Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz


Adele:
Şu an Amerika’da ondan daha fazla satan bir şey yok. İki albümüyle birden Billboard Top 40 listesinde. İngiliz R&B şarkıcısı bu yıl yayımlanan “21” isimli albümüyle çok ciddi başarı yakaladı. Şarkılar ve sözler hep dram, hep aşk. Zaten müziğinin doğasında da olan bu. İlk albümü “19” ise daha Motown tarzı şarkılar içeriyordu. Doğrusu ben ilk albümcüyüm, ama her ikisini de tavsiye ederim. 23 yaşındaki şarkıcının kendine has bir sesi var ve öyle ya da böyle kendini dinletiyor.

Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz


Sharon Jones & The Dap-Kings: Sharon Jones ve 10 kişilik müzisyen kadrosu Dap-Kings tam olarak 60’ların ve 70’lerin ilk yarısının soul ve R&B gruplarının izinden gidiyor.
O dönemi yeniden canlandırmaya yönelik (60’s Soul Revival) bir müzik ve ekip. Amy Winehouse’un “Back to Black” albümünde büyük emekleri var. Grup üyeleri buradaki 11 şarkının altısında yer almıştı. “Rehab”, “You Know I’m No Good” da dahil. 2010’da yayımlanan “I Learned the Hard Way”i öneririm. Sözler mi? Hep aşk, hep kırık kalpler, ama bu bildik meseleler eğer bu kadar güzel ifade edilecekse saatlerce dinlemeye razıyım.

Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz


Raphael Saadiq: Funk, soul ve R&B alanında şu aralar en sevdiğim isim. Kah James Brown kah Chuck Berry gibi takılan, rockabilly’den soul’a uzanan çizgide bütün bu eski usul tarzların üzerine yepyeni bir bakış açısı getirmeyi başarabilen bir şarkıcı, prodüktör ve müzik adamı. Sabahları kahveyle Raphael Saadiq artık klasik oldu. Saadiq’in martta yayımlanan beşinci albümü “Stone Rollin’”i muhakkak dinleyin. İçiniz açılsın.


Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz

Rox:
İngiliz şarkıcı Roxanne Tataei yarı Jamaikalı yari İranlı. 2010’da yayımladığı “Memoirs” isimli bir albümü var. “No Going Back” isimli şarkısı hit olduğunda dikkat çekmişti. Rox’un sesi çok güçlü. Amy Winehouse’un açtığı kulvardan giden şarkıcılardan. Şu ana kadar tanışmadıysanız bir kulak verin.

Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz

Aloe Blacc: Soul ve hip hop birbirine çok yakışan iki tarz. Aloe Blacc dinlerken ben bunu düşünüyorum. Rock’n Coke’a gidemedim ve konserini kaçırdım ama albümlerini dinleyerek telafi ediyorum. 2010’da yayımlanan “Good Things”den başlayabilirsiniz dinlemeye. Hatta ne öneriyorum biliyor musunuz? Bütün bu isimlerin albümlerini, plaklarını artık ne bulursanız alın, indirin, edinin, arkadaşlarınızı eve çağırın ve bu hafta sonu bir soul gecesi yapın. Güvenin bana hiç sıkılmazsınız.


Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz


İTİRAF EDİYORUM

* Teoman’ın müziği bıraktığını duyunca “Hah dedim, sıkıcı müzik aleminde işte dikkat çekici bir haber.
O kadar hak verdim ki yazdıklarına. Ve şunu diledim, umarım bu bir halkla ilişkiler faaliyeti değildir. Ayrıca “müziği çoktan bırakmış olması gerekenler” listemi de yapmaya başladım kafamda.
* Katy Perry’nin “Last Friday Night” isimli şarkısının klibinde Kenny G’yi gördüm. “Yoksa bu kıvırcık saçlar, bu soprano saksofon, aman tanrım” diye telaşlanmam boşuna değilmiş. Kenny G geri dönmüş. Aynı hafta içinde bir de Michael Bolton görürsem gidip kurşun döktüreceğim.
* Eskiden windsurf yapmış biri olarak söylüyorum: Kiteboard windsurf’ten kat be kat zevkli, kolay, çabuk öğreniliyor ve pratik. Uçurtmayı katla çantaya koy bordu da arka koltuğa. Tamamdır.
Bu kadar fazla windsurf şampiyonasının yanında firmalar biraz da kiteboard’a sponsor olsa ya...




Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz


Bunları biliyor muydunuz?

* Rage Against the Machine’in tam takım biraraya geldiğini, grubun 20’inci yılı şerefine bir konser verdiklerini ve pek yakında yeni şarkılar yapmalarının beklendiğini;
* En sevdiğim gruplardan Stephen Malkmus & The Jicks’in yeni albümü “Mirror Traffic”in geçen hafta piyasaya çıktığını;
* Black Eyed Peas’in “I Gotta Feeling” isimli şarkısının tüm zamanların en büyük dijital hit’i olduğunu, çıktığı 2009’da 7 milyondan fazla indirildiğini;
* ABD’de 2004 yılından bu yana ilk kez albüm satış gelirlerinin bir önceki yıla göre arttığını, konser gelirlerinin de yükseldiğini, plak şirketi sahiplerinin bu durumu hem genç hem de yetişkin ve ileri yaşlı müziksevere hitap eden isimlerin çıkmasına bağladığını; biliyor muydunuz?



Amy Winehouse’un müziğini seviyorsanız bunları dinlemelisiniz

“House M.D.”nin yıldızı Hugh Laurie, namı diğer
Dr. House.


CUMARTESİ ALBÜMÜ

“Let Them Talk” Hugh Laurie
“Let Them Talk” Hugh Lauri


İçinde kimsenin “Dur bi çay demleyeyim de öyle konuşalım” diye dakika başı top çevirmediği, ağır abilerin ciplerle falan dolaşmadığı, herkesin ya malikhanede ya da yüksek tavanlı eski İstanbul evinde yaşamadığı, aforizmaların havada uçuşmadığı diziler de var. “House M.D.” bunlardan biri olduğundan ilgiyle izleyebiliyorum.
O yüzden başroldeki Dr. House, Hugh Laurie’nin blues albümü çıkınca ilgiledim. Bazen tam da canlandırdığı doktora benziyor Laurie. Onun gibi piyano ve gitar çalıyor, şarkı söylüyor. Ve albümü dinlerken insan ister istemez Laurie değil
House albüm yapmış gibi hissediyor.
Albüm mü? Klasik bir blues albümü. Daha önce Bruce Willis’in (blues), Steve Martin’in (bluegrass), Steven Seagal’in (blues) albümlerini dinledim. Bu en iyisi. “House nasıl peki kıvırabilmiş mi” diye soracak olursanız şöyle anlatayım; sesi Sinan’dan iyi, ondan iyi piyano çalıyor ve adam bir yandan da dünyanın en tanınmış oyuncularından. Bence fazlasını beklemek haksızlık zaten. Evde vakit geçiriyorsanız fonda kısık ateşte babalar gibi dinlenir.