Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Dünkü gazeteler "Koç'un 2000 yılında yüzde 20'den fazla zam yapmayacağını" yazıyordu.
       Dolar fiyatları sabitlendi. Yüzde 20 kazığa bağlandı. Enflasyonda hedef, tüketici fiyatları artışının yıl sonunda yüzde 25'e indirilmesi, yıl içinde ortalama fiyat artışının yüzde 44.3'te dizginlenmesidir.
       Yıl içinde ortalama fiyat artışları yüzde 44.3'te seyrederken, Merkez Bankası'nın dolarda fiyat artışını yüzde 20'de sınırlamasına bağlı olarak bir özel sektör kuruluşu fiyat artışını yüzde 20 olarak sınırlayabilir mi? Hatta ve hatta bu özel sektör kuruluşu Koç gibi güçlü bir kuruluş olsa bile acaba bunu yapabilir mi?
       Bu konuda söz ve yazılanlara değil, rakamlara ve ekonominin gerçeklerine bakmakta yarar vardır.
       Üretimi 4 temel faktör gerçekleştirir. Ürünün fiyatını bu 4 temel faktör belirler.
       Her türlü mal ve hizmet üretimini gerçekleştiren bu 4 temel faktör ile üretime katkıları ölçüsünde üretimden aldıkları pay (başka anlatım ile üretimin fiyatına ekledikleri yük) şunlardır:
       (1) Üretim bir mekanda gerçekleşir. Buna "doğa" denilir. Doğa veya üretimin üzerinde gerçekleştiği mekan, üretime katkısı oranında üretimden bir pay alır. Buna kira veya rant denilir.
       (2) Üretim sermaye olmadan gerçekleşmez. Sermaye üretime katkısının karşılığını faiz olarak alır.
       (3) Emek olmadan üretim gerçekleşmez. Emeğin üretime katkısı karşılığı aldığı paraya ücret ve maaş denilir.
       (4) Unu, şekeri, yağı bir araya getirip, "helva" yapan kişiye, üretimi gerçekleştirene müteşebbis denilir. Müteşebbis üretime katkısının karşılığını "kar" olarak alır.
       Üretimde bu 4 faktörün ağırlığı ve üretimden aldığı pay farklıdır. İstanbul Sanayi Odası'nın 1998 yılı tespitlerine göre, Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşunun yarattığı katma değerde "kira"nın payı yüzde 1.3, "faiz"in payı yüzde 41.5, "emeğin" (ücretin) payı yüzde 52.5 ve müteşebbisin (karın) payı yüzde 4.6'dır.
       Bir mal ve hizmetin fiyatının yüzde 20 ile sınırlı kalabilmesi için bu 4 üretim faktörünün hepsinin birden yüzde 20 artışa razı olması şarttır. Kirayı, ücreti, faizi dizginleyemeyen bir müteşebbisin, toplam katma değerdeki yüzde 4.6'lık payına güvenerek, "Ben kardan fedakarlık ederim" diyerek, yüzde 20 fiyat artışını "garantileme" imkanı yoktur.
       Madem ki 2000 yılında enflasyonu düşürme programında yüzde 25'lik fiyat artışı hedefine 2000 yılı aralık ayı sonunda ulaşılacağı açıklanmıştır, madem ki yıllık ortalama tüketici fiyatları artışının yüzde 44.3 olması esas alınmıştır, o halde 2000 yılında mal ve hizmetlerin oluşumunu sağlayan faktörler, girdiler ortalama olarak yüzde 44.3 oranında artacaktır. Üretimin maliyeti, buna bağlı olarak fiyatlar 31 Aralık 1999 günü yüzde 55 iken, 1 Ocak 2000 günü birden bire yüzde 25'e düşmeyecektir. Yılın başında yüzde 55 ile başlayacak, yılın son günü yüzde 25 rakamına ulaşacaktır. Bu aşağıya iniş sırasında da mal ve hizmet maliyetleri gerileyecek buna bağlı olarak fiyatlar düşecektir.
       Bu nedenle kamu sektöründeki kuruluşlar da, özel sektördeki kuruluşlar da yıl içinde fiyatlarına yüzde 20'den fazla zam yapmaya mecburdur. Bu oyunun kaidesi budur. Kimse zararına üretim yapamaz. Kimse zararına mal satamaz.



       (*) İstanbul Sanayi Odası 500 büyük sanayi kuruluşu sonuçlarıdır.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr