Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Savurganlığa doğru savruluyoruz.

İhtiyaç listesini olağanüstü kabarık tutuyoruz.

Ve bir gün imkânsızlığı hiç düşünmüyoruz...

***

Kaynakların her zaman az, ihtiyaçların ise sonsuz olduğunu unutuyoruz.

Tüketim bir hastalıktır.

Kavuşabilme, sahip olabilme arzusundan kaynaklanıyor.

Lakin bu arzunun son bir durağı da yoktur.

Taş devrini anlatıyoruz okullarda hâlâ.

İsraf çılgınlığından ise kitaplar hiç bahsetmiyor...

***

Türkiye’nin israf raporlarının son üç yılını incelediğimizde kimsenin bir ders çıkartmadığını anlıyoruz.

Haberin Devamı

Ve hızla tüketiyoruz.

Tükettikçe de tükeniyoruz.

“Tüketmenin artık bir araç olmak yerine bireyin hayatını anlamlandırması ve bir amaç haline dönüşmesi sonucunda yalnızca maddi unsurlar değil aynı zamanda değerler de tüketilebilmektedir” diyen uzmanlar, bunun amaç haline gelmesinin temelinde yatan sebebi, tüketim toplumu içerisindeki tüketicilerin ihtiyaç ile israf arasındaki farkı ayırt edememesi olarak açıklıyor...

***

Evet, ihtiyaç ile israf arasındaki farkı insanlara kim anlatıyor?

Bilmiyoruz.

Türkiye’de aşırı tüketim 1980’lerde bir yaşam biçimine dönüşmeye başlamış.

Ve yaygınlaşmaya devam ediyor...

Tüketmek artık hayatımızın her alanına sirayet etmiş.

Hayatın sürdürülebilirliği bakımından ihtiyaçların karşılanması çizgisinden uzaklaşanlar israf denizlerinde çırpınıyor.

Kredi kartlarına para yetiştirmeye çalışan milyonlarca insan kazanmadığı parayı harcıyor.

***

Okulların eğitim müfredatında dünyanın geçmiş yıllarda yaşadığı kıtlıklardan söz edilmesi gerekiyor.

Suyun, elektriğin, çevrenin, ekmeğin dahi sadece kendimize ait olmadığının bilinmesi gerekiyor.

Hayatın da hep böyle akıp gitmeyeceği...

Her ev bir mağazaya dönüşmüş durumda.

Onlarca ayakkabı, yüzlerce elbise...

Ne gereği varsa artık.

Aklını, yüreğini süsleyemeyenler elbiseyle dışını süslemeye odaklanmış.

***

İşte geçmiş yıllardan bir örnek...

1891’de Trans Sibirya Demiryolu inşasına başlanıyor.

Rusya’nın iç topraklarında gerçekleşmeyen hasat yüzünden kıtlık ortaya çıkıyor.

Kışın sonunda bir milyon kişi ölüyor.

Açlıktan yani...

Haberin Devamı

Ve gıdasızlığın getirdiği hastalıklardan...

***

Firavun, Hazreti Musa ile savaştığı için ordusuyla Kızıldeniz’de helak edilmedi.

Halkı açlıktan ölürken kendisi israfın zirvelerinde dolaşıyordu.

İsraf ettiği için Allah helak etti...

Savurganlıktan vazgeçmedikçe savrulacağımızı bilmeliyiz.