Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümet programı açıklandı. Görüyoruz ki, AKP için yolsuzlukla mücadele birinci önceliği taşımıyor. Dokunulmazlık zırhını kaldırmayı düşünmüyor. Hortumculardan bırakınız hortumladıklarını geri almayı, onların eski imkânlara kavuşturulması söz konusu. Bu davranış, AKPnin kendi sebeb-i iktidarını inkar etmesidir. Eğer yolsuzluklar, hortumlama de devam edecekse, dokunulmazlık zırhına bürünenler AKP döneminde de adaletten kaçacaksa, AKPnin diğer partilerden ne farkı olacak?Tabii ki para, kredi, faiz, döviz, IMF, ihracat önemli şeyler. Ama eğer ülkede hukuk sistemi işlemiyorsa, yolsuzluk yapanlar, soyguncuların, hortumcuların yaptıkları yanına kalıyorsa, o ülkede faizler aşağıya inmiş, döviz ucuzlamış, ihracat artmış neye yarar? Böyle bir ülkede, halkın mutluluğundan söz edilebilir mi?* * * Yolsuzluk, hortumlama ve milletvekillerinin dokunulmazlığı, halkı en fazla rahatsız eden konular. Son seçimlerde halk, politikacıların yolsuzluk ve hortumlama ile yeterince mücadele etmediğini gördüğü için, milletvekillerinin dokunulmazlık zırhı ile hukuktan kaçtıklarına inandığı için eski partileri cezalandırdı. AKPye yolsuzlukla mücadele edecek, hortumculardan yürüttükleri paraları geri alacak diye oy verdi. Bunun adı şapkadır. Meclis Başkanının frak giymesi de, görev ve sorumluluğuna bağlı bir zorunluluktur. Başkanlık görevine talip bir kişi bu zorunluluğu da kabul etmiş demektir. Kendi özel tercihlerine göre zorlama değişikliklere gidemez. Meclisi temsil ederken, eşinin başını bağlatamaz. Buna yol açılırsa eşinin başını bağlatan başkanın da yarın eşinin yanında fes ile dolaşmasını veya başına sarık sarmasını kabul etmemiz gerekir. Bunun kişisel tercihlerle ilgisi yok. Kişisel tercihi bu yönde olan Meclis Başkanlığına talip olamaz. Ben yıllardır Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinde, ekonomi dersi veriyorum. Derslerime başörtülü veya türbanlı öğrencilerimin hiçbirine ayrıcalık göstermedim. Tercihlerine saygı duydum. Üniversite dışında da özel tercihlerine saygım var. Ama kıyafet zorunluluğu olan kurumlara inat için başörtüsünü ve türbanı sokma girişiminin, ülkenin sulha, insanlar arasında kardeşliğe en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde yanlış bir davranış olduğunu, toplumun çözüm bekleyen ve kolaylıkla çözülebilecek birçok sorunlarının çözümünü engelleyecek veya güçleştirecek bir inatlaşma olduğunu hatırlatmak için bunları yazıyorum. (İsterseniz daha açık yazayım. Bunlar, Erdoğanın siyasal haklarının iadesini, AKPnin programını uygulamasını güçleştirecek ve engelleyebilecek yanlış davranışlardır.) guras@milliyet.com.tr Dün, Mustafa Kemalin Şapka Devriminin 77nci yıldönümü idi. Mustafa Kemal ilk olarak 24 Ağustos 1925te Kastamonu seyahatinde Batılı kılığın tamamlayıcı bir parçası olarak Panama şapka giydi. Halka hitap ederken, başından şapkayı çıkardı, "Beyler bunun adı şapkadır" dedi. 25 Kasım 1925 tarihinde Atatürkün başkanlığında toplanan Meclis şapkanın bütün milletçe giyilmesini görüştü ve Şapka Kanununu kabul etti. Anayasanın devrim kanunları kapsamı içine alarak, özel surette koruduğu bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair 2596 sayılı kanun ile şapka iktisabı hakkındaki kanun Türkiyede belli bir medeniyet düzenine uygun kıyafet taşınması zorunluluğu getirdi. Din adamlarının ibadet ve törenlerde özel kıyafet taşımalarına müsaade edildi. Ayrıca bazı mesleklerde özel kisvelerin kullanımına izin verildi.