Yazarlar Herşey Bodrum'da

Herşey Bodrum'da

02.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Herşey Bodrum'da

Herşey Bodrumda


       "Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler. Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir."
       Medeni Kanun Tasarısı Madde 262

       İki hafta üst üste Bodrum'daydım. Okullar yeni kapandığından henüz çılgın kalabalık doldurmamıştı ve doğrusu çok güzeldi.
       Bu durum Bodrum için hoş değildi elbette ama sakinlik seven Bodrum müşterisi için iyiydi. Sokaklarda, dükkanlarda, restoranlarda, plajlarda rahatça yürüyebiliyor, yer bulabiliyordunuz. Çeşit çeşit mekanlarda bulundum, aklında Bodrum tatili olanlar için bir fikir olsun diye yazayım.
       Yalıkavak'daki Clup Flipper, kocaman bir devre mülk tatil köyü. İki büyük koyu ve havuzları ile 1.700 kişiyi barındırabilyor. Havuz başında eli mikrofonlu "eğlendiriciler" ve gece animasyonları da var, farklı farklı koyları ve havuzlarında sessizlik arayanlar için güzel mekanlar da var.
       Bodrum'un içinde olmak ve hesaplı yaşamak alternatifi için Otel Baraz iyi bir örnek. Baraz, Azmakbaşı'nda, denizin hemen üzerinde, minicik bir kumsalı var. Kaleye bakan nefis bir manzarası da... Restoranındaki yemekler de gayet güzel. Sultanahmet Köftecisi'nin ortaklarından biri lokantayı işletiyor, pirzolaları ve kaşarlı köftesi mükemmel. Bodrum'un içinden denize girilmediğini sananlar yanılıyor. Epeydir bu mesele çözülmüş ve su mis gibi.

Sivaslı Çin Lokantası

       Bodrum, girişindeki yol inşaatı dışında, düzgün, bakımlı bir yer görünümünde. Artık yazıla yazıla herkesin bıktığını sandığım "dağ taş ev dolu, bir tane ağaç yok" meselesine girmeyeceğim. Ama niçin Bodrum sitelerinde hiç ağaç yoktur, bunu anlamak mümkün değil.
       Bodrum tenha iken alışveriş de çok keyifli. Dalyancı'dan balık desenli cam eşyalar aldım. Rengarenk, özgün cam aksesuarlar, tabaklar çok güzel. Marina ise insana Avrupa'daymış duygusu veriyor. Öylesine bakımlı, öylesine şık.
       Ben bir "gece hayatı uzmanı" değilim, hatta cahili de sayılabilirim. Ama yine de gördüklerimi anlatayım. Marina'nın karşı sırasında bir Çin Lokantası var. Girdiğimizde ortalıkta bir tane bile Çinli göremediğimiz için biraz huylanıyoruz. Kapıda karşılayan garsona durmadan soruyoruz, "ördek güzel mi, çıtır mı", evet evet diyor.

       Buranın sahibi ve çalışanlarının çoğu Sivaslı. Restoranda sadece Çin değil, Tayland'dan Meksika'ya her yiyeceği bulabilirsiniz. Restoranın Sivaslı sahibi, Çin yemeğini Ankara'da öğrendiklerini anlatıyor ve "Çin yemeklerinin yağı hafif olur" diyerek ille de tatlı yememizi öneriyor. "Hangi yağı kullanıyorsunuz" dediğimizde "Olin" diyor. "Çinliler de mi Olin kullanıyor" deyince de "evet" yanıtını veriyor. Sivaslı Çin Lokantası'nın yemekleri bol salça sosuyla Çin değil, ama güzel bir taklit, yani lezzetli.
       Kale'nin yanındaki Hadi Gari Restoran ise mekan olarak mükemmel, harika bir manzarası var. Romantik bir yemek isteyenlere önerebilirim.
       Benim favori mekanım ise Cafeİn... Çünkü bir yeri sevmemdeki etkenlerin hepsi burada var. Güzel bir dekor, kaliteli müzik, çalışanların güler yüzü ve nezaketi... Marina'nın karşı sırasındaki Cafeİn'in dekorasyonu nefis. Gökhan Avcıoğlu Sıraselviler'deki Çanga gibi burada da harikalar yaratmış. Sade, basit ve şık... Müzik kaliteli, çalışanlar sevimli. Daha ne olsun...
       Bir de Kestane var, sadece Türkçe müzik çalıyor... Terasa gidene kadar üç kat geçiyorsunuz. "Yok burada duramayız, çok gürültülü, bize uymaz" diyoruz ama garsonuyla, barmeniyle, müşterisiyle öyle "matrak" bir yer ki epeyce kalıyoruz...

Mantıksız müzik yasağı

       Bodrum'da kaliteli müziğe önem veren, pek Türkçe pop çalmayan mekanlar bile bir kez bu kuralı bozuyor ve mutlaka bir Candan Erçetin çalıyor... Hemen her yerde "Elbette" parçası yankılanıyor. Bundan sonra yasağı bozan parça ise Sezen Aksu'nun Sarı Odalar'ı.
       Bodrum'daki "müzik yasağı" mantıksız boyutlarda sürüyor. Biz oradayken duyuyoruz ki Serdar Ortaç "ses sınırını aştı" gerekçesiyle sahneden indirilmiş. Oysa Bodrum'a insanların gitme nedeninin büyük bir yüzdesi eğlenmek. Tatildeki insanın eğlencesi gece yarısı pat diye nasıl kesilebilir? Yerleşme mekanlarının içindeki yerlerin müzikleri hafif olursa ya da yalnızca pist üstünde duyulabilecek teknoloji getirilirse burada da sorun kalmaz. Yoksa saat sınırı koyarak eğlenceyi kesmek gerçekten vahşice bir iş. Bodrum'da bu "ses olayı"na çok önem veriliyor. Gecenin bir vakti elinde aletlerle hızla içeriye giren adamlar, eğer müzik sesi uygunsa aynı hızla çıkıyorlar.

Akdeniz akşamları

       Bodrum'un güzelliği, her zevke, her keseye göre birşeyler bulunması. Örneğin ben, Gümbet'teki L'Ambiance Otel'i keşfettiğim için çok mutluyum. Burası minik evlerden oluşmuş bir otel... Önünde kocaman bir havuzu var. Manzarası ise muhteşem, hemen havuzun bitimindeki tarihi mezarlar ve tarihi kapı... Son derece zevkle döşenmiş otelde gözünüzü ve ruhunuzu rahatsız eden hiçbir şey yok. Kalite ve huzur arayanlar için hararetle tavsiye edebilirim. Yasemin kokuları içinde yaşayıp, şahane yemekler yiyerek dinlenebilirsiniz.
       Otelin Defne adındaki restoranı ise ayrı bir alem. Tuğrul Şavkay'ın hazırladığı Akdeniz mutfağı sunuluyor. Mönü mevsime göre değişiyor, hangi sebze, hangi balık, hangi deniz ürünü mevsimlikse onlar sunuluyor.
       Bu oteldeki kahvaltı ise bugüne dek gördüğüm en fevkalade sunuş ve lezzet... O, tatil yörelerindeki üzerinde sinekler uçuşan salamlar, sosisler burada yok. Türkiye'nin dört bir tarafından gelmiş nefis peynirler, çeşit çeşit zeytinler, doğal tereyağlar, ballar, reçeller, ekmekler, çörekler var. En güzel zeytinleri burada gördüm, zeytin reçeli bile yedim. Eğer Bodrum'da iseniz bence hemen yarın gidin ve L'Ambiance'da bir kahvaltı edin. Ya da Defne Restoran'da hoş bir akşam yemeği yiyin.
       Bu otelin müşterileri, isterlerse Yalıkavak'daki Xuma Beach Club'a götürülüyor. Burası da serin ve her türlü konfora sahip bir plaj. Rahat şezlonglar, hamaklar, pofuduk yastıklar, güzel bir müzik, güzel bir bar ve restorana sahip. Haziran ayındaki tenhalık içinde harikaydı. Ama yine de üç ayını burada geçiren "paparazzi" taifesi mayolu bir ünlü peşinde koşuyordu. Bu durum bana çok rahatsız edici geliyordu ama baktım "çeken memnun çekilen memnun".


Yazara E-Posta: dasena@milliyet.com.tr