Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BU günlerde mısır şurubu veya yüksek fruktozlu mısır şurubu ile ilgili tartışmaların ardı arkası kesilmiyor. Fruktoz, esas itibariyle meyvelerde bulunan doğal bir şeker. Çay şekeri olarak bilinen şekerin iki temel bileşeninden biri. Ticari fruktoz üretiminde hammadde olarak nişasta kullanılıyor. Ülkemiz gıda mevzuatına göre de, yüksek fruktozlu mısır şurubu şeker kapsamı çerisinde değerlendiriliyor. Katkı maddesi veya yapay bir kimyasal değil.

Nişasta bazlı şeker kotası
Dünya şeker üretiminde hammadde olarak genellikle kamış ve pancar kullanılıyor. Bizde şeker, maliyeti yüksek olan pancardan üretiliyor. Şeker pancarı üretiminde ve pancarı işleme konusundaki becerimiz uzun yıllara dayanmasına rağmen, şeker yasası ile üretimin yüzde 10’u nişasta bazlı şekere ayrılmış durumda. Bu kota da sürekli artırılıyor ve bugün yüzde 15’e erişti. AB ülkelerinde ise 2010/2011 dönemi için planlanan kota ise yüzde 6.5. Ülkemizin nişasta bazlı şeker için gereksindiği 500 bin-1 milyon ton mısır dışalım yoluyla geliyor. Bunlardan elde edilen şurupta, gazozdan çikolataya pek çok üründe kullanılıyor. Gerçek bu denli ortadayken Türkiye gibi bir ülkenin giderek artan kota uygulaması pek ak la uygun görünmüyor.
Mısır şurubunun şeker kaynağı olarak kullanımının bir başka sakıncası da, hammadde olarak dışarıdan gelen mısırın GDO’lu olması. Halbuki ülkemizde yaygın olarak tarımı yapılan ve üretiminde dünya dördüncüsü olduğumuz şeker pancarında ise GDO riski yok.

8 milyon şeker hastası var
İzmir Tabib Odası’ndan yapılan açıklamaya göre fruktozun önde gelen sakıncası, sindirim sistemi yoluyla hızla emiliyor ve aşırı bir insülün salgısına yol açıyor olması. Kana karışan gıdaların insülin üzerindeki etkisi glisemik indeks olarak nitelendiriliyor ve bu yükseldikçe gıdalar sağlığa zararlı olmaya başlıyor.
Bugünkü verilere göre ülkemizde 8 milyon kadar şeker (diyabet) hastası bulunuyor. Glisemik indeksi yüksek gıdaların tüketiminin artması ile 8 milyona yenilerinin eklenmesi olasılığını da kuvvetle muhtamel. Fruktoz, karbonhidrat olarak depolanmaktan çok yağa dönüştürülerek depolanabilen bir şeker türü olduğundan obezite sorununa da yol açıyor.
Bu arada 55 profesörün bir araya gelerek kurduğu Ulusal Beslenme Platformu (UBP) tarafından yapılan açıklamada; çay şekerinde olduğu gibi, yeterli ve dengeli beslenme kuralları çerçevesinde nişasta bazlı şekerlerin de normal miktarda tüketildiği taktirde insan sağlığına zararlı olduğuna dair henüz geçerli bilimsel kanıt ortaya konmadığına dikkat çekiliyor. Yine yeterli ve dengeli beslenmenin gereği olarak, doğal besinlerimizle aldığımız şekerlerin dışında, tatlandırma amacıyla gıda ve içeceklere dışarıdan eklenen her türlü şeker miktarının günlük kalori alımımızın yüzde 10’unu geçmemesine dikkat edilmesi gerektiği de belirtiliyor.
Sonuçta nişasta bazlı şeker kotası ülkemizde önemli bir geçim kaynağı olan şeker pancarı tarımının geriletilmesi anlamına geliyor. Bir tarım ve endüstri kolu olmasının yanı sıra kurulduğu yörelere önemli bir kültür aşısı da yapan şeker endüstrisinin zayıflatılması, ülkemiz ekonomisine de zarar veriyor.