Yazarlar Kim yapıyor bu zamları?

Kim yapıyor bu zamları?

21.07.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kim yapıyor bu zamları?

Kim yapıyor bu zamları

Ali Sirmen


SENİ gördüm, güzel kardeşim. Seni dün, hem gördüm, hem de duydum. Öfken tıpkı, cumartesi gecesi, İnönü Stadı önünde, hezimetten sonra, tv kameralarına bakarak, yöneticilere verip veriştiren, Beşiktaşlı taraftarınkini andırıyordu.
Normaldir, insanoğlu canını sıkan ya da yakan bir şey oldu mu, hemen dışardan bir sorumlu arayıp, ona veryansın eder. Tıpkı çocuklar gibi...
Hani, düşüp de kafasını koltuğun kenarına çarpınca ağlayan veletler vardır da, anaları, " o pis koltuk mu, kızımın başını acıtmış, ben döveyim o kaka koltuğu, nah al sana! al sana!" diye güya koltuğu döverek, afacanı teselli ederler ya, kimileri de senin yarana böyle merhem oluyorlar.
Sen de Firuzağa'nın köşesinde, yıllardır orada duran ve manav dükkanı olarak kullandığın, arabanın başında, zamlara kızıyor, iktidara, politikacılara, senden zenginlere, memurlara sövüyordun.
Evet kardeşim, seni gördüm ve duydum.
Kusura bakma ama kardeşim, senin bencil öfkene kahkahayla güldüm.
"Gelen zam yapıyor, giden zam, ne olacak bizim bu halimiz?" diyordun.
Anlıyorum. Sen, sana dokunmayan, tekerine çomak sokmayan, her türlü avanta ve lavantana göz yuman, her istediğini veren, ama senden birşey talep etmeyen, zam yapmayan bir düzen istiyorsun.
Sevgili kardeşim, sen devleti Allah mı sanıyorsun?
Almadan vermek, yalnız Allah'a mahsustur, biliyorsun.
Sen, düzen sana almadan hep versin istiyorsun.
Önce şöyle kendine bir bakıver! Düşün ne yapıyorsun!
Köşeye, zevahiri kurtarmak için tek lastiği patlak kamyonu kondurmuşsun.
Üstüne zerzavat, kavun karpuz, meyve ne varsa doldurmuşsun.
Halden dökme mal alıp, ucuza diye satıyorsun.
Soran olursa, namusunla ticaretini yapıyorsun.
Gözümüz yok, karınca kararınca geçinip gidiyorsun.
Bizim gözümüz yok, senin de kaydın kuydun.
Ne kira ödüyor ne de vergi veriyorsun.
İki adım ötende solundaki, beş adım ötende sağındaki manavlara için için gülüyorsun.
Onların hem kaydı var, hem de mal sahipleri.
Sen bizim vergilerle yapılan yolu işgal edip, vergisiz mergisiz yolunu buluyorsun.
Allah bilir, belki de, Küçükarmutlu'da Boğaz'a nazır adı kondu olan bir hanede oturuyorsun.
Arazi senin değil, ne ruhsat var, ne emlak vergisi, ama işini yoluna koymuşsun.
Yolunu yapsın, suyunu elektriğini getirsin diye Belediye'ye devlete de postanı koymuşsun.
Keyfin gıcır, yolun sonra asfalt olacak, şimdilik mıcır.
Belki de dokuz tane çocuğun var fıkır fıkır.
Devlete, götürüyorsun çocukları, diyorsun ki, "bunlara sağlık ve eğitim hizmeti ver, aş ve iş ver tıkır tıkır.."
Ama sen hiç vermiyorsun mangır.
Bir de popülizm yapıyorsun, yalıları görünce, önce geğirip, sonra "estağfurullah!" çekip, "bunlar hırsız" diyorsun.
Ama kendinden hiç sorgu sual etmiyorsun.
Enflasyona öfkeleniyorsun.
Ama geleceğin kazancını yemeği, kent rantından istifade etmeyi seviyorsun.
Yemezler canım kardeşim, kamu açıklarına neden olarak, enflasyonu biraz da sen körüklüyorsun.
Bizim gibi, vergisini ödeyip yükümlülüklerini ömür boyu yerine getirenleri görünce, "hıh seçkinler!" diye burun kıvırıyorsun.
Sonra gerine gerine "ben halkım" diyorsun.
Vermiyorsun, alıyorsun.
İstenince kızıyorsun, ama durmadan da istiyorsun.
Peki senin çocuklara, sağlık, eğitim hizmeti nasıl verilecek, iş ve aş nasıl bulunacak?
Senin semtin, yolu, suyu, elektriği neyle yapılacak?
Söyle bakalım şimdi, kim yapıyor bu zamları aslan bacanak?
Yazara Email A.Sirmen@milliyet.com.tr