Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Bodrum Kalesi'nin Rodos şövalyeleri tarafından 1415 - 1437 yıllarında yapıldığı bilinir. Elden ele geçen kale gezilmesi, görülmesi gereken bir kaledir. Kalenin içinde bir de "su altı eserleri müzesi" vardır.
       Giriş ücretini öderken, gişenin yanındaki bir yazı dikkatimi çeker... "Su altı müzemiz, suyun altında değildir..." Bu yazının şaka mı, ciddi mi olduğunu bir türlü anlayamam...
       Ama su altı müzesi ciddi bir müzedir... Şimdiler bu müzede, "Uluburun Batığı" sergileniyor. Uluburun Batığı'nı sergilemek için güzel bir bina yapılmış. Bina iyi bir şekilde ışıklandırılmış. Soğuk hava donanımı kurulmuş. Görmeyene anlatılamayacak, görmeyenin inanamayacağı bir sergi düzenlemesi. Düşünebiliyor musunuz? Bundan 3.400 yıl önce batmış bir geminin kalıntılarını ve içindeki malları izleyebiliyorsunuz.
       Kaş - Uluburun Batığı'nı 1982 yılında Bodrumlu süngerci Mehmet Çakır bulmuş. Batığa ilk bilimsel dalış 1982 yılı Ekim ayında yapılmış. Teksas Üniversitesi Sualtı Arkeoloji Enstitüsü batığın su üstüne çıkarılmasını sağlamak için para ve insan yardımı sağlamış. Gemi denizin 33 kulaç altında yattığından kısa süreli dalışlar yapılabilmiş. Bu nedenle on yılda 25 bin dalış ile batık su üstüne çıkarılabilmiş.
       Sualtı batığı 16 metre boyunda "sedir ağacı"ndan yapılmış bir Mısır teknesi. Teknenin Mısır, Suriye, Kıbrıs, Anadolu, Rodos arasında sefer yaparken battığı tahmin ediliyor.
       Batıktan on ton ağırlığında, iki kişinin taşıyabileceği kuzu derisi biçiminde dökülmüş 365 parça saf bakır külçe, bir ton kalay külçe çıkarılmış. Bunlar bir orduyu silahlandıracak ölçüde tunç yapmakta kullanılabilecek madenler. Gemide "Kenan Ülkesi" yapımı yüz kadar testi içinde reçine varmış. Bunlar geminin taşıdığı mallar. Batıkta bulunan diğer eşyalar insanı şaşırtıyor.
       Fildişi ve su aygırı dişleriyle, kaplumbağa kabuğundan yapılmış küçük heykeller, kutular, altın ve gümüş takılar. Altın bir kupa. Altın kaplamalı bronz tanrı heykeli. Mısır kraliçesi Nefertiti'nin dünyada eşi bulunmayan altın mühürü. Daha başka mühürler...
       Sayın okuyucularım, görmeyene anlatılamaz dediğim işte bunlar... Bunlar bir parmağın yarısından küçük mühürler, takılar, heykeller... Bundan 3.400 yıl önce denizin dibine gömülmüş bir gemi kalıntısının içinden bunlar nasıl bulunabiliyor? Bunlar kumların arasında nasıl ayıklanabiliyor? Emeği geçenleri takdir etmek imkansız. Batıktan çıkarılan ve 3.400 yıl denizin altında şeklini korumuş ahşap bir kitap/defter/balmumu defteri kapağı var ki, hayran olmamak elde değil...
       Gemicilerin kullandıkları kandiller, tabaklar, ayna, mızrak, kama, zıpkın, balık iğneleri bugünkünden farklı değil...
       Batığın sergilendiği bina üç bölüm. Birinci bölümde, 1960 "Gelidonya" ve 1975 "Şeytan Deresi" sualtı buluntuları sergileniyor. Orta bölümde Uluburun batığının orijinal boyuttaki kesintisi ve su altındaki durumu veriliyor. Üçüncü bölüm. Uluburun batığından çıkarılan eserlere ayrılmış.
       Bodrum'a yolunuz düşerse kaleyi gezmeye ve Uluburun batığını görmeye mutlaka vakit ayırınız.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr