Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BUGÜN, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 50'nci yıldönümü. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 50 ülke tarafından 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan bir komisyonun hazırlarığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bundan 50 yıl önce 10 Aralık 1948 tarihinde Genel Kurulca kabul ve ilan edildi. Türkiye bu beyannameyi 6 Nisan 1949 tarihinde onayladı.
       Nedir bu "insan hakları" denilen haklar acaba? Yenilir mi, yutulur mu? Sayın okuyucularıma kısaca anlatayım.
       Bu işin iki yüz yılı aşkın bir geçmişi var.
       Fransız İhtilali'nden sonra toplanan Kurucu Meclis, bir "İnsan ve Yurttaşlık Hakları Beyannamesi" hazırladı. 4 Temmuz 1776 ABD Bağımsızlık Bildirgesi'nden de esinlenen 17 maddelik bu beyanname 1791 Fransız Anayasası'na önsöz olarak eklendi.
       1789 İnsan ve Yurttaşlık Hakları Beyannamesi'nin önemli maddeleri şöyledir:
       (1) İnsanlar hukuk bakımından özgür ve eşit doğar ve öyle kalırlar, toplumsal ayrılıklar ancak ortak yarara dayanabilir.
       (2) Her siyasi topluluğun amacı insanın tabii ve zaman aşımına uğramaz haklarının korunmasıdır. Bunlar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya direnme haklarıdır.
       (3) Her türlü egemenlik milletin kendisindedir, hiçbir güç, hiçbir kişi milletten gelmeyen otoriteyi kullanamaz.
       (4) Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.
       (5) Topluma zarar veren eylemleri, ancak kanun yasaklayabilir.
       (6) Kanun herkesi eşit olarak korur ve cezalandırır.
       (7) Hiç kimse kanunda belirtilen haller ve kanunun öngördüğü biçimler dışında suçlanamaz, tutuklanamaz ve alıkonamaz.
       (8) Kanun ancak açık ve kesin surette gerekli olan cezalar koyar ve ilan edilerek usulüne göre uygulanan bir kanun uyarınca cezalandırabilir.
       (9) Her insan suçlu olduğu açıklanıncaya kadar suçsuz sayılır.
       (10) Hiç kimse, dini bile olsa, inançlarından ötürü rahatsız edilemez. Ancak inançların açığa vurulması kanunca sağlanan kamu düzenini sarsamaz.
       (11) Düşünce ve kanıların başkalarına serbestçe aktarılması insanın en değerli haklarındandır.
       (12) İnsan ve yurttaş haklarının güvence altına alınması bir kamu gücünün varlığını zorunlu kılar. Bu güç, onu ellerinde tutanların özel çıkarları için değil, genel yarar için kurulmuştur.
       (13) Kamu gücünün devamı ve idarenin giderleri için ortak bir vergi kaçınılmazdır. Vergi, yurttaşlardan yetenekleri ile orantılı olarak eşitçe alınır.
       (14) Yurttaşlar, doğrudan veya temsilcileri kanalıyla genel vergilerin nasıl kullanıldığını izlemek hakkına sahiptir.
       (15) Halk yöneticilerin tamamından hesap sormak hakkına sahiptir.
       (16) Hakları güven altına alınamayan, kuvvetlerin ayrılığı belirlenemeyen toplumların anayasaları yok sayılır.
       (17) Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir haktır.
       Birleşmiş Milletler'in İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hazırlanırken daha önce hazırlanan beyannameler esas alındı ama, aradan geçen yüz altmış yıllık dönemin gelişmeleri de dikkate alınarak önceki beyannamelerdeki haklara bazı eklemeler yapıldı. Madde sayısı otuza çıkarıldı.
       İşkence yasaklandı. Toplantı ve dernek kurma hürriyeti vurgulandı. Konut dokunulmazlığı, seyahat hürriyeti, kadın erkek eşitliği, işçi hakları, dinlenme hakkı, eğitim, kültür ve demokrasi kavramlarına beyannamede yer verildi.
       Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni hazırlayan ve ilk imzalayan 46 ülkeden biridir. Ama, Türkiye, bu beyannameye dayalı olarak 1966 yılında ortaya konulan ve bugüne kadar 139 ülkenin kabul ve imza ettiği iki anlaşmanın altına imza koymamakta diremektedir.
       Bu iki anlaşma şunlardır:
       (1) Uluslararası Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Haklar Anlaşması,
       (2) Uluslararası Siyasi ve Medeni Haklar Anlaşması.
       İnsan Hakları Beyannamesi ile bu iki anlaşma bir bütünlük içinde dünya insanlarının "insanca yaşama" hakkının hukuki sınırlarını belirlemektedir.
       Beyanname ve iki anlaşma uluslararası hukukun temeli haline gelmiştir. Türkiye'nin 139 ülkenin imzaladığı, kabul ettiği, uyguladığı bir hukuk düzeni dışında kalması bu 139 ülke tarafından dışlanmasına neden olmaktadır.
       Birleşmiş Milletler'de tepe görevlere tırmanan Büyükelçimiz Dr. Üner Kırdar diyor ki: "Türkiye'nin bu anlaşmaları imzalamaması, bu anlaşmalarda belirlenen 'insan hakları'na aykırı uygulamalarının hoş görülmesine imkan vermemektedir. Türkiye bu anlaşmaları imzalamadıkça, daha doğrusu bu anlaşmalara uygun hareket etmedikçe, dünyanın medeni kesimini oluşturan Birleşmiş Milletler'in 139 üyesi tarafından tenkit edilecek ve dışlanacaktır. Bunu böyle bilelim, üzülmeyelim."



Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr