Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet devlete rüşvet verir mi? Olacak şey mi? Ama burası Türkiye A’bicim... Burada olmaz olmaz !..
- Bir devlet bankası Denizli Valisi’ne gidiyor. “Devlet memurlarına, devletin her ay dağıttığı maaşları, valilik emrindeki devlet paralarını bizim bankaya yatırırsanız size rüşvet olarak gıcır gıcır bir Mercedes otomobil hediye ederiz” diyor.
- Devletin valisine Devlet Baba otomobil vermez olur mu? Vermiş. Hem de o da Mercedes marka... Ama devletin bankasının rüşvet olarak vereceği Mercedes daha lüks... Daha yeni. Hem de fazla mal göz mü çıkarır? Olacak ise 2 tane Mercedes olsun.
- Devletin bankası, kaçakçıya gidiyor. Bir adet gıcır, Mercedes S 350 L alıyor. (Satış fiyatı 179 bin euro ile 205 bin euro arasında. Türkçesi 450 bin Törkiş Lira...)
- Vali rüşvet otomobili alınca (buna kibarca: “promosyon” diyorlar) devletin parasını otomobil hediye eden devlet bankasına yatırmaya başlıyor... (Koskoca devlet bankası bu Mercedes için kaçakçıya verdiği 450 milyon Törkiş Lirayı nereye nasıl masraf yazıyor, bu fatura saf ve bakir Türk halkına nasıl ödetiliyor? Bunu henüz anlayabilmiş değilim.)
- Derken efendim, devletin devlete rüşvet olarak verdiği oto kaçak çıkıyor.
- Kara mizah bitmedi. Valilik açıklama yapıyor: “Devlet bankasının, valiliğe rüşvet olarak verdiği otomobilin özürlü mal olduğu ortaya çıktığından valilikçe devlet bankasına müracaat edilerek, yeni Mercedes S 350 L gönderilmesi istenmiştir.”

Bu ilk değil ki
Ancak Denizli’deki rüşvet olayı ilk değildir. Daha önce de buna benzer promosyon haberleri yayımlanmıştı. Valiler, devleti ilde temsil eder. Valilerin daha lüks bir otomobile binmek için bu tür ilişkiler içinde olması yanlıştır. Ne yaparsınız ki Türkiye’de kamu görevlilerinde bir Mercedes sevdası vardır. Devlet verse de daha lüksüne, daha yeni modeline sahip olmak isterler. Bunun için de günümüzde çare tükenmez. Nedir çare? Şimdilerde kamu görevlilerin emrinde değişik fonlar var. Bu fonlardan Mercedes satın alınıyor. Şimdilerde kiralama sistemi var. Kirası bu fondan ödenerek Mercedes kiralanıyor. Kamu görevlileri ile iş yapan müteahhitler, firmalar var. Onlar Mercedes satın alarak kamu görevlisinin başında bulunduğu kuruluşa veya bağlı kuruluşa bu aracı hediye ediyor.

Kumbara yerine Mercedes
Eskiden bankalar mevduat toplamak için kumbara dağıtırdı. Gazetelerden öğreniyoruz ki şimdi kumbara yerine Mercedes 350 L otomobil dağıtılıyor. Kaza yapınca bir devlet bakanının kullandığı Mercedes 350 L aracın da bir devlet bankası tarafından satın alındığını öğrenmiştik.
Halk biniyor da kumandanlar, bakanlar, valiler, genel müdürler gıcır gıcır Mercedes S 350 L’lere binmesin mi? Binsinler. Ama usulünce binsinler. Devlet “muvazaa yapmaz, rüşvet almaz, hediye almaz.” Bizim kanunlarımıza göre kamu görevlilerinin kullanacakları araçlar devlet bütçesinden alınır. Her yıl bütçeden hangi tip, kaç araç alınacağı bütçe kanununa ek cetvelde yayımlanır. Son zamanlarda bu uygulamayı gevşetmek için (lojman içinde olduğu gibi) kiralama formülü geliştirildi. Kamu görevlilerine bütçe kaynağı ile alınan makam araçları yanında, kiralama yoluyla istenilen sayıda ve istenilen lükslükte araç kiralamanın yolu açıldı.
Valiler, devlet bankaları bile bunları yapar ise (devlet devlete rüşvet verir ise) diğer bankalar ile diğer kamu görevlileri ne yapar?.. Sadece bankalar mı? Devletle işi olanlar kamu görevlilerine “keselerinin izin verdiği ölçüde, gönüllerinden ne kopar ise” hediye akıtmaya başladığında bu gidişin sonu ne olur? “Promosyon” diye kimse kimseyi kandırmasın. Bu uygulamalar açıkça “rüşvet pazarlığı”dır. Sen devlet olarak bana bunu yaparsan, ben de sana gıcır bir Mercedes S 350 L alırım pazarlığıdır.