Yazarlar Hanım başbakan, Uçuran şampiyon

Hanım başbakan, Uçuran şampiyon

01.06.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hanım başbakan, Uçuran şampiyon

Hanım başbakan, Uçuran şampiyon

Umur Talu


Pezmuhterem Hocam;
Sana takas teklifimizdir: Koltuğuna karşılık Tolunay, Kuşadası'nda bir çiftlik, Hanım'ın annanesinden miras kalma altın gerdanlık, örtülü ödenekten her ay Mercümek Bey'e bir miktar Bosna yardımı, Merçetes mebusumuz Sedat Kaza'yla aşireti, Persiladam ve bahar kokulu Ace.
Gerçi sen de Hanım'a bir teklif yapıp demişsin ki, "Koltuk ve yanında da Şevki Yılmaz'ı vereyim."
Hanım onu Mesut'un kardeşi sanmış, "Bir nevi Anayol oluruz" dedi.
"Hanımcık, olsa olsa Pezoyol olur o" dedim ve anlattım.
Şimdi harıl harıl Şevki Bey'in başka kasetlerini de arıyor. Taze ya da konserve farketmez. Güftelerine de bestelerine de bayılmış. Seçim konuşmalarında yararlanacakmış.
"Ben o pezedengi bir yerden hatırlıyorum" dedi.
"Türkiye onlarla gurur duyuyor" koleksiyonunun iki nadide parçası Selim Edes'le Engin Civan'ın hasbıhalı sayesinde dünya ekonomi literatürüne armağan olan "Rüşvetin belgesi mi olur pezedenk" teoremini hatırlattım.
Fakat iyi yapmadım; şimdi her "rüşvet" bahsinde bana dönüp "belgen var mı pezedenk" diyor.
Alınıyorum tabii; bu belge lafına.
Bir limoni mevzuumuz da şöyle oldu: Bihaber şekilde gaste başlıklarına bakarken "Eşkıya boşandı" diye bi haber gördü. O sırada elimde gönye, pergel ve makas, Türkiye haritasını parselleyip kesip biçmekle meşguldüm.
Başımı kaldırdım ki, gözleri su kaçıran klozet gibi şırıl şırıl, salonlar birliğinde yuhalanmışçasına "hisli ana" ağlama moduna girmiş.
"Üzülme" dedim, "hasılat ve tahsilat rekoru kıran her eşkıya boşanacak diye bir kanun yok ki. Ben senden hiç ayrılmam."
Hocam, sizin İstanbul'un fethi törenlerine bayıldım. Ben de "İstanbul Bankası'nın fethi ve batırılışı" törenleriyle her yıl imparatorluğumuzun o büyük dönüm tarihini anmayı düşünüyorum.
Temsili olarak da canlandıracağız tabii. Şöyle ki:
Biz Hanım'la yatlarımızın üstündeyiz. Ellerimizde boş torbalar. Kadırgaları Yeniköy sırtlarından Boğaz'a indirmişiz. Kapıdan, bacadan her yerden, her bi çeşit Bizans entrikasıyla çift dalıyoruz. Bayrağı kasaya dikiyorum. O İstanbul'da ne var ne yoksa torbalara dolduruyoruz. Banka sizlere ömür, mudiler iki seksen yerde.
Biz "Yürü ya kulum." Orta çağımız bitiyor, yeni çağımız başlıyor.
Hocam, duydum ki Yaş'ta senin numarayı çakmışlar. Hanım'ın anlattığına göre, ordudan atılacak subaylar listelerinin arasına bi liste sıkıştırmışsın, "Bunları imzalamayı unuttuk kahraman komutanlarımız" diye sokuşturmaya uğraşmışsın.
Tabii, o karambole rağmen komutanlar senin listede kendi isimlerini farketmişler.
Enselenince, "Hay Allah, az kaldı kurunun yanında yaş da yanacaktı" filan deyip saunaya girmiş gibi ter içinde kalmışsın. Biraz toksinin eksilmiştir belki.
Fekat sana ceza olarak 2100 yılında atılacak subaylar listesini bile imzalatmışlar.
Sanıyorum ünvanın da Yaşbakan olmuş.
Mektubuma son verirken hediyesi olarak bi de erken seçim tüyosu arzedeyim. Formül çok basit:
Seçim, çok erken yapılır, mesela sabah namazı esnasında. Milletin en az yüzde 80'i uykuda olacağından biz sağ siz selamet.
Koltuğa laik Hanım'ın eşkıyası Uçuran Böyleçalmışböylegiderbakan biraderin

Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr