Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki Müslüman kadın savaşın en çirkin ve sapık yanlarını dünyaya anlattı.

Biri Irak’taki iç savaşı, diğeri de Myanmar’ın Arakan bölgesindeki katliamı anlatıyor...

Anlıyoruz ki bir ülkenin içi karışmaya görsün...

Karışınca insan vahşileşebiliyormuş!

Meydanlarda başlayıp da biten savaşlar yok artık.

DAEŞ denilen terör örgütü Irak’ta binlerce vahşete imza atıyor.

Kara cahillerden oluşan bu insanların katliamlarını gördükçe, duydukça, okudukça ve izledikçe ruhumuz titriyor sanki.

*

Bir kadın Irak’ta yaşanan vahşeti anlatıyor.

DAEŞ tarafından kaçırılan Iraklı bu kadın tanık olduklarını ve kaçış hikâyesini BBC Türkçe’ye anlatmış.

Kadının anlattıkları çok uzak bir yerlerde değil, sınırlarımızın biraz ötesinde yaşanıyor.

Kadın diyor ki:

“DAEŞ Tikrit’e girince, Speicher Üssü’nde askerleri infaz etti. Hani 1500’den fazla kişinin öldürüldüğü o ilk büyük katliam... Çevreden topladıkları başka kadınlarla bizi çöllük bir yerde bulunan garaja götürdüler.

Biz orada 18 genç kız ve kadındık. Genç kızlardan biri hamileydi. Ayrıca dört de çocuk vardı... Gözümüzün önünde bu kızlara tecavüz etmeye başladılar.

Beş gün boyunca çöllük alanda yürüdük. Yağmur, çamur...

Üstümüzde doğru dürüst giysimiz yoktu. Yolda hep ot yiyorduk.

O kadının bebeği yolda öldü. Battaniyeye sarmıştım, kollarımda ölüverdi.”

*

Bu anlatılanlar bir ülkenin iç savaşındaki vahşetin ve zulmün resimlerinden sadece bir tanesi...

Bir başka kadın ise Myanmar’ın Arakan bölgesindeki vahşeti anlatıyor...

New York Times muhabiri Jeffrey Gettleman’a konuşan genç kadın diyor ki:

“İnsanlar askerlerin ayaklarını tutuyor ve canlarını bağışlaması için onlara yalvarıyordu. Ancak onlar durmadılar, onları dövdüler ve öldürdüler.”
Katliamdan kurtulan yüzlerce kadının etrafını saran silahlı adamlar daha sonra kadınlara tecavüz ediyor.

Rajuma isimli bu kadın tecavüze uğradıktan sonra kanlar içinde ve çırılçıplak bir arazide koştuğunu ve bebeğinin de gözleri önünde ateşe atıldığını söylüyor...

*

Rohingya Müslümanı olan Rajuma yaşadığı büyük trajedinin ardından diğer yüz binlerce insan gibi Bangladeş’e kaçmayı başarıyor.

*

Bu iki kadının trajedisini dünya kamuoyuna iki farklı medya kuruluşu taşıyor.
Biri, BBC Türkçe’de...

Diğeri, New York Times’ta...

Ve bu iki farklı medya kuruluşunda çalışan muhabirlere konuşan iki kadın savaşın bilinmeyen çirkin yüzünü anlattı...

Bu röportajı yapan gazeteciler de yaşadığı çağa tanıklık etti...

Bizde ise medyanın köşe başlarını tutan, bulmaca yazarlarından bir farkı olmayan, kelime oyunlarıyla yazar olduklarını iddia eden Yılmaz Özdil gibi tipler de “Myanmar’ın dünya haritasında yeri nerede?” diye sorarak aklı sıra Myanmar’a yardıma giden siyasi iktidarla dalga geçmekle meşgul!