Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biz iç siyasetle, seçimle, kim istifa edecek, kim kalacak sorularıyla uğraşırken Suriye yeniden ciddi bir kaosa yuvarlandı.

Rusya ve İran’la yaptığımız, Astana ve Soçi sürecinde kabul edilen çatışmaların yayılmasını önleme anlaşmasına göre Rusya’nın denetimine bırakılan Dera’da Beşar Esad’a bağlı birlikler yoğun saldırılara giriştiler, 200 bine yakın kadın, çocuk ve erkek, sınıra doğru kaçmaya başladı.

Dera ve ona komşu Suveyda illerinin bir açıdan çok önemi var. Beşar Esad’a karşı demokratik muhalefet bu illerde başladı, kısa zamanda ABD ve İsrail’in sağladığı silahlarla isyana dönüştü. (Bu isyancılar Özgür Suriye Ordusu genel adıyla biliniyor ve Suriye’nin kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müttefiki olarak PKK teröristlerine karşı yardımcı oluyor.)

Haberin Devamı

Esad kuvvetlerinin karadan harekâtına Ruslar hava desteği sağlamakla birlikte, karadaki Rus subayları, Dera isyancıları ile sivil halkın tahliyesi konusunda görüşmeler yapıyorlar. İsrail ise Dera ve çevresinden kaçacak tahminen 200 bin mülteci için Suriye içinde çadır kentler kuruyor ve buraları karadan ve havadan koruyor.

Beşar Esad birliklerinin Dera’ya ulaşması, Şam çevresindeki isyancıların ve ailelerinin ya öldürülmüş ya da kaçmış olabileceklerini gösteriyor. Muhtemelen Esad kuvvetleri başkent Şam’ın çevresini isyancılardan arındırabilirse, doğuya yönelecek ve Ürdün-Irak sınırları boyunca uzanan isyancılara saldıracak.

Dera’nın hemen batısında Kuneytra var ve burada da çok sayıda rejim aleyhtarı halk bulunuyor. Ancak Kuneytra’nın asıl önemi, hemen doğusunda, İsrail işgali altındaki Golan (Cevlan) Tepeleri’nin bulunması. İsrail, 1967’de Arap topraklarını işgal ettiği zaman, bu bölgenin de büyük kısmını işgal etmiş ve Musevi yerleşimine açmıştı. İsrail ne işgali altındaki Arap topraklarına ne de kendi topraklarına henüz bir Suriyeli mülteci bile sokmuş değil. Oysa Ürdün’de 1.5 milyon Suriyeli var ve nüfusa oranla Ürdün, dünyanın en çok mülteci kabul eden ülkesi. Ancak Ürdün askerleri, Beşar Esad’ın önünden kaçan 150 bin mülteciyi bu kez ülkeye sokmuyor. Bu elbette Birleşmiş Milletler sözleşmesine aykırı. BM’nin “sadaka” miktarını geçmeyen yardımlarla avuttukları Ürdün ve Lübnan’ın daha fazla mülteci kabul etmesi imkânsız. İsrail ise mülteci konusunu konuşmaya bile yanaşmadığı gibi ABD dahil hiçbir ülke de onu zorlayamıyor.

Haberin Devamı

Bu durumda tek umut, Rusya’nın Dera isyancıları liderleriyle yaptığı görüşmelerde. Rus komutanlar Dera kentinin Suriye merkezî hükumetinin eline geçmesine rağmen, sivil halka dokunulmaması, can güvenliklerinin sağlanması ve Birleşmiş Milletler’in burada halka ilaç ve yiyecek dağıtmasının sağlanmasını kabul ederlerse, bir insanlık dramı önlenebilir. ABD ve İsrail, Suriye’nin başına açtıkları felaketi sadece seyrediyorlar.

Burada Özgür Suriye Ordusu mensuplarının aileleri, çoluk-çocuğu ile katil Esad tarafından katledilmesi gibi bir katliamın, savaşın gidişatını ve barışa doğru atılan adımları etkileyeceği kuşkusuzdur.