Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de her yer aynı mı olmak zorunda? Her şey büyümek, gelişmek, tatsızlaşmak, bir örnekleşmek zorunda mı? Bunlar işini iyi yapmaktan daha mı önemli?

Barselona’da Cal Pep adında bir mezeci var. Onların mezelerine tapas deniyor ya, yani tapasçı. Yaklaşık 50 metrekarelik bir yer. Bir de arka tarafta salon var. Birkaç masa ancak alır. Barselona’nın turistik mahallelerinden El Born’da.
Haftanın belli günleri, belli saatleri açık. Kapıda kuyruk olunuyor. Sırası gelen içeri giriyor. Özel bir siparişi varsa veriyor, yoksa kendisine deniz ürünlerine ya da herhangi bir şeye alerjisi olup olmadığı sorulduktan sonra sırayla buranın mezeleri getiriliyor. Bira ya da şarap var yanında, isteyene.
Öyle “bunun içinde ne var” diye iki saat menüyü analiz ettireni, “bunun içinden bilmemneyi çıkarıp yanına da bilmem ne otundan koyar mısınız?” falan diyeni hoş karşılamıyorlar. Üstat getiriyor kısaca; siz de tadına bakıyor, içkinizi yudumluyor, sohbet ediyor, bu ufacık mekanın tadını çıkarıyorsunuz.
Mutfak önünüzde. Tabağınıza gelenin nasıl hazırlandığını görüyorsunuz. Ne bir lüks, ne bir abartı. Burası her kitapta, gidilecek yerler listesinde yer alan meşhur bir yer.

Neden herkes zengin olmanın peşinde?
Neden anlattım? Oruç oruç okuyana eziyet olsun diye mi? Hayır.
Ben zaman zaman böyle yerler görünce şaşırıyorum. Adama bak, o kadar müşterisi var, kapıda kuyruk olmuş, şuraya bir masa atmamış, tepesini örtmemiş, dev ısıtıcı koymamış, koltuk çekyat arası koltuklardan bir santimetre arayla donatmamış, florasan ışık koymamış, pastane gibi bembeyaz boyatmamış, alçıdan tuğla görünümlü duvar falan yapmamış, Digitürk koyup “şömine channel”ı açmamış. Daha lokmayı çiğnerken tabağı alıp çay vereyim mi diye soran 50 tane garson yok. Kapının önünde vale durmuyor. Hiç kafa yok bu adamlarda.
Türkiye’de her yer aynı mı olmak zorunda? Orijinal mekanlara, mahalle arası köftecilere, lokantalara, mezecilere, pastanelere, kahvelere, çaycılara ne oldu?
Neden herkes sadece yırtmak, zengin olmak peşinde.
Her şey büyümek, gelişmek, tatsızlaşmak, bir örnekleşmek zorunda mı? Bunlar işini iyi yapmaktan daha mı önemli?
Cal Pep’tekiler şunu biliyor, 50 kişiye en iyi yemeği çıkarırsın, 50 şuben olursa anca kaşarlı tost satarsın. Bu mantık sadece yeme içme sektörü için değil her alanda geçerli. Herkes oturup düşünmeli. Bir örnekleşmenin sonu iyi değil.

Haberin Devamı

Bir uzaylının futbol notları

Haberin Devamı

l Hakem yeri boyadı, şaka mı bu?
Şaka değilmiş, yeni 9 metre 15 santim uygulaması buymuş. Futbolla alakam bu kadar işte.
l Sahaya giren seyirciyi copla dövüp ağzını burnunu kırmadılar diye çemkiren, “Bu nasıl güvenlik?” diye söylenen sunucu, yazık sen de haklısın tabii,
insan ne görürse onu belliyor doğru diye. Yazık bize, hepimize...
l Favorim Belçika. Bu ne mükemmel görsel futbol ziyafetidir arkadaş. Sonucun önemi yok. Ayrıca ağzıyla kuş tutsa ABD’yi tutmam. Sempati duyanı da anlamam.
l Belçika-ABD maçında saha kenarındaki reklamlar arasında “Jupiler”i gördüm. Jupiler aynı zamanda Rock Werchter gibi büyük müzik festivallerine sponsor olan bir Belçika birası. Hani bira reklamı yasaktı? FIFA bal gibi de
izin vermiş.
l Boğazlı krampon mu olur arkadaş, bu Nike da iyice suyunu çıkarmış.
Nerede eski güzel standart kramponlar?

Haberin Devamı

5 Türkçe şarkı

l “Bir Gerçek Var” - Bubituzak
Bir gerçek var ne kadar kaçarsan seni o kadar kovalar. Buyrun buradan yakın.
l “Yaz Geçer”- Yüzyüzeyken Konuşuruz
Kuşlar uçar, günler koşar, yaz geçer. Yaz geçerse böyle geçsin. Vapurlu,
martılı klibi de cabası.
l “Domates” - Yok Öyle Kararlı Şeyler
En güzeli domates. Bunu bilmek rahatlatıyor insanı.
l “Cehennem Meyhanesi” - Gaye Su Akyol
Of of of şeklinde devam eden bir şarkı... Yani genel anlamda.
l “Bir Şey Var Ki” - 123
“Sen hiç istemesen de bir şey var orada” deniyor. Eh ne yapalım artık, alışacağız.

“O kadar da değil!”

Geçen hafta doğru dürüst pop
şarkısı yok yazdım. Mesajlar aldım.
“O kadar da değil” deniyor. Peki buyrun, hodri meydan. 10 tane pop şarkısı yazın yollayın burada listesini kocaman yayımlayalım. Ben de utanayım. “Vay, ne güzel şarkılar varmış da ben bilmiyormuşum” diyeyim.

PAZAR ALBÜMÜ

“Stay Gold”- First Aid Kit

Şu ara her tür müziğin
en hasının İskandinavya civarından çıkması şaşırtıcı değil. Anadolu rock’ı da en iyi onlar yapıyor (bkz Goat), country’yi de... İsveçli kız kardeşler Johanna ve Klara Söderberg’in 70’lerden kopup gelmiş Fleetwood Mac-Fleet Foxes esintili şarkıları tam yolluk, “koy bir kaset de neşemizi bulalım” tadında.