Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birçok liderin iktidara gelişi kanlı olmuştur. Timur, Kraliçe 1’inci Mary (“Bloody Mary”), Lenin, Stalin, Hitler, Mao, Pinochet, gelişleri ve iktidarda kalışları en kanlı kişiler olarak hatırlanıyor. Ancak bir halkın umudunu katletmek dendiği zaman, iktidara gelişi 817 kişinin katliamıyla gerçekleşmiş olan Mısır Devlet Başkanı Abdül Fettah El Sisi akla geliyor. 2013’ten bu yana düzmece mahkeme kararlarıyla asarak veya cezaevi koşullarında 57 kişiyi daha öldürdü. Bu rakama şimdi, Mısır’ın halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de eklendi.

Haberin Devamı

El Sisi, düzmece gösterileri bastırmak iddiasıyla altı yıl önce iktidarı bir darbeyle ele geçirdiğinde, Mursi ve hükümet üyeleri tutuklandılar ve “yabancı bir ülkeyle casusluk yapmak” gibi komik iddialarla mahkemeye verildiler. Uluslararası kuruluşlar ve birçok ülke bu mahkemeleri tiyatro olarak niteledi.

Mursi ve onunla birlikte tutuklanan Müslüman Kardeşler örgütü yöneticisi olmakla itham edilen 24 lider şimdi tamamen yok edilmiş bulunuyor. Cezaevinde iki kez kalp krizi geçirmiş olan Mursi, Türkiye ve uluslararası gözlem kuruluşları talep ettiği halde, tedavi edilmemişti. Bu sebeple, daha öncekilerin ve hafta başında mahkeme salonunda gelen krizin ne kadar “tabii” sebeplerle gerçekleştiği bilinmiyor. Mursi’ye de ölüm cezası verilmişti; ancak diğerleri gibi onun idamının yol açacağı kalkışmalardan korkulmuş olmalı. Mısır’a yeniden özgürlük ve demokrasi geldiğinde araştırılacak olan konulardan biri de bu cinayetler olacak.

Mursi’nin kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi, Müslüman Kardeşler örgütünün siyasete katılamamasının bir sonucu değildi. Mursi’nin partisi, ülkede genel olarak “İslamcı” diye yaftalanan 11 partiden biriydi, Müslüman Kardeşler ile de diğer partilerle de aralarında ciddi ideolojik görüş farklılıkları vardı. Mursi ve ekibi, gerçek anlamda din ve devlet işlerinin ayrıldığı bir laisizme inanıyorlardı.

1994 yılında, Kahire’de yapılan Uluslararası Nüfus Konferansı sırasında kendisinden bir demeç almış ve El Ezher’in İslam’ı temsil eden âlimlerinin tartışmasız kabul ettiği kürtajı, temel insan hukuku temelinde reddedişini görmüştüm. Mursi o zaman, memleketi olan Şarkiyya vilayetinde küçük bir üniversitede mühendislik fakültesi dekanıydı. 11 Eylül 2001’deki terör saldırısını “Masum sivillere vahşi bir saldırı” ifadesiyle kınamış, ancak ABD’nin bu bahaneyle Afganistan ve Irak’ta siyasal ve sosyal düzenleri yok eden saldırılarına da karşı çıkmış bir âlimdi.

Haberin Devamı

Mursi’ye karşı darbeyi haklı göstermekte kullanılan gösterilerin, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından parayla düzenlenmiş olduğuna dair ifadeler ve belgeler ortaya çıktı: Mısır halkı, oylarıyla işbaşına getirdiği liderine hiçbir zaman cephe almamıştı. Ortaya çıkan bu gerçek, düzmece mahkemenin kararı karşısında Mursi’nin ve arkadaşlarının gerçek beraati olmuştu.

27 Mayıs kanlı darbesinin kurbanı Başbakan Adan Menderes ve iki arkadaşı gibi, Mursi de bir gün gelecek Mısır tarihindeki yerini alacaktır.