Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       İFLAS eden tekstilci Milliyet Ekonomi'den Nedim Şener'e yakınıyor: "Zor duruma girdiğim bugünlerde devletim beni yalnız mı bırakacak? Kapıda bekleyen 500 işçim ile milli ekonomiye büyük katkısı olan 3 dev tesisim kapalı mı kalacak?"
       Sefaköy'de emprime, Çerkezköy'de düz pamuklu ve Beşiktaş'ta konfeksiyon tesisleri bulunan tekstilci, 40 milyon dolar değeri olan tesislerin bir veya birbuçuk milyon dolar kredi bulunamadığı için kapatılacağını, halbuki 1997 yılında bu tesislerden 40 milyon dolar ciro ve 6 milyon dolar kar sağlandığını söylüyor.
       Tekstilcinin Nedim Şener'e yakınmalarını okuyanların, "- Ah ulan... Ah... Bu bankalar yok mu? Tekstili batırıyor.Yılda 40 milyon dolar cirosu, 6 milyon dolar karı olan tekstilciye bir veya birbuçuk milyon dolar kredi vermediklerinden adam batırıyor, 500 işçi sokakta kalıyor..." diyerek isyan etmemeleri mümkün mü?
       Ama geliniz görünüz ki, "kazın ayağı öyle değil..." Hikayenin içinde başka hikaye var. Bu başka hikayeyi sayın okuyucularıma anlatayım da, batan tekstil firmalarını kimin batırdığı anlaşılsın.
       Nedim Şener'e "bizi bankalar batırdı" diyen tekstilcinin eşi, haziran ayının sonunda Para dergisine "hatalı yönetim ve hatalı yatırım stratejileri nedeniyle iflasa gidiyoruz" diyerek şunları anlatmıştı.
       - Yirmi yıllık bir aile işletmemiz vardı. Çok başarılı idik. Aile içi anlaşmazlık çıktı. İkiye ayrıldık. Ayrılma iki gruba da yaramadı.
       - Biz Sefaköy'de işe başladık. Bütün üretimi Sefaköy'de yapıyorduk. İşler iyi giderken, kocam Çerkezköy'e gidip yeni bir yatırım yapmayı kafasına koydu. Bankalar o yıllarda bol keseden kredi dağıtıyordu. 1993 yılında 3.5 milyon dolar kredi alıp, Çerkezköy'de yeni bir fabrika kurduk. Üretime geçmeden 5 Nisan 1984 krizi ortaya çıktı. Devalüasyon sonucu borçların Türk Lirası karşılığı iki katına yükseldi. Sefaköy'e alışan müşterileri Çerkezköy'e çekmek güç oldu. Fakat, Rusya pazarının açılması ile hafif bir sarsıntıdan sonra krizi atlattık. İşler düzeldi.
       - Rusya'dan gelen talepler bizi şımarttı. İlk krizi unuttuk. Bankaların uyarılarını dikkate almadık. Kocam bankalardan 3.5 milyon dolar kısa vadeli kredi alarak yeni bir yatırım daha yaptı.
       - Sadece o kadarla kalsa iyi... Kumaş işine girdik. Bu iş ek mal alımını ve stok sorununu ortaya çıkardı.
       - Ek yatırımlar beklenenin aksine sorunları çözemedi. Ek maliyetler getirdi. Sefaköy fabrikası taşınamıdı, Çerkezköy tesisleri çalıştırılamadı. İşler Çerkezköy'de yapılıyor, Sefaköy'de işin hammaddesi hazırlanıyordu. Bu durum zaman kaybına neden oluyor, işin kötüsü, maliyetleri artırıyordu. Maliyetler arttıkça arttı.
       - Rusya pazarının daralmasını beklemiyorduk. Sadece Rusya için mal yapıyorduk. Firmamızın Rusya ile yaptığı işler kesildi. İş yapamaz olduk. Piyasaya olan çekleri dahi ödeyemez duruma geldik.
       - Yatırımdaki hatalar yanında yönetim ve pazarlama boyutunda da hatalarımız var. Ne kadar büyüdüğümüzün farkında olamadık. Bir de baktık ki, çok büyümüşüz. Hantallaşmışız.
       - Aile şirketi olarak işi idare edemedik. Kurumsal bir yapıda olabilecek bütün yönetim birimleri bizim şirkette de vardı. Ancak aile fertleri onlara yetki ve sorumluluk vermedi. Genel müdür genel müdürlüğünü, finansman müdürü finansman müdürlüğünü, pazarlama müdürü pazarlama müdürlüğünü yapamadı. Ailede kim varsa şirkette bir işin başına geçti.
       - Tekstilin artık küçük sermayenin işi olmadığını, "taka ile okyanus geçilemeyeceğini" geç anladık. Her şey bir maliyet getiriyor. Bütün fuarları izlemek gerek. Birkaç kişi gidecek. Kocaman bir fatura. Bir dergide bir sayfalık reklamın faturası 7 bin dolar. Bu işten para kazanmak için İspanyol, İtalyan firmaları gibi çok büyük miktarlarda, günün moda çizgilerine göre üretim yapıp, dünya pazarına açılmak zorundasınız. Küçük firmaların tek başlarına yapamayacakları işleri yapmak için aralarında işbirliği yapmaları, birleşmeleri lazım. Bunu da biz yapamadık. Battık. Bankalara ve piyasaya 13 milyon dolar borcumuz var. (Para, 21 Haziran 1998)
       Tekstilcinin hanımının anlattıklarını okuduktan sonra siz söyleyiniz Sayın okuyucularım: Bu firmayı bankalar mı batırmış? Bu firma bankaların vereceği bir veya birbuçuk milyon dolar ek kredi ile nasıl kurtulur? Devlet bu firmayı neden kurtarsın? Kurtarmak istese bile devlet ne yapabilir ki?
       Sayın okuyucularım bu iyi niyetli tekstilcinin batışına üzülmemek mümkün değil. Ama görüyorsunuz "kendi ipini kendi çekmiş"... Bu tek bir örnek değil ki... Bunun gibi yüzlercesi var...



Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr