Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tüketim alışkanlıklarımız, beslenme şeklimiz, yaşam tercihlerimiz ve endüstrimiz dünyaya kaldıramayacağı bir yük yarattı. Mevcut yaşam pratiğimizle bugün en az 1.5 dünyaya ihtiyacımız var.

Üç gün sonra Dünya Çevre Günü. Milyarlarca yıllık gezegeni son 100 yılda çok hırpaladık. İnsan virüsü, dünyanın ateşini yükseltmeye başladı. “Küresel ısıtma” gezegenin en büyük tehdidi artık. Çünkü yol açtığımız kirliliğin boyutları inanılmaz. İnsan, kendi eliyle kurduğu medeniyeti yine kendi eliyle yok etmek üzere. BM’nin son raporu, bu gerçeği tüm çıplaklığıyla yüzümüze vuruyor. Bugün 1 milyon bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Haberin Devamı

Tüketim alışkanlıklarımız, beslenme şeklimiz, yaşam tercihlerimiz ve endüstrimiz dünyaya kaldıramayacağı bir yük yarattı. Mevcut yaşam pratiğimizle bugün en az 1.5 dünyaya ihtiyacımız var. Fosil yakıta dayalı sanayiyle atmosferdeki karbon oranını kritik seviyeye çıkardık. Palm yağı üretmek için Almanya genişliğinde ormanlık alanı yok ettik. Çölleşme yüzünden verimli tarım alanlarının dörtte birini yitirdik. Aşırı avlanmayla denizlerdeki canlı yaşamını zora soktuk. Tarım kimyasallarıyla deniz ve akarsulara ölüm saçtık. Suni gübreyle toprakta derin yaralar açtık. Sulak alanların yüzde 85’ini kaybettik, okyanuslarda Birleşik Krallık kadar bir ölü alan yarattık. Dünyanın en derin çukurunu dahi plastik atıklarla doldurduk. Her yıl 350 milyon ton ağır metal içeren kimyasalı sulara boşalttık ve son 40 yılda plastik kirliliğini 10 kat artırdık. Kırsal kalkınmayı es geçip şehirlerde betona dayalı bir yaşam kurarak 30 yılda kentsel alanları 2 katına çıkardık.

Ekolojik ayak izimiz çok fazla

Dünyada durum böyle. Peki ya Türkiye.. İklim krizi en çok bizi etkileyecek. Kuraklık, tarımsal üretimi azaltacak. 2030 yılında ‘su stresi’ yaşamaya başlayacağız ancak buna karşın yüzey sularımızın yüzde 54’ünü kirlettik. 30’u aşkın gölü kuruttuk. Suya bağlı ekosistemlerin çöküşü nedeniyle yüzlerce obruğumuz var. Tarım alanlarımız ve meralar azaldı. Özellikle Akdeniz’de ciddi bir plastik kirliliği var. Dünyanın 6. büyük plastik üreticisiyiz ancak atığımızın büyük bölümünü toprağa gömüyoruz. Kıyılarımız yapılaşmaya teslim oluyor, bu coğrafyaya özgü endemik türler tükeniyor. Mesela Karadeniz’de artık iskormoz, lipsöz, keler, melanurya, sarıgöz ve zurna balıkları yok. Ekolojik ayak izimiz çok fazla ve mevcut üretim-tüketim dengesiyle 2 Türkiye’ye ihtiyacımız var.

Haberin Devamı

Peki ne yapacağız? Öncelikle yaşam felsefemizi değiştirmek gerekiyor. Çok tüketmek mutluluk getirmiyor. Mesela BM’nin raporu, tüketimi azaltıp, atıklarımızı dönüştürmenin mutluluk kaynağı olabileceğini söylüyor. Raporda sürdürülebilir bir çevre için daha az et-süt, daha çok sebze ve kuruyemiş önerisi var. Bu da zaten daha sağlıklı. Ayrıca gıda üretim-tüketim sistemini de değiştirmemiz şart. Her 3 gıdadan 1’inin çöpe gittiği düzeni sürdüremeyiz. Bunun için yerel üretim-tüketim dengesi kurmalıyız. Ek olarak toprağı, suyu korumalı; tüm canlıların var olacağı bir ekosistem inşa etmeliyiz. Biyoçeşitliliğimizi sahiplenip, korumak en önemli bilinç olmalı. Enerji için güneşe, rüzgara yönelmeli, üretimde kaynakları verimli kullanmalı, israfı azaltmalı, dönüşümü yaygınlaştırmalıyız. Çünkü yok ettiğimiz ormanlar, hapsedip kuruttuğumuz su, altındaki zenginliğe kurban ettiğimiz toprak, diyet istiyor artık. “Böyle gelmiş böyle geçer dünya” şarkısının sonundayız.