Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


IMF’ye sunulan niyet mektubu, Ankara’nın, Türk halkı adına IMF’ye verdiği sözün yazıya dökülmüş şeklidir.
Milliyet Ekonomi’de dün ilk defa Türk halkının bilgisine sunulan "...Bu son mektup", üç yıllıktır. Bizim yetkililerimiz "...Bu son mektup" ile Türkiye’nin üç yıl için elini kolunu bağlayacak yükümlülük altına girmektedir.
Bırakalım üç yılı... Üç yıl bizim gibi ülkeler için uzun süre... Kim öle... Kim kala!.. Ama hiç olmazsa 2002 yılında Türkiye’nin kaderini, Türk halkının kaderini bu mektup belirleyecektir.
Bugün 2002 yılının ilk günü... 2002 yılında neler olacak diyerek "Falcı falcı dolanmaya gerek yok". Bakınız mektup 2002 yılı için nasıl bir Türkiye tablosu çiziyor:

• Ekonomi, 2001’deki yüzde 8.5 küçülmeden sonra, 2002’de yüzde 3.0 dolayında büyüyecek. Açık anlatımıyla 2002 yılı 2001’den daha iyi ama, 1998 ve 1999 yıllarından daha kötü bir yıl olacak.
• Tüketici fiyatları yıl sonunda yüzde 35’lere inebilir ama bu demektir ki, halkımız yıl boyu yüzde 50 dolayında bir fiyat artışı ile karşılaşacak.
• Özel sektördeki işten çıkarmalara ek olarak kamu sektöründeki fazla personelin de yıl sonuna kadar tasfiyesi gerçekleşecek.
• Kamu kesimi küçülmeye devam edecek. Kamu harcamaları kısılacak. Buraya kadarki anlatımın özeti (tercümesi) şudur: (1) Özel kesimde ve kamu kesiminde işini kaybedenlerin sayısı artacak. İşsizler yeniden iş bulamayacak. Çalışanların maaş ve ücreti enflasyon kadar artmayacak. Bu nedenle çalışanların, emekçilerin reel geliri düşecek. Fakirleşme devam edecek.
(2) Gelelim tarım kesimine: Tarım ürünleri destekleme uygulamasına son verilecek. Tarım girdileri ve kredilerinde sübvansiyon (destek primi) kaldırılacak. Tütün, pancar, fındık gibi önemli ürünlerde sınırlamalar getirilecek. Demek ki, tarım kesimindeki köylünün, çiftçinin de geliri artmayacak.
İyi de... (1) Kamu kesimi yani Devlet Baba para harcamayacak. (2) Özel kesimde, emekliler işsiz kaldıklarından, gelirleri düştüğünden para harcamayacak. (3) Tarım kesiminde çiftçi köylü gelir kaybı nedeniyle güç duruma düşecek... O zaman piyasa nasıl canlanacak? Talep olmadan piyasa nasıl büyüyecek? Talep olmadan üretim nasıl artacak? Üretim artmadan ekonomi nasıl büyümeye geçecek?

"...Son mektupöta bunlar yok. Bu sorulara cevap arayanlara ışık yok... Ama "...Son mektup" Ankara’nın elini kolunu bağlıyor. Meclis’te hangi kanunun ne zaman çıkarılacağı, bürokraside hangi genelgenin nasıl değiştirileceği, özelleştirme için neler yapılacağı, mektup çerçevesindeki uygulamalara mahkemelerin taş koymasının nasıl önleneceği, nelerin nasıl özelleştirileceği, çiftçinin neyi ekip biçeceği, hangi bankanın alınacağı, hangi bankanın satılacağı "madde madde talimat" haline getirilmiş.
İmdiiii... Geliyoruz bu yazının en hassas noktasına... IMF, silah zoru ile gelip bize bu mektubu yazdırmadı, imzalatmadı... Biz battık. Biz battığımız çukurdan çıkamadık. IMF’yi çağırdık. IMF de, "sizi çukurdan çıkarmak için elimi uzatırım ama, ne söylersem yapacağınıza dair imza verin" diyor... Biz de çaresizlikten önümüze konulan her mektuba imzayı basıyoruz.
Çukurdan çıkıncaya kadar da IMF ne der ise yapmaya mecburuz.
Koca baskısından canından bezen, inim inleyen kadınlar yakınlarına yakınır: "Ahhhh... Ahhhh... Ben bu herifi çeker miydim?.. Ama ne yaparsın ki viran olası hanede evlad ü ayal var..." der ya... İşte o biçim... "Ahhhh... Ahhhh... Biz bu IMF’ye kendimizi teslim eder miydik? Neylersin ki, cep delik... Cepken delik..."
Yeni yılınız kutlu olsun sayın okuyucularım...