Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BAYRAMDA şuradaydım, buradaydım diye yazmaya hiç niyetim yoktu.
Sevmem böyle muhabbetleri...
Anlatanlara da kızarım, “gıcık” olurum.
Hele gidilen-gezilen yerlerle, ülkemizin, yaşadığımız kentin karşılaştırmasını yapanları ve bunu da ballandıra ballandıra anlatanları elimden gelse, bir kaşık suda boğmak isterim.
Başkasına ne Allahaşkına; öyle değil mi?
Ne var ki; Karşıyaka’da, emekli hakim Mustafa Haluk Hadimioğlu’nun, bir trafik kazasında yaşamını yitirdiğini, daha doğrusu kazanın oluş biçimini okuyunca dayanamadım.
Herşeyi beceren, pek çok sayılı dünya ülkesini geride bırakan bizlerin, bir tek insan olmayı, insan gibi davranmayı, insan gibi yaşamayı öğrenemediğimizi görmek, eminim benim gibi sizleri de üzüyordur.
* * *
İki gün komşumuz Sakız’daydım.
Çeşme’den Ertürk Feribotu ile bir saat.
Şirin ve güzel bir ada...
Halkı cana yakın, yardımsever, otelde, kafede, restoranda, çarşıda sizi kendilerinden ayırt etmiyorlar.
Zaten o kadar birbirimize benziyoruz ki; kim Rum, kim Türk ağzımızı açmadığımız sürece fiziki olarak ayırmak mümkün değil.
Ada küçük ama yoğun bir trafik var.
Taksi az, otobüs ona keza, ama çok yoğun bir motorsiklet ile özel araç kullanımı var.
Ve Sakız’da binlerce motorsiklet ve özel aracın cirit attığı caddelerde, sokaklarda, kavşaklarda, meydanlarda tek bir trafik lambası yok.
Polis de yok. Yani var ama yok!...
Ve sistem tıkır-tıkır işliyor...
* * *
Nedeni şu: Lamba yok ama her 100-200 metrede sarı çizgili yaya geçitleri var.
Adımınızı bu yaya geçitlerine attığınızda, iki tarafta da araçlar aynı anda duruyor.
Taaaki karşı kaldırıma adımınızı atıncaya kadar.
Genç olmanız, yaşlı olmanız, çocuk olmanız, erkek ya da kadın olmanız farketmiyor.
İnanmayacaksınız ama kedi-köpek geçerken bile araçlar durup bekliyor.
İşte insana saygı bu...
İnsana verilen değer, insan gibi insan olmanın gereği bu...
* * *
Yetmişsekiz yaşındaki emekli hakim Mustafa Haluk Hadimioğlu’na Karşıyaka Bostanlı’da yaya geçidinden karşıya geçerken gelip bir otomobil çarptı ve canını aldı.
Üstelik çarpan kişi, “alkollü araç kullanmaktan” ehliyetine el konulmuş, yani ehliyetsiz trafiğe çıkan, 23 yaşında bir sürücüydü.
İnsan mı şimdi bu yaratık?
Ya onu yetiştiren ailesi?
Hakkı var mı, dedesi yaşındaki bir insanın canını almaya?
Kaza kurbanı emekli hakim, İzmir’de değil de, Sakız’da yaşıyor olsaydı, kesinlikle böyle bir kazanın kurbanı olmayacak, bugün yaşayacak ve yine yürüyüşünü yapacaktı.
Ve o genç trafik canavarı...
Türkiye’de yaşadığı için, insanlıktan nasibini almamış olsa da kendini şanslı saymalı.
En fazla üç-beş ay yatıp çıkacak, belki de yollarda başka canlara kastedecek.
Ama Sakız’da olsaydı; kesin en az beş yıl cezaevinden çıkamaz, bir daha ömür boyu araç kullanamazdı.
İşte Biz ve O’nlar arasındaki fark...