Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Halkımız arabasını korumak için doluya karşı önlem aldı. Arabalarının üzerine halılar, kilimler serpti, kat kat çarşaflar örttü. Maazallah arabalara bir zarar gelseydi, işte o zaman isyan çıkabilirdi. Neyse ki büyük facia fedakâr halkımızın çabalarıyla (ve dolu yağmaması sayesinde) atlatıldı.

Halkımız arabası konusunda çok hassas. Arabasına gözü gibi bakıyor. Üzerini örtüyor, yıkıyor, siliyor. Her yere arabasıyla gitmeyi seviyor. Parayı bulduğunda ilk iş olarak araba alıyor. Makas yapmayı, kaldırımlara park etmeyi, yayaların üzerine sürmeyi, sarı yanınca kornaya basmayı seviyor.

Haberin Devamı

Arabayı alsa dahi her gün sahibinden.com’da gezinmekten vazgeçmiyor. Her an arabasının ikinci eli kaç para onu hesaplıyor. Her an yeni bir arabayı alabilme ihtimalini seviyor. Bazıları da vitesin olduğu yere meyve tabağı koyup ayağıyla nasıl araba kullandığını videoya çekip paylaşıyor. Araba fantezilerimiz zengin.

Geçen gün bir doğum günü pastası gördüm. Normal bir pastanın üzerine şekerden nargile, tespih, BMW anahtarı koyarak zamanın ruhu yakalanmış. Başka bir şeye ne gerek var ki bugün?

Fakir fukara mahallelerini dolaşın. O demir filizleri görünen, bitmemiş, perişan haldeki evlerin, tuğlaları görünen, sıvaları dökülmüş, boyasız, duvarların önünde birer yepyeni araba duruyor. Çukur dolu yolların, renksiz soluk pencerelerden sızan beyaz floresan ışıkların altında, taksite girilmiş, var yok satılarak, ailede çalışan herkesin kefen parası birleştirilerek alınmış son model bir araba var.

Araba almak iyi güzel de bedeli ne olacak? Arabaya para verip hayatın kalan kısmını bedavaya getirmeye çalışıyorsun. Sinemaya, tiyatroya, kitaba, müziğe para vermiyorsun, fuzuli görüyorsun. Bunlar söz konusu olduğunda, ooo çok fakiriz: “Ne diyosun sen, millet aç aç!” Aç da o arabalar ne?

Gazeteye, İstanbul Caz Festivali’nde bu konserleri kaçırmayın diye yazı yazdım, “Biletler kaç para haberin var mı?” diye yorum geldi. Bir ezberdir gidiyor. “Bilet pahalı.” Hayır, pahalı değil. Bugün caz festivalinde ortalama bir konserde ayakta yetişkin bilet fiyatı 100 TL (öğrenci 65 TL). Vay vay vay... Gel hesap yapalım. Bugünün kuruyla 18 euro eder. Her zaman da 18 euro’ydu. Hiç artmadı. Ama bizim paramız hızla değer kaybetti.

Haberin Devamı

2003’te yani ahlayıp vahladığımız krizin ardından 18 euro 28.8 TL ediyordu. 2010 yılında 18 euro 34.2 TL, 2014’te 52.2 TL’ye yükseldi. Bugün 100 TL. Git bunun sorumlusu kimse onun yakasına yapış. Bir solist, bir piyanist, bir davulcu, bir kemancı, bir gitarist, basçı nasıl ne fedakârlıklarla, hangi bedellerle yetişiyor haberin var mı? Neden bedavaya getirmeye çalışıyorsun? Neden arabanın parayla alındığını kabulleniyorsun da biletin de parayla olduğunu bir türlü aklın almıyor?

Pahalı arabalara binenlere değil, maaşından artırdığı üç kuruşla konsere, filme, tiyatroya gidene elit diyen bir milletiz biz. Ne diyeyim? Kilimleri, halıları örtmeye devam. Bu düzen böyle devam etsin. Kaplayın arabaları, sarın sarmalayın, bir zarar gelmesin. Hayatta tek ihtiyacımız araba, nargile ve tespih çünkü.