Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pazar günkü yazımızda Orhan Gencebay’ın başkanı olduğu MESAM ile ilgili klasikleşen kendi şarkısıyla “Batsın bu dünya” diyerek bir isyanın perde arkasını yazmıştık.
MESAM’ın telif hakları yasasındaki bazı maddeleri istismar eden kuruluşun avukatlarının kendi menfaatine göre medyaya ve yöneticilerine nasıl operasyon ve itibar zedeleyici işler yaptıklarını anlatmıştık...
Ve yaşadıklarımızdan yola çıkarak...
*
Demiştik ki televizyon ve radyo kanallarıyla telif sözleşmesi yapmaya yanaşmayan veya anlaşamayan MESAM, noter kanalıyla başlıyor suç tespitleri yapmaya...
Yani, yasal avlanmaya çıkıyor!
Telifi ödenmeyen şarkı, türkü veya bir cıngıl müziği yayınlayan televizyon, radyoları tesbit eden MESAM avukatları başlıyor suç duyurusunda bulunmaya...
*
RTÜK’ten resmi yazıyla kanalın sorumlu müdür ismini de öğreniyor.
Ve başlıyor ceza davaları macerası...
Kime?
Kanalların genel müdürleri ve yönetim kurullarına değil...
Kurumsal olarak şirkete değil.
İşin gerçek sorumlularına hiç değil...
Günah keçisi; Sorumlu Müdüre.
*
On iki yıl boyunca televizyon kanalında genel yayın yönetmenliğini yaptığım dönemde hakkımda açılan ceza davası hiç yok, Çöp Ev davası hariç. Ki bunu da bir gün yazsam film gibi bir hikâye...
Düşünün, haber merkezini on iki yıl boyunca yönetiyoruz ve milyonlarca haber yayınlatıyoruz; bir tek yalan haber, hakaret ve adi suçlardan dolayı hakkımızda açılan bir dava olmadan görevi tamamlıyoruz...
Ödül beklerken bize bağlı olmayan radyoda çalınan ve telifi ödenmeyen birkaç şarkı ve türküden veya cıngıl müziğinden adliye koridorlarına taşınıyoruz...
Neymiş sorumlu müdürmüşüz...
Haberden sorumluyuz, müzikten değil...
Radyodan hiç değil...
*
2013 yılında kanaldan ayrılıp Demirören Medya’ya geçtim.
Ve MESAM 2007 yılında yaptırdığı suç tespiti yıllar sonra karşımıza çıkartıldı.
Televizyonun yan kuruluşu olan radyoda telifi ödenmemiş müzik çalınmış mış!
Adı da çalmak imiş.
Sorumlu Müdür kimse mahkemelerde sürünmeye başlıyor!
Ve hakim, savcı dahi yasa böyle diyor, başka bir şey diyemiyor!
*
Sonuçta, Arif Sağ, Ahmet Selçuk İlkan’ın da bulunduğu MESAM’da kendileriyle oturup konuştum...
Ben kanaldan ayrılmış biriyim...
MESAM, kanalın üst düzey yöneticilerine ceza davası açıyor.
Kanal yöneticisinin ceza almaması için zorunlu olarak MESAM ile masaya oturup telif sözleşmesi imzalatıyor...
Olayın özeti de bu...
Ve yıllardan beri halkın sevdiği bu sanatçıları bizde dinleyerek büyüdük...
“Ben de bir insan olmaya geldim” diyen Arif Sağ merak ediyorum bir asırdan beri türkü okuyor acaba kime telif ödedi?
Veya diğer bütün sanatçılar...
*
Ve hakkımda açılan iki davada beraat ettim...
Yargıtay onadı...
MESAM bu durur mu!
Üçüncü ceza davasını açmaya hazırlanıyor.
Suç tespiti ise ne hikmetse 2009 imiş!
*
İlk iki davada mahkemede hakimlere demiştim ki;
O kanaldan ayrılalı yıllar oldu.
Bu suç tespitini yapan MESAM avukatlarının aklı bugüne kadar nerde imiş?
Ve ne hikmetse ilgili kanalın avukatları mahkemede bile yok.
Parayı kazanan kanal, yayınlardan ise bilgim ve yetkim yok.
Sorumlu Müdür ise asla olmadım ve biz gazetecilerin ne işi olur müzikle ve kliple?
Cuma günkü yazıda devam edeceğiz...