Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelde Türkiyede iktisatçılar büyümenin "beklenen ölçülerin üzerine tırmanmasına" sevinemezler. Çünkü beklenen ölçülerin üzerine tırmanan "büyüme"nin (1) Sürdürülebilir olması mümkün değildir. (2) İthalatı artırır ve de bu nedenle döviz sorununa neden olur. Bizim bu yüzden canımız çok yandı. 1960lardan bu yana "iki yıl büyüme, üç yıl kriz - üç yıl büyüme, iki yıl kriz - bir yıl büyüme, bir yıl kriz" dönemi yaşaya yaşaya, canımız çıktı. 2004 yılının ilk üç aylık döneminde (1) Gayri safi milli hasıla - GSMH, yüzde 12.4, (2) Gayri safi yurtiçi hasıla - GSYİH, yüzde 10.1 oranında arttı.(1) GSYİH, ülkede (üç ay boyunca veya) bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini gösterir. (2) GSMH ise dış aleme giden ve dış alemden (yurtdışından) gelen net faktör gelirlerinin GSYİHye eklenmesiyle (veya çıkarılmasıyla) bulunur. 2004 yılının ilk üç aylık döneminde GSYİHmizin (yurtiçinde 3 ayda ürettiğimiz mal ve hizmetlerin parasal katma değeri) yüzde 10.1 oranında büyümesinde sanayi üretiminin yüzde 10.3 oranındaki artışının dışında en büyük etken, ithalattaki patlama oldu. Ekonomi yılın ilk üç ayında büyüdü. Nasıl büyüdü, ne kadar büyüdü tartışmaları bir yana, büyüme çok iyi bir şeydir. Büyüme "iş demektir, aş demektir." Ülkeye mal ithal edenlerin ödedikleri vergiler (KDV, ÖTV gibi vergiler) "brüt katma değer"in en önemli kalemidir. (Brüt katma değer teknik bir deyimdir. Açıklanması kafa karıştırabilir. Kısaca milli gelir hesabının dayanağı olan değerdir.) 2004 yılının ilk üç ayında milli gelir hesabına giren "ithalat vergileri" artışı yüzde 33.8 oranına tırmandı. İthalattaki patlamanın sonucu ticaret kesimi yüzde 17.3 oranında büyüdü.Bu arada kısaca bir "teknik çarpıklığı" hatırlatmakta yarar var.Nasıl ki, TÜFE tüketici fiyatları artış oranını, TEFE toptan eşya fiyatları artış oranını gösterir ve rakamlar enflasyondan arındırılırken bu oranlar kullanılır ise, milli gelir hesaplarında da "zımni deflatör" denilen bir fiyat endeksi kullanılır. Milli gelir bu "zımni fiyat deflatörü"yle enflasyondan arındırılır. 2004 yılının ilk üç aylık dönemi ile geçen yılın ilk üç aylık dönemine ait milli gelir rakamlarının enflasyondan arındırılmasında yüzde 4.5 oranında "zımni fiyat deflatörü" (fiyat artış oranı) esas alındı. Halbuki aynı dönemde toptan eşya fiyatları artışı yaklaşık yüzde 18.0 oranında gerçekleşti. Deflatör kullanımında hata olursa, enflasyondan arındırma da hatalı olur. Milli gelir büyüme oranları ya az, ya fazla çıkar.2004 yılının ilk üç ayında ticaret sektörü cari fiyatlarla yüzde 15.9 oranında, buna karşın sabit fiyatlarla (enflasyondan arındırılmış) yüzde 16.3 oranında büyümüş görünüyor. Bu tür çarpıklıklar tereddüt yaratıyor. Gelelim milli gelirin harcanma şekline... 2004 yılının ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine göre halkımızın tüketim harcamalarında yüzde 10.6 oranında artış görülüyor. İlginç olan, gıda harcamalarındaki artışın yüzde 0.9 gibi çok düşük oranda kalmasına karşılık dayanıklı tüketim malı harcamalarındaki artışın yüzde 49.7ye ulaşması. Genelde halkın eline para geçince önce karnını doyurur. Demek ki artan gelir, düşük gelir grubundaki halkın değil, üst gelir grubundaki "zaten karnı doymuş durumdaki halkın" eline geçmiş ki bu parayı dayanıklı tüketim malına harcamışlar.Şaşırtıcı bir gelişme de özel sektörün "makine ve teçhizat" harcamalarındaki yüzde 60.6 oranındaki artış. Özel sektör temsilcileri "Yatırım yapamıyoruz" diye ağlaşıyor. Bankalar yatırımcıya değil, tüketiciye kredi veriyor. Ama makine ve teçhizat harcamalarında önemli artış var.Ne olursa olsun "büyüme" iyi bir şey. guras@milliyet.com.tr Teknik çarpıklık