Hilmi Gültay

Hilmi Gültay

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli trafik dostları “Avrupa Birliği’ne gireceğiz” ve “Expo 2020 İzmir de olacak” kandırmacaları sürerken; Karşıyaka’da iki defadır karşılaştığım taksi şoförü saldırılarını sizlerle paylaşmak istedim.
Birinci olay; 24 Mart 2008’de Karşıyaka Vapur İskelesi öncesinde aracım ile durduğumda; müşteri bekleyen taksi şoförü, müşterisine engel olacağımı söyleyerek ve küfür ederek kaçmıştı. Köşemde Expo öncesi saldırgan taksici başlığıyla yazmıştım. Ne arayan oldu; ne de soran.
İkinci olay, geçen cuma günü saat 10:40 civarı meydana geldi. Karşıyaka İzsu şubesinin bulunduğu sokağa eşya getiren kamyon girmeye çalışırken, Bostanlı’ya sahil yolundan giden araçlar durduruldu. Sol şeritte ben de durduruldum ve aracın flaşörlerini yaktım bekliyordum. Arkamdan süratle gelen boş ticari taksi korna çalıp ısrarla yol istedi. Haliyle geçemedi. Yol açılır açılmaz da bastı küfürü ve hemen yandan geçip süratle uzaklaştı. Sinirlendim ve tansiyonumun yükseldiğini hissedince sağ şeritte durdum. Çevredeki esnaf arkadaşlar tarafından götürüldüğüm 1 nolu sağlık merkezinde; yüksek tansiyon ve ellerde tremor teşhisiyle bir günlük “çalışamaz” raporu verdiler.
Değerli dostlarım, İzmir trafiğinde yetkili ve gönüllü görevlerim çerçevesinde uzun yıllardır bir çok hizmetlere öncülük ettim. Bunların başında, on yıldır taksi şoförlerinin tümünün sigortalı olması için adeta tek başına verdiğim mücadele geliyor.
Peki bunun karşılığı sürekli taksi şoförlerinin saldırısına uğramak ve hakaret görmek midir?
Oysa ben, sinirlerim yatıştığı zaman saldırgan taksi şoförüne kızmamanın daha doğru olacağına kanaat getirdim. İçinde bulundukları ruhsal durum nedeniyle sağlıklı davranamadıklarını biliyorum.
Çünkü onlar, İzmir’de Taksi Yönergesi ve diğer kurallar yürürlüğe girmediği için sıkı sağlık ve psikolojik testlerden, eğitimden geçmediler.
Çünkü AB üyesi olacağı diye büyükşehirlerdeki İl Trafik Komisyonları yetki ve görevlerini, adında UKOME denilen belediye kuruluşuna devretti. Bu nedenle ticari taksi yönergesi tamamlanıp hayatı uygulamalar başlatılamadı. Ancak bu engel aşılabilir ise; şoför adayı önce psikoteknik, uyuşturucu tespit ile kişilik bozukluğu test raporu gibi birçok teste tabi tutulacaktır. Ve ardından Ticari Araç Sürücü Yetki Belgesi alabilecektir.
Peki bu gecikmelerin ardında başka bir şeyler mi var dersiniz? Bence bazı saklanan gerçekler biliniyor. Çünkü ticari araç plakaları ülkemizde büyük bir rant sağlıyor. Kiraya verilen taksiler yine bir başkasına kiralanıyor. Komisyon tarafından mesleği şoför olanlara verilmesi gereken plakalar ya satılıyor veya dededen toruna miras kalıyor. İşte ticari rant böylesine bir çok denetim ve hizmeti engelliyor. Üstelik bu görevler belediyeler gibi siyasallaşmış kurumlarda daha kötüye gideceğe şimdiden benziyor.
Oysa kamyon, otobüs, tır, minibüs, taksi, servis aracı sürücülerinin çoğu sigortasız çalışmaktadır. Çünkü bu araçların sürücülerinin sigortalı olup, olmadıkları da denetlenmiyor. Oysa İzmir SGK kurumunun cesur ve başarılı müdürü bu konuda bir ilki başlattı fakat devam etmediği söyleniyor.
İşte bu düşünceler çerçevesinde; denetimden uzak ve büyük bir rant payı olduğu için ihmal edildiğini bildiğim. Her iki taksi şoföründen artık şikayetçi değilim. Çünkü; bu mesleği hakkı ile yapan saygıdeğer nice mağdur taksi şoförlerini tanıyor ve biliyorum.
Ancak şehrimizde böylesi denetim ve kuralları ihmal ile görev ihmali suçu işleyen kurum ve kuruluşlardan ısrarla şikayetçiyim.
Üç sene önce saldırgan taksici yazısına cevap bile vermeyenler şimdi de 2020 Expo katılımı için ekip olarak Paris’e gittiler. Unuttukları ise Expo’nun Paris’ten önce İzmir’de kazanılacağıdır.
Şimdi İzmirimize yeni atanan ve trafik dostu olarak bildiğim yeni Emniyet Müdürümüz Ali Bilkay’ın İzmir trafiği için can simidimiz olacağı kanısında ve inancındayım.