Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Cumhuriyet'in 76'ncı yılını kutluyoruz. Ne sağlıklı bir ekonomiye, ne de sağlıklı bir demokrasiye sahip olabildik.
       İktisatçı Prof. Dr. Oktay Yenal, Türkiye'de kamu ve özel sektördeki deneyimlerine ek olarak Dünya Bankası görevlisi olarak dışarıdaki birikimlerinin süzgecinde, bizim kapitalist piyasa oyunu ile demokrasi oyununu toplum yararına sonuçlandıramamamızın nedenlerini araştırmış. Diyor ki: "hızlı enflasyon, sorumsuz iç borçlanma, başıboş bankacılık, bozuk gelir dağılımı, devletten kaynaklanan rant ekonomisi, kamu mallarının yağmacılığı, hatta bozulan çevre ve şehir yaşamı gibi artan rahatsızlıkların temelinde, toplum yaşam kurallarının iyi bir çerçeve içinde düzenlenmemiş olması yatmaktadır."
       Prof. Yenal'a göre, Cumhuriyet'i kuran kadronun disiplinci yönetimi, Cumhuriyet'in ilk otuz yılında, iktisadi ulusalcılık hedefleri doğrultusunda, kendi içinde tutarlı bir çerçevede kalmıştır. Ancak Türkiye çok partili rejime geçerken, demokrasi yönetiminin ve piyasa ekonomisinin içinde faaliyet göstereceği yasal, kurumsal çerçevenin ve yargı düzeninin iyi kurulamamış olması, bugünkü sorunların kaynağını teşkil ediyor.
       Yetmiş altı yıllık Cumhuriyet ekonomisinin son yirmi yılında üç alanda büyük atılım ve ilerleme sağlandı: (1) Finans üstyapısında, mevduat bankaları yanında menkul değerlerin alınıp satıldığı geniş bir sermaye piyasası oluştu. (2) İktisadilikten uzaklaşan dış ticaret ve kambiyo piyasası, karmaşık baskıdan kurtarıldı. Serbestleştirildi. (3) Hızlı sanayileşme atılımı başladı.
       Bu reformların bu kadar kısa sürede yapılabileceğini kimse hayal edemezdi. Sanayileşmenin bu kadar kısa sürede öğrenilip uygulanabileceği ümidi sadece bizde değil, bütün dünyada çok zayıftı.
       Türkiye'deki bu gelişmeler dünyanın başka kalkınan ülkelerindeki gelişmelerle eş zamanda ve dünya ekonomisindeki küreselleşme döneminde gerçekleşti.
       Fakat bu gelişmeler yeni sorunları beraberinde getirdi. Yeni sorunlar eskiden bu yana süregelen aksaklıklarla birleşince Türk ekonomisi 2000 yılının eşiğinde, gelişme potansiyeli yüksek, fakat toplumsal sorunların altında ezilen bir ülke haline geldi.
       Post - Socialist Political Economy isimli makalesinde James M. Buchanan diyor ki: "Çok kimse, demokratik yönetimin gelmesi ile, iktisadi örgütlenmenin tüm sorunlarına, sanki sihirli bir değnek ile çare bulacağını sanır... Demokratik yönetim, özellikle yeterli anayasal koşullar altına alınmamış demokratik yönetim, kendi sorunlarını yaratır."
       Cumhuriyet'in 76'ncı yılında Prof. Yenal'ın durum değerlendirmesi şöyle: Türkiye'nin gelecek yıllarında ekonominin düze çıkarılmasını, bugünkü demokrasideki oyuncuların insafına bırakmak veya oyuncuların değişmesi ile işlerin düzelebileceğini sanmak boş bir beklentidir.
       Çare, oyunun kurallarını koymakla sağlanabilir. Siyaset alanını, devletin iktisadi hayattaki rolünü ve yetkisini, piyasa serbestisinin sınırlarını, siyasetçi ile sermayenin oynaşmasını halk yararına düzenleyecek bir anayasaya, hukuk ve yargı sistemine ihtiyacımız var.
       Ne yazık ki, bunu ülkedeki bugünkü eğitim ve gelenekler düzeyinde ne seçimlerle ne de askeri darbelerle gerçekleştiriyoruz. Geriye kalıyor ülke sorunlarına çare arayıp, sorunları çözebilecek daha yetenekli, aydın bir kadronun oluşması...
       (Meraklısı için not: Prof. Dr. Oktay Yenal kırk yılı aşan süre içinde yayımlanan makalelerinden onunu seçti. Bu on makale "İktisat Piyasası Üzerine İncelemeler" başlığını taşıyan bir kitap halinde Türkiye İş Bankası tarafından yayımlandı. İlgilenenler kitapçılardan temin edebilir.)