Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tarım Bakanlığı “şehirli”ye ucuz et yedirmek çabasında, Türkiye’de hayvancılığı öldürüyor. Ucuz ithalat kapısı önce canlı kesimlik hayvan için açıldı. Ardından canlı kurbanlık koyun ithalatı gündeme geldi. Geçen hafta sonu Bakan “iftihar ile müjdeyi verdi”: Kesilmiş et ithalatı başlıyor. Hiç merak buyurulmasın yakında donmuş et ithalatına da izin verilecek.
Bir yanda dolar fiyatı ucuz. Öte yanda dış piyasalarda canlı hayvan ve dondurulmuş et stokları büyüyor. Bu durumda bizim hayvan üreticilerimizin ithalat karşısında yaşamlarını sürdürmeleri imkansızdır. Tarım Bakanlığı’nın bu yanlış politikalarının arkasında ne var? Şehirliye ucuz et yedirme arayışı var.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bizim için önemli olan “şehirli”nin memnuniyetidir. “Zürra” diye adlandırılan ve köylerde yaşayan ziraat ile meşgul olan, ekip biçen, hayvancılık yapanlar önemsenmez. Onlar nasıl yaşıyor, dertleri nedir, para kazanırlar mı? diye düşünen olmaz. Çünkü onların sesi çıkmaz. Onlar hem gözden, hem gönülden uzaktırlar.
Şehirliyi memnun etmek isteyenler eskiden sadece “ekmek fiyatını” düşük tutmaya çalışırlardı. Yıllarca bu nedenle köylünün yetiştirdiği buğdaya para verilmedi. Köylü buğday ekmekten vazgeçer oldu. Şimdi sıra geldi hayvancılığa.
Hayvancı para kazanamıyor
Köylünün hayvancılığa devam edebilmesi için düvesinin para etmesi, düvesini sattığında eline emeğini ve maliyeti karşılayacak ölçüde para geçmesi, düveyi satın alacak besicinin de beslediği hayvanı emeğini ve maliyeti karşılayacak fiyatla alıcı bulabilmesi gerekir.
Düve para etmediğinden düve sayısı düşüyor. Düveci piyasadan çekiliyor. Düveyi ucuz satın alsa da besici emeğinin ve maliyetinin karşılığını alamadığından kesimlik hayvan sayısı azalıyor. Üretim azalınca, maliyet artınca, kesilmiş et fiyatları da yükseliyor.
Tarım Bakanlığı bu tablonun farkında değil. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’deki köşesinde Vahap Munyar’ın, en büyük besi çiftliklerinden biri olan Saray Çiftlik’in sahibi Necati Kurmel ile söyleşisini okuduk. Söyleşi şöyle:

Para kazanmayan üretmez
“Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker bile et fiyatlarının yükselmesinde 5-6 şirketin 100 bin buzağı toplamasının etkili olduğunu söylüyor. Bunlar arasında sizin de adınız geçiyor.
- Ben sırf spekülasyon olsun diye nasıl hayvan toplarım. Bu mümkün mü?Bizim çiftliğe yılda 30 bin büyükbaş hayvan girer, bir o kadar da çıkar.
Ardından Tarım Bakanlığı’ndan kendisine yönelen isteğe dikkat çekti:
- Bana, “Köylüden hayvanları alırken özellikle fiyatı yükseltmeye çalışma” diyorlar.
- 150-200 kiloluk hayvanı kilosu 12 liradan alıyorum. Köylü daha ucuza verse almak istemez miyim?
- Hükümet canlı hayvana ithalat kapısını açtı, yine de et fiyatları düşmedi?
- Doğru politikalar oturtulmazsa, sadece ithalat yaparak et fiyatları düşmez.
Dikkat buyurunuz. Tarım Bakanlığı besiciyi uyarıyor: Düve alırken, ”köylüye az para ver”. Az para verilince köylü düve üretir mi? Hayvancılık bugün hâlâ kırsal kesimde yaşayan, henüz kentlere göç ederek işsizler ordusuna katılmamış olan insanlarımız için en önemli uğraş alanıdır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu halkı için hayvancılık önemlidir. Şehirliye ucuz et yedirmek için hayvancılığı öldürenler, yakında süt ve sütlü ürün ithalatının da kapısını açacaklardır.
Bunları eleştiri için yazmıyorum. Yanlışları sergilemek, doğru politikaların tartışılmasına ve uygulanmasına imkan yaratmak için yazıyorum. Durum budur. Bu durumun sorunlusu yanlış politikaları uygulamakta ısrar eden Tarım Bakanlığıdır.