Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında, 1923 yılında İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’nde yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı.

1946 yılından itibaren “Yerli Malı Haftası” olarak kutlanan haftanın ismi 1983 yılında “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak değiştirildi.

Yerli Malı Haftası her yıl olduğu gibi bu yıl da 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye ‘deki tüm okullarda kutlandı. Öğrencilere yerli malı kullanımının önemi anlatıldı.

Haberin Devamı

Anlatılmasına anlatıldı da, pratikte ülkede yerli malları ne kadar tüketiliyor ona bakmak gerekiyor.

Benim ilkokula gittiğim yıllarda (1968-1973) yerli malı haftaları daha coşkulu kutlanırdı. O zamanlar Türkiye dışarıdan tarım ürünleri almaz, daha çok satardı. Dünyada tarım ürünleri açısından kendi kendine yeten yedi ülkeden birisiydi. Yani kutlanan haftanın anlamı vardı.

Şimdi ise Türkiye tarımda net ithalatçı ülke konumunda. Yemden kuru fasulyeye kadar sofralarımıza gelen birçok ürün artık ithal ediliyor. Türkiye bu ithalatlarla yabancı ülke çiftçisinin cebini dolduruyor.

Neden böyle oldu?

1980 yılının 12 Eylül’ündeki yapılan askeri darbe ve arkasından gelen baskı rejimi dünyadaki neoliberal politikaların Türkiye’de de hayata geçirilmesini sağladı.

Ardından kurulan Özal hükümetlerinin aldığı kararlarla tarımsal Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) peyder pey özelleştirdi. Böylece piyasayı düzenleyen ve üreticiyi koruyan müesseseler teker teker elden çıkarıldı.

O zamanlar sadece maliyet hesabı yapıp sektörün sosyo ekonomik gücünü bir kenara koyan, bu manada da özelleştirmeleri ve tarım ürünleri ithalatını destekleyen bazı ekonomistlerin de telkinleriyle ithalat hız kazanmaya başladı. Geri kalmış teknoloji, verimsizlik, yüksek maliyetler ve az desteklemelerle karşı karşıya kalan köylü, üretimden vazgeçip kendini şehirlerin çeperlerine attı. Böylece üretim dururken, şehirlerdeki kaos da arttı. En önemlisi de ülke üretim hafızasını yitirmeye başladı.

Yetersiz üretime bir de artan nüfusun baskısı eklenince ülkeye her türlü tarım ürünü girmeye başladı. Velhasıl yerli üretmemenin ve yerli tüketmemenin bedelini ülke gıda egemenliğini yitirerek ödeyebilir.

Haberin Devamı

Bu tehlikeli durumdan kurtulmanın tek yolu da üreticilerin kooperatifler şeklinde örgütlenmesini sağlamak. Bu arada sona eren Yerli Malı Haftası’nı ve yarın kutlanacak olan Kooperatifçilik Günü’nü kutlarım.