Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Osman Ulagay, önceki gün Levent’teki bir marketten birkaç parça gıda maddesi almış. Kasanın önünde kuyruğa girmiş. Önündeki hanım, sepetindekileri kasanın yanındaki tezgâha diziyormuş.
Kasa görevlisi de onları tezgâhtan teker teker alarak kasa fişini yazıyormuş.
Domates, patates, salatalık... Falan derken en sonda birkaç parça farklı tür peynir ile iki şişe şaraba sıra gelmiş. O sırada alışveriş yapan hanım, Osman Ulagay’ı fark etmiş.
“Siz Milliyet yazarı Osman Ulagay’sınız değil mi?” diyerek aşinalığını belirttikten sonra, eliyle peynirlerini ve şarapları göstererek, biraz da mahcup bir sesle, “Sizi görünce, hem sizden utandım, hem kendime kızdım... Bu krizde acaba gereksiz şeyler mi aldım? Almasaydım daha iyi olurdu, değil mi?” demiş.
Markette bu hanımın dile getirdiği, şüphe/kuşku/endişe... Ekonomilerde durgunluğun şiddetini artırmasına yol açan “moral bozukluğu”nun göstergesidir. Parası olmayanların, geliri düşenlerin tüketimi kısmaları doğaldır. Bu nedenle piyasaların durgunluğa girmesi, ekonomilerin daralması normaldir.

Parası olan da harcamıyor
Ama parası olduğu halde, insanların moral bozukluğu içinde “olağan harcamaları”nı bile kısmaları, ekonomilerin gereğinden fazla durgunluğa girmesine neden olur.
Krizden en fazla etkilenen ülkelerde kamuoyunun kanaat liderleri ve kuruluşlar, halka ve işadamlarına moral vermeye, çıkış yolunu göstermeye çalışırken, bizde farklı bir tablo ortaya çıktı.
Bizim ülkemizde kamuoyunu etkileyen kişiler, kuruluşlar “hep birlikte”, “Battık, batıyoruz... Bakmayınız bugünlerde ayakta kaldığımıza... Yakında yere serileceğiz” havası pompalamaya başladı. Bu söylemler o kadar yaygın ki, normal olarak halkın tamamının morali bozuluyor. Veya bozuldu bile!

Bayram-yılbaşı harcaması önemli
İşadamı (imkânı varken), “Du bakalım n’olacak?” diyerek yatırımı durduruyor, üretimi kısıyor, işçi çıkarmayı düşünüyor. Tüketici (imkânı varken), “Du bakalım n’olacak?” diyerek zorunlu harcamalarını bile frenliyor.
İmkânı olanların “moral bozukluğu” nedeniyle (bırakınız lüks harcamaları) zorunlu harcamaları bile yapmamalarının tek nedeni “Battık, batıyoruz” havasındaki abartmadır.
Önümüzde bayram, ardından yılbaşı var. Başka ülkelerde olduğu gibi bu dönemler en fazla alışverişin yapıldığı, piyasanın en canlı olduğu dönemlerdir. Fakat biz bu moral bozukluğuyla bayram ve yılbaşı dönemine girersek, imkânı olanların da harcama yapmaması sonucu piyasada yaprak kımıldamaz.
Dün Deloitte isimli yabancı firmanın, aralarında Türkiye’nin de olduğu 17 ülkede gerçekleştirdiği “Yıl sonu alışveriş harcamaları anketi”nin sonuçları açıklandı. Soruları cevaplayan Türk tüketicisinin yüzde 55’i harcamalarını kıstığını, bayram ve yılbaşı nedeniyle daha az harcama yapacağını belirtmiş.