Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Evkaf - ı İslamiye Müzesinin kurulmasına 1903 yılında karar verildi. Osmanlının çöküşü hızlanınca, vakıf eserlerindeki soygunlar da artmaya başladı.En kıymetli eserler vakıflarda bulunuyordu. Padişahlar, sultanlar, varlık sahipleri, cami, türbe, külliye inşa ettirdiklerinde buralara kıymetli Kuranlar, yazma eserler, halılar, şamdanlar, kaftanlar, sorguçlar hediye ederlerdi. Kul mülkiyetinden çıkarak vakıf mülkiyetine giren bu eserleri "türbedarlar" muhafaza ederdi. Türbedarlar günümüz anlatımıyla "müze müdürü" veya "emanetçi" idi. O kadar saygın kişilerdi ki, öldüklerinde türbede padişahların, sultanların yanına gömülürlerdi. Süleymaniyede Kanuni ve Hürrem Sultanın yanında türbedarın da mezarı vardır.Devlet güçlü iken korunan vakıf eserleri, devlet çökmeye başlayınca korunamaz hale geldi ve bunların en değerlilerinin bir yere toplanarak bir vakıf müzesi kurulması çalışmaları başlatıldı. Ve bu çalışmalar sonunda 1914 yılında Süleymaniyenin imaret binasında "Evkaf - ı İslamiye Müzesi" açıldı. Evkaf - ı İslamiye Müzesi Müdiresi Nazan Ölçer Hanım emekliye sevk olundu. Cumhuriyetten sonra müzenin ismi "Türk ve İslam Eserleri Müzesi" oldu. İmaret binasında yığılı duran eserlerin sergilenmesi için bir bina arayışı uzun yıllar devam etti. Nihayet 1966 yılında Sultanahmet Meydanında bulunan İbrahim Paşa Sarayının ayakta kalan "Divanhane"nin (tören salonu) müze olmasına karar verildi.Kanuninin sadrazamı Makbul ve Maktul İbrahim Paşanın bu görkemli sarayının iki bölümü 1946 yılında yıktırılmış, bu binaların bulunduğu alana adliye binası inşa edilmişti.Müze olmasına karar verilen Divanhane bölümünün onarımı 1983 yılında tamamlanabildi. Ve de bu yeni müze binasının kapısı, Avrupa Konseyinin desteği ile düzenlenen Anadolu Medeniyetleri Sergisi ile ziyaretçilere açıldı.Müze, Avrupa Konseyi tarafından 1984 yılında "yılın müzesi" seçildi. Adı değişti Türk ve İslam Eserleri Müzesini Süleymaniyenin imaret binasından, Sultanahmetteki İbrahim Paşa Sarayına taşıyan ve de İbrahim Paşa Sarayının "Divanhane"sini dünyanın en güzel müzelerinden biri haline getiren, Nazan Ölçer isminde bir hanımdır. Nazan Ölçer, Almanyada Ludvig Maximillian Üniversitesinde sanat tarihi, etnoloji ve tarih okudu. Sanat doktorası yaptı. Sınavla 1972 yılında Türk ve İslam Eserleri Müzesine asistan olarak girdi. 1978 yılında müdür oldu. İbrahim Paşa Sarayını müze olarak onarttı. Müze olarak düzenledi. Bu müzede 1984 yılından bu yana her iki ayda bir sergi, yılda üç dev sanat olayı gerçekleştirdi. 40 bin parça esere sahip olan ve değişimli olarak 2 bin eser sergileyen müzenin arşivini, depolarını örnek hale getirdi. Nazan Ölçer şimdilerde bütün dünyada Türk ve İslam eserleri konusunda uzman olarak tanınıyor. Çok sayıda yayını var.Ve de son çıkan "61 Yaş Kanunu" ile geçtiğimiz hafta "emekliye sevk olundu". Üniversitelerimizden çok sayıda sanat tarihi ve arkeoloji eğitimi görmüş gençler mezun oluyor. Ama ilgili bakanlık son on beş yıldır sınav açmadığından Türk ve İslam Eserleri Müzesinde ve diğer müzelerde uzman kalmadı...Son bir bilgi. Geçen yıl Moskovada Truva Hazinelerinin sergilendiği Puşkin Müzesini gezerken müze müdiresi Irina Antonovanın 83 yaşında olduğunu öğrenmiştim... Nazan Ölçerin 61 yaşında emekliye sevk olunduğunu duyunca, Moskovada yaşayan bir dostuma, "Irina ne oldu?" diye sordum. "- O bir müze uzmanı. Kafası işlediği, eli ayağı tuttuğu sürece müzesinin başında kalacak" dedi.(İstanbulda iseniz, İstanbula yolunuz düşer ise, "çoluk çocuk" mutlaka Sultanahmet Meydanındaki Türk ve İslam Eserleri Müzesini geziniz. Pek hoşunuza gidecek.) guras@milliyet.com.tr 61 yaşında emeklilik