Yazarlar "Hisseli / hissesiz kıssalar"

"Hisseli / hissesiz kıssalar"

28.02.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Hisseli / hissesiz kıssalar"

Hisseli / hissesiz kıssalar


       Alman Jurnalizmi'nin büyük ustalarından ve benim de hocalarımdan Dieter Gütt bir keresinde demişdi ki "Yirmi yaşındaki önyargılarımın doğruluğunu farkedebilmek ömrümün kırk yılına maloldu."... Sonra intihar etdi...
       Bugün canım politika yazmak istemiyor. Zaten politika denilince de varsa yoksa vıcık vıcık Ankara dedikodusu!.. Şu "dokuz günlük kurban bayramı" meselesi bence daha önemli. Roma İmparatorluğu'nun son devirlerinde yıllık tatil günü sayısı 174'e çıkmışdı. 1998'de biz 151 gün tatil yapmışız. Ha gayret... Ben "Yeni Yüzyıl"da yazarken bu "problem"i kökünden halletmek üzere iki formül önermişdim:
       - KÜÇÜK ÇÖZÜM: Şeker Bayramı ile Kurban Bayramı arası birleştirilir. Yaklaşık 65 günlük bir "blok" elde edilir. Ama bu kesmezse, o zaman:
       - BÜYÜK ÇÖZÜM: Kurban Bayramı ile Şeker Bayramı arası birleştirilir. Yaklaşık 300 günlük bir "blok" elde edilir. Yok eğer bu da kesmezse o vakit taptaze bir teklifim daha var:
       - NİHAİ ÇÖZÜM: Bayramlar hem önden hem arkadan birleştirilerek 365 günlük bir "blok" elde edilir ve dört yılda bir 29 Şubatlarda mesai yapılarak "muasır medeniyet seviyesi" aşılır!
       Bu şekilde elde edilecek olan "enerji tasarrufu" daha büyük olacağından kalkınma hızı da artar.
       Fakat bu yüzden "Mavi Akım" (MAVİ CERAHAT) Projesi tehlikeye gireceğinden ve Türkiye'de ANAP'ın, Rusya'da ise GASPROM'un asalak müteahhidleri zırlamaya başlayacağından bu teklifimin başarı şansını düşük görüyorum. Bakınız geçen hafta Türkmenistan'la Rusya, aralarında 30 yıllık bir doğalgaz anlaşması imzalamayı kararlaştırdılar. Biz gencecik yaşında Süleyman Bey'in istikbali ne olacak onun derdinde olduğumuzdan pek farkedemedik. Rusya'nın bin metrekübü 32 Dolardan alacağı bu doğalgaz, işte Nogay Bozkırı'ndan dolaştırıp Samsun'a getirerek yine bin metrekübü 114 Dolardan bize sokuşturacağı gaz...
       Bugün canım politika yazmak istemiyor...
       Aslında niyetim sizlerle; teşbih, istiare, telmih, kinaye, ima ve cinas üzerine biraz sohbet etmekdi... Kısmet değilmiş. Zaman zaman ufka bakmak ve ufkun gerisini tahayyül etmek, tasavvur etmek önemli... Lütfedip üç aylık "KARİZMA" Dergisi'nin ilk sayısından bir nüsha göndermişler. "Karizma" bilirsiniz, teolojik anlamı haricinde, bir insanın sanki gizli bir ışın saçar gibi çevresini etkileme gücüne denir. Bu da "karizmatik" bir dergi olmuş, ismiyle müsemma... Vivet Kanetti'nin Ahmed Haşim ve Inkılab'dan sonraki Türk Kadınları konusuna dair incelemesi ilginç. Tabii sadece o değil. "Modernizm" ve "Modernite" arasındaki geniş yelpazenin muhtelif noktalarında yer alan yazarların metinleri var Dergi'de... Ben Vivet'in son zamanlarda "Hissesiz Kıssalar" adlı bir kitab yayınladığını bilmiyordum. Serlevha dikkatimi çekdi. Muhtemelen Cervantes'in "Hisseli Kıssalar"ına bir "telmih"... Yahut oradan "kinaye... Belki de bir "ima"...
      
Bir toplumun fikir hayatında dergilerin önemi barizdir. Köşe yazıları o yeri asla dolduramaz! "Karizma"ya uzun ömürler dilerim.




Yazara E-Posta: yatsiz@milliyet.com.tr