Yazarlar Hayata olumlu yönünden bakın!

Hayata olumlu yönünden bakın!

15.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayata olumlu yönünden bakın!

Hayata olumlu yönünden bakın


       Bir "uzman" dostum sohbette tavsiyede bulundu:
       "Hayata olumlu yönlerinden bak."
       "Tabii" dedim!

       . . .

       9 Eylül Üniversitesi'ndeki seçmece rektör seçimleri üstüne bir hatırlatma:
       "Bundan iki yıl önce Mersin Üniversitesi'nde rektör aday seçimleri yapılmıştı. Adaylardan yüzde 46 oyla birinci olanı, YÖK'ün Cumhurbaşkanı'na gönderdiği listede yer almadı. İkinci sırada olan ve yüzde 26 alan rektör oldu. Mersin Üniversitesi öğretim üyeleri de bu durumu protesto ettiler. Kampüs içinde anıtın önünde cüppelerini Atatürk'e emanet ettiler.
       Bu protestoların önderleri sayılanlardan biri hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 1999'da profesörlerden bazılarının 1997 ve 1998, bazılarının 1998 ve 1999 sicilleri olumsuzlaştırıldı. Biri sürüldü. Bir yardımcı doçentin sicili bozuldu ve sözleşmesi uzatılmayarak işine son verildi.
       Bu işlemler dava konusu edildi. Rektör ataması Danıştay'da. Olumsuz sicillerin tamamı idare mahkemesinde iptal edildi. Sürgün ve göreve son işlemlerinin davaları sürüyor.
       Bakalım 9 Eylül Üniversitesi'nde yaşananlardan kimler sorumlu tutulacak, YÖK Başkanı Kemal Gürüz kimlerden intikam almaya kalkışacak. YÖK sistemi çürüktür, Gürüz ise bozuk sisteme en uygun kişi."
       Bunları yazan, üretken bir akademisyen olduğu halde "sistem"in hoyratça savurduğu Profesör Zafer Üskül.
       Türkiye'nin "üniversite tarihi" cadı avlarıyla ünlü ve bu tarih bir türlü değişmiyor.
       Çarklar hep hoyrat. Aydınını fişleyip şişlemeye adanmış "milliyetçi" bir düzenimiz var işte!

       . . .

       Dünkü Milliyet 2000'de, Esra Zeynep'in röportajı, İstanbul'da sorumsuzca ortaya bırakılan nükleer atığın hayatlarına "radyasyon ölümü" kattığı hurdacı aileden 14 yaşındaki Zafer'leydi.
       Adaşı profesöre karşı "zafer naraları" atan "yökedeci" sistem, onu da, "yokedeci" binbir tuzağından "çağ atlamış nükleer hurdalığı"nda, sessiz, sorumsuz, sinsice dağlamıştı.
       Hurda sistemin hoyratlıklarının zafer albümüne, bir de onun bedeni iliştirilmişti.

       . . .

       Radikal'de dün Mehmet Yılmaz'ın yüzlerimize çarptığı gibi, karakolda dayağı sabit bir "Hortum Süleyman", en zengininden en fakirine "Beyoğlu esnafı" övgüleriyle, bir gazetenin "tiraj silahı" biçiminde, helal olsunlanıyordu.
       "Pislikler"in dövülmesi mubahtı ya!
       Hoyratlık bu tapınmadan güç alıyordu zaten.

       . . .

       Kendi insanına, kendi değerlerine, kendi çocuklarına karşı bu denli kıyıcı bir sistemin...
       "Huzur, barış, Atatürkçülük, milliyetçilik, Türklük, çağdaş uygarlık, Avrupa, demokrasi, adalet..." gibi ağzına sakız yaptığı her kavram ve değerle, aslında arsız bir iştah ve acımasız bir hoyratlık içinde insanlık onurumuzu çiğneyip yuttuğunu fark etmiyoruz bile.
       Yani, o kadar uyanığız ki, bu kadar olur!



Yazara E-Posta: umur.talu@milliyet.com.tr