’ın medya patron ve yöneticilerine yaptığı konuşmadan alıntılar (iddialar) var.
Başbakan “operasyona ilişkin haberlerde milli menfaatlerin ön planda olmasını istemiş.”
Şöyle bir beklentisini de dile getirmiş:
- Yabancı basında yapılan operasyon haberlerinin ulusal basına aynen taşınmaması...
- Uluslararası haber kaynaklarının Türkiye aleyhine yapacağı haberleri yansıtırken Türkiye’nin milli menfaatlerinin gözetilmesi...
- Konuya dair Türkiye’ye karşı olumsuz algı yaratacak kişilerden görüş alınmaması...
.......................
Başbakan Yıldırım kelime kelime böyle mi söyledi?
Bilemiyoruz.
Ancak...
“Medyanın toplumu sağlıklı bilgilendirme görevini gözardı etmeden ulusal yararları da dikkate alarak yayınlarını sağduyuyla harmanlması” diye algılıyorum..
Türkiye, -açıkça bilinmesinde fayda var ki- “savaş halindedir.”
Bunu “emperyal” emellerle, toprak kazanma amacıyla değil, “kendi ülkesinin ve milletinin bütünlüğünü korumak” zorunluğu nedeniyle yapmaktadır.
Sınırlarındaki “yakın ve ciddi” tehlikeyi bertaraf etmek gibi çok önemli bir misyonu yerine getiriyor.
Türkiye, iktidarı ve muhalefeti, tüm sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri ve elbette “medyası” ile bu ağırlıklı görevin sorumluluğunu paylaşmak durumunda.
........................
Bir örnek vereyim.
Bu günlerde “Post” adlı film vizyonda.
Gazete sütunlarında da film referans gösterilerek “medya özgürlüğünün” altı çizilmekte.
Yürekten katılıyorum.
Filmde “Beyaz Saray’dan baskıya rağmen gazetenin patroniçesi ve Genel Yayın Yönetmeni’nin direnişi ve her şeye rağmen haberi yayımlaması” anlatılıyor.
Küçük bir gazete olan Washington Post’un, bu olaydan sonra, başka “Beyaz Saray’a kafa tutan” yayınlarıyla, dünyanın en saygın gazeteleri arasına girmesi gerçekten “örnek olaydır.”
Fakat...
Filmde olmayan ve pek de fazla sözü edilmeyen bir başka “Washington Post olayına” da işaret etmekte fayda var.
ABD, Küba’ya ani bir silahlı harekât yapmaya kararlıdır.
Haber Washington Post muhabirlerince sızdırılır.
Dört başı mamur, bütün “5N1K” unsurları tamam, yani gerçekliği kesin olan haber yayımlanmalı mıdır?
Gazetenin sahibesi, Genel Yayın Yönetmeni, Yazı İşleri’nin kurmayları bir araya gelir, tartışırlar, değerlendirme yaparlar.
Sonunda “yayımlamamak” kararı verilir.
Gerekçe “ABD’nin ulusal menfaati...”
Evet...
Post, bu gazeteci için define gibi haberi yayımlamaz.
ABD, tarihe “Domuz Körfezi çıkarması” olarak geçen askeri harekâtı yapar.
Fakat başarılı olamaz, kuvvetlerini geri çekmek zorunda kalır.
Savaş tarih sayfalarına “fiyasko” olarak geçer.
.......................
Eğer...
Washington Post bu haberi yayımlasaydı, bütün suçlamaların hedefi olacaktı, çıkarma harekâtının sorumluluğu kendisinde kalacaktı.
Ve toplum nezdinde mahkûmiyetin ötesinde gazetenin patronundan çalışanlarına kadar hepsi bu sorumsuzluğun vicdani acısını yüreklerinde taşıyacaktı.
