Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan diyor ki: "Ortadoğu’daki her savaşın faturasını biz ödüyoruz. Sesimizi çıkarmadığımızdan kimsenin de haberi olmuyor. Ödediğimiz faturaların büyüklüğü ekonomimizin güçsüz kalmasına, iç ve dış borcun artmasına neden oluyor."
Mehmet Aslan rakam veriyor: "1989 yılında sadece Irak’a ihracatımız 1.7 milyar dolar dolayında idi. Bu, toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyordu. Diğer Körfez ülkelerine de önemli miktarda ihracat yapıyorduk. Irak sınırı kapandı. 1991 yılında ihracat 122 milyon dolara düştü... O zamandan bu yana Irak ve Körfez ülkeleri pazarlarını kaybettik. Ortalama yıllık 3 milyar dolarlık ihracat kaybından on yılda kaybımız 30 milyar dolar eder. Bu rakam Doğu ve Güneydoğu Anadolu üreticisi için önemli rakam. Çünkü bu bölgenin üreticisinin tek avantajı sınıra yakınlığı. Bu nedenle Irak ve Körfez ülkelerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu üreticisi için önemi büyük.
Mehmet Aslan’a göre Irak ve Körfez ülkeleriyle ticari ilişkiler normal iken ithalat ve ihracat mallarını taşımak için 150 bin araç çalışıyordu. Bu trafikten doğrudan ve dolaylı olarak 4 milyon insan ekmek yiyordu. Bu araçların sayısı önce 10 bine düştü. Habur sınır kapısından günde 3 bin araç geçiyor, bu trafik 2 bin işyerini çalıştırıyordu. Şimdilerde Habur’dan günde 1.196 araç geçiyor."
Mehmet Aslan diyor ki: "Körfez krizinden zarar görmese idik veya ambargodan sonra, ticarete kapı açan, Güvenlik Konseyi’nin 50’nci maddesinden yararlanarak Irak’la ticari ilişkileri sürdürebilse idik, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu üreticisi güçlenmekle kalmaz, Türkiye de büyük rakamlarda döviz gelirine sahip olurdu."
Mehmet Aslan sadece yakınmıyor. Öneri getiriyor. "Adana’dan kalkan ABD uçaklarının Irak’ı bombalamasına izin veriyoruz. Arap ülkelerinin düşmanı İsrail ile iyi ilişkiler kuruyoruz. Irak’ı ve tüm Arap ülkelerini karşımıza almakla siyasi bakımdan büyük bir risk üstleniyoruz. Bu siyasi riskin bir ticari faturası var... Kimseden para dilenmeyelim. Yardım istemeyelim ama... Kapılarımızın açılmasını, kapıların önündeki engellerin kaldırılmasını isteyelim.
ABD hükümeti bizim kapılarımızı açmıyor. Açtırmıyor. Ama Irak’a ve Körfez ülkelerine başka kapılardan, başka kanallardan mal akıyor. Türkiye’nin satamadığı malları başkaları satıyor.
Türkiye politika üretemiyor. Siyasi ilişkilerde, siyasi ve askeri yükümlülükler altına girerken, bunların faturasını karşılayacak ekonomik ilişkilerin önemini unutuyor."
Mehmet Aslan bunları geçen cuma anlattı. Cumartesi günü Başbakanımız Sayın Ecevit’in Milliyet yazarlarını kabulünde Mehmet Aslan’ın anlattıklarını Sayın Ecevit’e özetlemeye çalıştım. Sayın Ecevit, "- Geç kalındı... Körfez Savaşı başlarken bu konuların ABD ile görüşülmesi gerekirdi" dedi.
Pazar akşamı ABD uçakları Afganistan’ı bombalamaya başladı. Türkiye Ortadoğu’da yeni bir maceranın içine giriyor. Ortadoğu Türkiye’nin giderek önemi artan bir pazarı... Ümit edilir ki, Sayın Ecevit bu defa siyasi riskin ekonomik faturasını masanın üzerine koymayı unutmaz. Türkiye bu defa da geç kaldığı için büyük faturaları yıllar boyu ödemek zorunda kalmaz.