Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İslam dünyası bir bayramın daha sonuna geldi. Milyonlarca kişi, dünyanın en büyük konseyi olan hacda buluştu; tanımadığı milletlerden Müslümanları tanıdı; birlikte Kâbe’yi tavaf etti; kurban kesti; Hazreti Peygamber’i ziyaret etti. Bugünden sonra da yeni dostluklar edinmiş olarak, kutsal topraklara veda ediyorlar.

Bu hacıların arasında Rohingya Yerlisi diye bilinen, oysa temelleri bizzat Peygamber’in arkadaşları tarafından atılmış Asya Müslümanlığının en eski mensuplarından olan Bengallilerin Burma’da (Myanmar) yaşayan temsilcileri yoktu. Yoktu, çünkü bu Müslümanların bırakın dinlerine uygun yaşama hakkını, herkes gibi yaşama hakkı bile yok. Onların kaderi, nesillerdir yaşadıkları topraklarda Budist teröristler tarafından katledilmek veya Hong Kong veya Bangladeş’e kaçabilmek için bindikleri derme çatma sallarla dev nehirlerde ve denizde ölmek.

Haberin Devamı

Myanmar, 2013’ten bu yana değişip, dünyaya açılırken, tarihî adları Arakan Müslümanları olan bu grubun kaderi 2003’ten beri kötüleşiyor. Sadece Myanmar’da değil, birkaç yıl önce Sri Lanka’da da Müslümanlara yönelik Budist terörü çok can almıştı.

Uzmanlar, bir hoşgörü ve pasifizm öğretisi olarak görülen Budizm’in, gerçekte bağnazlık açısından İbrahimî dinlere oranla çok daha bağnaz bir “mutlak gerçek” anlayışında olduğunu söylüyor. Mutlak gerçek diye inanılan şeyler, inananına kendi inancını savunma açısından çok daha fazla güç veriyor. Mutlak gerçek, karşısında başka hiçbir bilgiye, görgüye, inanca hayat hakkı tanımıyor.

Hong Kong’da ülkesinin büyükelçisi olarak görev yaptığı sırada Burmalı bilim adamı Ye Myint Aung, bir konferansında “Başkalarını Rohingya yerlilerine sempati beslemekten caydırmak gerektiğini” söylemiş, buna sebep olarak, “Arakan Müslümanlarının masallardaki insan yiyen canavarlar kadar çirkin ve derilerinin dokunulamayacak kadar sert ve dikenli olduğunu” zikretmişti.

Budizm kaynakları, yeniden doğuşa (reenkarnasyon) inanmayan bütün dinlere karşı uzlaşmaz bir düşmanlık besliyorlar. Kendisinden “Burmalı Bin Ladin” diye söz edilen Budist keşiş Ashin Wirathu, kendisini Yılın Teröristi seçen Time dergisine göre, “Artık uysal olma zamanı geçti. Zaman, öfke ve intikam zamanıdır. Kanımızın kaynaması ve kan dökme zamanıdır” demişti. Keşiş, “Neden?” diye soran muhabire, “Çünkü onlar bizim dinimize inanmıyorlar” diye karşılık vermişti. Arapların Birleşmiş Milletler’i işgal etmiş olmasından tutun, Müslümanların Budist kadınlarla evlenerek ortaya çok sayıda Müslüman nüfus çıkarttığına varıncaya kadar, ipe sapa gelmez şeyler söyleyen Wirathu’nun fotoğrafını kapağına koyan ve altına “Budist Terörünün Yüzü” yazan dergi, Burmalı yetkilileri harekete geçiremedi. Özgürlük ve demokrasi şampiyonu, Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi sadece derginin Burma’ya girişini yasakladı.

Haberin Devamı

Böylece ekilen Budist terörü tohumları bugün bir soykırımı hasat vermiş bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve Suu Kyi’ye ödül veren Avrupalılar ise sadece katliamı seyretmekle meşgul.