Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Nikah memuru söze başlarken, benim de kalbim küt küt atmaya başlıyor. Nikahın heyecanından değil de, "Acep memur bey neler söyleyecek, bu güzel törenin nasıl cıvığını çıkaracak" endişesinden.
       Nikah töreni kutsal, önemli bir tören. Aileler, evlenecek çiftler özenle hazırlanıyor. Nikah memuru söyleyecek söz bulamadığı için ve de bir şeyler söylemesi gerektiğini düşündüğü için ilgisiz şeyler söylüyor. İlgisiz espriler yapıyor. Nikahın ciddiyetini bozuyor.
       Geçen hafta iki nikah törenine katıldım. Farklı belediye başkanları nikah görevini üstlendi. Allah'tan bu nikahlarda korktuğum başıma gelmedi.
       Ama bu işi kendime dert edindim. Ankara'da 1950'li yıllardan 1973 yılına kadar evlenen çiftlerin çoğunun nikahını kıyan, efendiliği ile, ciddiyeti ile Ankara'nın sembolü haline gelen belediye nikah memuru Mücteba Yetişen'in ailesini aradım. 13 Şubat 1973 tarihinde vefat eden Mücteba Yetişen, nikah merasimini nasıl yapardı, neler söylerdi onları buldum. Önce Mücteba Bey'in nikah tiradını arz edeyim, sonra iki güzel nikahtan söz edeceğim.
       Nikah memuru her nikah töreninde şu konuşmayı yapar, töreni şöyle bitirirdi:
       "Biribirinizle evlenmek için vermiş olduğunuz kararınızı evvelce yazı ile bildirdiniz. Bu isteğiniz üzerine gerekli incelemeleri yaptık. Medeni durumlarınızı araştırdık. Medeni Kanunumuz ve evlenme talimatnamesi hükümlerine göre ilan yaptık. Evlenmenize mani yok. Kanunen evlenmeye ehil olduğunuz anlaşılmıştır. Şimdi bize yazı ile bildirmiş olduğunuz isteğinizi, benim ve şahitlerinizin önünde sözle de söyleyiniz. Birbirinizle evlenmek istiyor musunuz? Sayın Bay A, Sayın Bayan B ile evlenmek istiyor musunuz? - Sayın Bayan B, Sayın Bay A ile evlenmek istiyor musunuz?
       Benim önümde ve şahitlerin huzurunda birbirinizle evlenmek istediğinizi söylediniz. Evliliğinizin kanunen aktedilmiş olduğunu haiz olduğum selahiyete binaen sizlere bildiriyorum. Evliliğinizi evlenme siciline tescil ettim. Nüfus kütüğüne de kaydedilmek üzere nüfus idaresine ayrıca bildireceğim. Hayırlı ve uğurlu olsun.
       (Gelin, damat ve şahitler nikah defterini imzaladıktan sonra nikah memuru ayağa kalkar. Nikah memuru ile birlikte gelin, damat ve misafirler de ayağa kalkar. Nikah memuru konuşmasını ayakta sürdürür.)
       Bu tören ile şu dakikadan itibaren evlilik birliğiniz kurulmuştur. Birbirinize karşı bu birliğin devamını ve saadetinizi temin etmekle, karı koca yek diğerine karşı sadakat ve müzaharetle mükellefsiniz. Çocuklarınızın iaşe ve terbiyesine beraberce özen gösterme sorumluluğunu taşıyacaksınız. Koca, birliğin reisidir. Karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi, ona aittir. Kadın müşterek saadeti temin hususunda gücü yettiği kadar kocasının muavini ve müşaviridir. Eve kadın bakar. Birliği koca temsil eder. Evin daimi ihtiyaçları için koca gibi kadın dahi birliği temsil hakkını haizdir. Evlilik birliğinizin vücut bulduğu bu andan itibaren Medeni Kanunumuzun tahmil ettiği bu mükellefiyetleri sizlere hayatınız devam ettiği müddetçe uyulması lazım gelen vecibeler diye hatırlatır, sizlere sıhhat ve saadetler dilerim."
       Mücteba Bey işte böyle konuşur, böyle nikah kıyardı. Nikah merasiminde sorumluluk alacak belediye başkanlarına, nikah memurlarına rica ediyorum. Lütfen Mücteba Bey'in konuşmasının metnini kesip saklayınız. Bir şeyler söylemek için kendinizi zorlamaz, ilgisiz şeyler söylemekten kurtulursunuz.
       Nikah merasimi düzenleyen aileler de görevlileri uyarır ise kutsal törenler ciddiyet kazanır.
       Şimdi gelelim geçen haftanın iki güzel nikah törenine... Kızımın iki arkadaşı evlendi. Kızım yurtdışından gelemediğinden onun adına törenlere katıldık.
       İlk tören denizin kenarında bir otelin bahçesinde yapıldı. Nikah masası otelin bahçeye açılan balkonuna konulmuştu. Balkon iki yandan mermer merdivenlerle bahçeye bağlanmıştı. Gürsan ve Turgut Şeyhun'un kızları Melis, Şükrü Gürün ile evleniyordu. Baba Turgut Şeyhun, koluna giren kızını mermer merdivenlerin başına kadar getirdi. Orada damada teslim etti. İkisi merdivenleri çıkıp masaya oturdu. Gençlerin neşesi ve mutluluğu davetlilere de taştı. Nefis bir nikah töreni idi.
       İkinci tören yemyeşil çimenlerin üzerinde yapıldı. Çimenlerin ortasındaki tepenin orta yerine nikah masası konulmuştu. Oya ve Affan Başak'ın kızlarından Ela, Nancy ve Mehmet Atakan'ın oğlu Cem ile evleniyordu. Tepenin ardından bir bando sesi duyuldu. Goran Bregoviç'in ünlendirdiği Yugoslav Çingene bandosundan Koçani'nin takımı bu düğün için gelmişti. Nefesli çalılar, trampet ve davuldan müteşekkil bando arkada Ela ve Cem önde koşarak nikah masasına geldiler. Emir Kusturica'nın "Underground" filmi sahnelerini andırır biçimde neşeli bir nikah töreni oldu. Gelin Ela, önce Maya Karaca'ya söz verdi. Maya Karaca "bilge kişi" olarak evlilik üzerine bir konuşma yaptı. Sonra Kerim Yalman, Halil Gibran'dan mutluluk üzerine bir şiir İpek Cem, Küçük Prens isimli kitaptan tilkinin felsefesini okudu. Ve bu konuşmalardan sonra nikah kıyıldı. Çok farklı bir nikah töreni idi.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr