Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nirvana 20 yaşına giren “Nevermind” albümüyle, Pearl Jam Cameron Crowe imzalı PJ20 isimli filmle gündemde. Madem öyle gelin 1991’e ışınlanalım, albümleri ay ay takip edelim, “hey gidi günler” diyelim


20’nci yılları kutlanası 10 kült albüm

“Out of Time”/R.E.M., 8 Mart
“Losing My Religion” her ne kadar tarih olarak 90’lara aitse de aslında 80’lerin kafasıdır. R.E.M.’i geniş kitlelere tanıtan bu şarkının bulunduğu “Out of Time” için de hep farklı cümleler kurulmuştur. Bence anılara imza atan en şahane şarkılarından bazıları bu albümde.

“Mama Said”/Lenny Kravitz, 2 Nisan
Pop müziğin hard rock’la iç içe geçtiği, 70’lerin gitar sound’unun tarz ve sound olarak ne kadar şık olabileceğinin anlaşıldığı albüm. Ve elbette bu yırtık sesli adam gitarıyla gayet cool duruyordu. “Fields of Joy”dan, “Always on the Run” Kravitz’in en iyi şarkılarından bazıları bu albümde.

“Blue Lines”/ Massive Attack, 8 Nisan
Trip hop’ın icat edildiği albümdür. Massive Attack insanların gitar sound’u ve elektronik dans müziği arasında gidip geldiği 90’larda kendine bambaşka bir kulvar açtı. “Madem tribe giriyoruz, öyle değil böyle girilir” dedi. “Safe From Harm”, “Unfinished Sympathy”, “Daydreaming”... Anılara gel...

“Temple of the Dog”/Temple of the Dog, 16 Nisan
“Hunger Strike”ı nasıl unutabiliriz ki? Chris Cornell ve Pearl Jam bir araya geliyor ve ortaya 90’ların en güzel grunge albümlerinden biri ortaya çıkıyor.

“The Black Album”/Metallica, 12 Ağustos
Bu albümle ilgili ne söylesem boş. Bugün metal deyince akla gelen şarkıların bir kısmı sadece bu albümde. “Sad But True”, “Enter Sandman”, “Unforgiven”, “Nothing Else Matters”... 90’lar ruhunun değil belki (grunge gibi) ama 90’ların hiç tereddütsüz en baba fon müziklerinden.

“Use Your Illusion I-II”/ Guns N’ Roses, 17 Eylül
1991 tarihli bu çifte albüm yayımlandığında herhalde MTV’de başka bir şey çok ender izlenebiliyordu. “November Rain” her yerdeydi. 1986’da kaydedildiği halde bu albümde yer alan ve ünlenen “Don’t Cry”, Bob Dylan cover’ı “Knockin on Heaven’s Door” da grubun kendi şarkısı gibi algılanmıştı o dönem.

“Blood Sugar Sex Magik” / Red Hot Chili Peppers, 24 Eylül
Rock, funk ve punk hiç bu kadar estetik ve bu kadar ticari bir şekilde bir araya geçmemişti. 80’leri sağa sola çarpa çarpa yara bere içinde bir punk grubu olarak geride bırakan RHCP’ın kendini yeniden keşfetmesi, sonraki yıllarda popüler müziğe damga vurdu. Ayrıca bir “Under the Bridge”i, bir “Give It Away”i kim unutabilir ki?

“Nevermind”/Nirvana, 24 Eylül
Bu albüm çıktıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bütün dünya değişti. O da mühim değil,
içimizi dağlamış albümdür. Bildiğimiz her şeyi unuttuk, kafayı sıfırladık, bu adamların önünde saygıyla eğildik...

“Achtung Baby”/U2, 19 Kasım
Tamam biliyorum artık U2 ve Bono’ya herkes hafiften gıcık. Ama şunu kabul etmek lazım ki “Achtung Baby” hayatımızın içinde geçen bir albüm. “One”, “Mysterious Ways”, “Even Better Than a Real Thing” bu albümde yer alan ve
zamanla marş olmuş şarkılar.
“Until the End of the World”ü de hatırlatmak isterim. U2 belki de bu albümden sonra kariyerinde daha farklı bir noktaya hareket etti (Sonraki “Zooropa”yı hatırlayın).

“Ten”/Pearl Jam, 27 Ağustos
90’ların ruhunu, değerlerini, bakış açısını ve psikolojisini bence en iyi yansıtan ikinci albüm. Nevermind ile birbirini tamamlayan yanları var. Nirvana 80’lere kafa göz dalarken, Pearl Jam zarif bir fiske vurarak benzer etkiyi yaratmaya çalışmıştır sanki. Birbirlerini hiç sevmezlerdi o zaman, belki biraz da bundan.

Haberin Devamı

Ekim bitmeden

Haberin Devamı

Şu ara ne konserler var diye takvime bakarken fark ettim, Salon’da çok iyi konserler art arda geliyor.
* 18-19 Ekim’de Mum var. Sigur Ros’u seviyorsanız, Björk’e ilgi duyuyorsanız onları da beğeneceğinize eminim. 16 Ekim’de uçaktan iner inmez Galatasaray-Bursaspor maçına gideceklermiş. Böyle de enteresan bu İzlandalılar...
* 22 Ekim’de bir dönem en sevdiğim dans ekiplerinden biri GusGus sahnede olacak. 2011’de yayımlanan albümlerinin adı “Arabian Horse”.
* 25 Ekim’de, üyeleri Deniz Cuylan ve Tan Tunçağ solo projelerine odaklandığından uzun zamandır bir arada göremediğimiz Portecho sahnede olacak. Dans edeceğiz yani.
* 28 Ekim ise indie müzikseverleri memnun edecek bir ekibe ev sahipliği yapıyor. Architecture in Helsinki. Beni hayli heyecanlandırdı. Yıllar önce New York’ta bilet bulamadığımdan izleyememiştim. “Moment Bends” isimli son albümlerini (2011) tavsiye ederim.
lBir de caz konseri önereyim: 31 Ekim ve 1 Kasım’da basçı Steve Swallow grubuyla birlikte geliyor. Yanlarında Carla Bley olacak.

Haberin Devamı

Sonbaharda...

* Islana ıslana, yağmurdan kaçmadan yürümeyi;
* Poyrazda illa bir-iki yunus yüzgeci arayarak denizi taramayı;
* Gökyüzü kurşun rengi olunca John Coltrane dinlemeyi;
* Beyaz burunlu mekeleri vapurdan beslemeyi;
* Tezgahta ampulün altında parıldayan balıkçı tezgahlarını “buyur abi”leri savuşturarak uzun uzun incelemeyi;
* Yağmur hızlanınca cama koşup şehrin yerinde durup durmadığını kontrol eden meraklı gözleri izlemeyi; hiçbir şeye değişmem İstanbul’da.

Satmalı mı satmamalı mı?

Zamanında Mazhar Alanson’a çok çattık şarkılarını reklamlara veriyor diye. Levent Yüksel ve Aşkın Nur Yengi’ye. Zülfü Livaneli bir ara “Ey Özgürlük” şarkısının bir firmanın reklam müziği olarak kullandırdı diye kıyamet koptu. Bence anlamlar yükledikleri şarkıları reklamlarda görmek istemeyenler haksız değil. Tamam reklamlara müzik yapmakta sorun yok da şarkılar anılardır. Onları korumak istiyoruz. O yüzden “Benimle Oynar mısın”ı deterjan reklamında izleyince Bülent Ortaçgil’e bir sitem yollamadan edemedim.

Bir gürültünün anatomisi!

Bir fabrikada kulaklık ve kask olmadan dolaşmak gibi. Bir denizaltının makine dairesine girmek gibi. Makineler yağlanmamış gibi. Dev bir kamyon taklalar atarak üzerinize geliyormuş gibi. Çatalı tabağa kanırta kanırta sürtüyormuşsunuz gibi.
Geçenlerde Peyote Müzik’ten gelen zarftan bir süredir uzaktan takip ettiğim Haossaa’nın yeni albümü çıktı. İyi tasarlanmış kapağı incelerken CD’yi de discman’ime koydum. Gürültülü müzik ya da gürültüyle müzik üzerine söz söyleyecek birilerini arıyorsanız, daha da önemlisi gürültü odaklı bir sanat yapıtı arıyorsanız Haossaa’nın “Haossaa” isimli albümüne sahipsiniz. Tolga Güldallı, Ozan Aktuna ve Enis Özbek size yardımcı olacaklardır.