Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mustafa Kemal, Sümerbankı 1933 yılında kurdu. Türk halkı Sümerbank fabrikaları sayesinde, basmayı, divitini, patiskayı, kefen bezini öğrendi. Doğru dürüst "iskarpin" giydi. Daha sonra da Sümerbank fabrikalarının deneyimine ve kadrosuna dayalı olarak özel sektörümüz iplik, dokuma ve tekstille giyim sanayiinde gelişme imkanını buldu.Sümerbankın pamuklu sektöründe 20, yünlü ve halı sektöründe 10, deri ve kundura sektöründe 4, kimya sektöründe 6, toprak ve seramik sektöründe 6, ticaret sektöründe 4, çimento sektöründe 1, kağıt sektöründe 3, demir - çelik sektöründe 1 işletmesi ve araştırma ve geliştirme yapan 1 kuruluşuyla toplam 56 tesisi mevcuttu. Ayrıca 49 şubeli bir bankası vardı.Bunların hepsi satışa çıkarıldı.Sakarya Traktör Sanayi İşletmesi, Adıyaman ve Malatya Pamuklu Sanayi işletmeleri satıldı. Banka satıldı. Nazilli Basma Fabrikası ile İzmir Basma Fabrikası bedelsiz olarak devredildi. Adana Çırçır İşletmesi tasfiye edildi.Beykoz Deri Kundura Fabrikasının Tümosan Motor Sanayinin, Bakırköy Konfeksiyon Fabrikasının, Diyarbakır Pamuk İpliği Fabrikasının satışı yapıldı. Devir için "onay" bekleniyor.Sümerbank tesislerinde 62 bin kişi çalışıyordu. Çalışan sayısı 3 bin 500e indi.Satılamayan 13 fabrika kaldı. Bunlardan en önemlisi Bursanın kalbi olan Merinos Fabrikası. Sümerbankın satışa çıkarılan gayrimenkulleri üzerindeki tüm hacizler Merinos Fabrikasına aktarıldığından Merinos satışa çıkarılamıyor. Yoksa o da satılacak... Sümerbankın 24 iştiraki ve 14 de mağazası vardı. Onlar da satışta... Sümerbankın batıdaki tesislerine talip çıkıyor da doğudaki tesisleriyle kimse ilgilenmiyor...Kuruluşun tepe yöneticisi yakınıyor. Diyor ki, "Sümerbankı satıp bitiremememizin önündeki en büyük engel doğudaki fabrikalara talep olmaması. Halbuki doğudaki fabrikalar hem bina olarak hem de makine ve teknoloji olarak batıdakilerden daha yeni... Sümerbank fabrikalarını alanlar gayrimenkul yatırımı olarak alıyor. Fabrikalar fabrika değerinden değil, gayrimenkul değerinden satılıyor."Sayın okuyucularım, ben bu yazıyı özelleştirmeye karşı tavır almak, Sümerbankın özelleştirilmesini eleştirmek için değil, "durum tespiti" için yazıyorum.Sümerbank bir "tarih"ti. Türk ekonomisinin önemli bir kurumuydu. Ekonominin ve özellikle tekstil ve giyim sanayiinin temeliydi. Yıllar geçince şartlar değişti. Özelleştirilmesine karar verildi. Bunların hepsi doğru... Yanlış olan, özelleştirme adı altında Sümerbankın kamuya ait değerlerini, ekonomi için önem taşıyan üretim tesislerini, gayrimenkul spekülatörlerine peşkeş çekmektir.Yanlış olan, Sümerbank şemsiyesi altında yılların birikimi olan yatırımları, makineleri, yetişmiş insan gücünü, pazarı "yok etmek"tir.* * *Başka ülkeler de özelleştirme yaptı. Yapıyor. Ama, o ülkelerde kamuya ait değerler, ekonomi için önem taşıyan üretim tesisleri şartlı olarak satılıyor. Bu tesisler, tesisleri modernize edecek, yaşatacak, büyütecek, istihdamı sürdürecek, üretimi koşturacak - coşturacak alıcılara satılıyor. Tesisleri yaşatacak ve üretimi sürdürecek olanlara özelleştirilecek tesisler gerekirse bedelsiz olarak veriliyor. Bizdeyse özelleştirilen fabrikaları alanlar, makineleri hurdacıya satarak, arsalarının üzerine site inşa ediyor, market açıyor. "Hazineye para girsin de, satın alan tesisleri ne yaparsa yapsın" şeklinde özelleştirmeyle ekonomi kan kaybediyor.(Dikkat buyurunuz: "Özelleştirme"yi değil, bizim "özelleştirme" adı altında yaptığımız yanlışları eleştiriyorum.) guras@milliyet.com.tr Sümerbankı özelleştiriyoruz diyerek, hükümetlerimiz Sümerbankı doğradı, biçti ve de parça parça satışa çıkardı. Hükümetlerimiz 11 yıldır Sümerbankı satıyor. Sümerbank ne dev bir kuruluşmuş ki, hala bitmedi. Şimdilerde bu kuruluşun başında olan yönetici de, "Elimizden geleni yapıyoruz... Satıyoruz satıyoruz bitmiyor" diyerek dertleniyor. (Dünya, 17.5.2004, sayfa 9)