Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birkaç yıl önce Mardin’e uçuyorum. Uçakta Kürtçe konuşan yolcu sayısı hayli fazla. İngilizce ve Türkçe anonslar başladı. Kendi kendime şu anda Mardin’e giden bu uçakta Kürtçe anons yapılmasına ne engel oluyor diye düşündüm. Neden devlet Kürtçe konusundaki yaklaşımında hâlâ bu kadar isteksiz.
-
Barcelona’ya gidenler bilir; Barcelona’da havalimanında bütün tabelalar Katalanca, İspanyolca ve İngilizce.
Mallorca’da buna bir de Almanca ekleniyor. Zira burası Almanların yoğun bulunduğu bir turizm yöresi. Çok fazla yerleşik Alman yaşıyor. Onlara da kolaylık yapılmış. Ama önce kendi vatandaşına kolaylık yapmış İspanyol devleti.
Berlin’e gidin, herhangi bir otomattan tren ya da metro bileti almaya davranın, Türkçe menü karşınıza çıkıyor, işinizi kolayca hallediyorsunuz. Neden? Türk kökenli Alman vatandaşlarına kolaylık olsun diye.
Belçika’da tabelalar Fransızca ve Flamanca. İsviçre’de Almanca, Fransızca ve İtalyanca. ABD’ye gidenler, özellikle Latin kökenli nüfusun yoğunlukta olduğu yerlerde havalimanlarından başlayarak İngilizce ve İspanyolca tabelaların olduğunu hemen hatırlayacaklar.
Medeni ülkelerde devlet kendi vatandaşıyla anadilinden konuşma konusunda çekimser, önyargılı, isteksiz değil. Bırakın kendi vatandaşını, turiste dahi kolaylık gösterme peşinde. Peki bizde?
-
Bunları yazmamın nedeni geçenlerde Beşiktaş vapur iskelesinde gördüğüm bir tabela. “Kadıköy” yazıyor. Altında da Arapçası... Kadıköy vapurunun yerini gösteren bir tabela bu herhalde. “Barlar sokağına gitmek için İskele’nin hemen karşısından yukarı çıkıp ileriden sola dönün” diye yazacak halleri yok neticede.
Neyse bu tabela sayesinde Arap turistler artık İstanbul’da kaybolmayacak. Üzerinde dev gibi bir ok olan Kadıköy tabelasını anlamıyor, vapura binmek yerine topluca denize düşüyorlardı. Neyse ki bu tabela facianın önüne geçti.
-
Şaka bir yana, derdim şu: Arapça tabelayı İstanbul’a şak diye tereddütsüz koyan devlet Kürt vatandaşına aynı inceliği neden göstermez? Madem ihtiyaç var, Doğu’da ihtiyaç yok mudur? Arapçayı bu kadar seven sempati duyanlar kendi vatandaşının diline neden hâlâ bu kadar alerjik? Neden hâlâ bunlar pazarlık konusu? Neyse karıştırmayalım, süreç etkilenmesin...

Haberin Devamı

Kendinden nefret eden örgüt

Haberin Devamı

IŞİD geçen hafta Libya’da davulları toplayıp yaktı. Müziğe tamamen karşılar, dine aykırı buluyorlar. Hatırlarsanız, bir süre önce Halep’te yapılan aramalarda müzisyenlerin evinde müzik aletleri bulunmuş (!) ve bu suç olduğundan müzisyenler kırbaçlanmıştı. Benzer örnekler çok son dönemde.
Müzikle ilgili biri olarak iki şey söyleyebilirim:
1) İnsan olan her yerde müzik hep vardır, olmuştur. IŞİD’in ve El Kaide bağlantılı örgütlerin insanlığa karşı olduğunun ve kesinlikle başarısız olacaklarının kanıtıdır müzik düşmanlığı. İnsan müzikten vazgeçmez.
2) Arap coğrafyası ve İslam medeniyeti kökleri binlerce yıl geçmişe giden zengin bir müzik kültürüne sahiptir. Bunu bilmemek ve bunu yok etmeye çalışmak cahillikten de öte kendinden nefret etmek, kendini yok etmek demektir.

Haberin Devamı

“Birinci dünya” sorunları :(

- Spotify’da şarkı atlama limitimin sonuna geldim, şu anda çalan şarkıyı değiştiremiyorum.
- Kahvaltı mekânlarında menemenlere asla yeteri kadar peynir koymuyorlar.
- Yemekte mekâna sırtını dönen sandalye gene bana kaldı.
- Telefonumun hafızası dolduğundan fotoğraf çekemiyorum ama gereksizleri ayıklamaya da acayip üşeniyorum.
- İnternet bankacılığı şifremi değiştirme zamanı geldi, üstelik son üç şifreyi de kabul etmiyor. Yeni şifre bulmak çok sıkıcı.
- S02E02, S02E01’den daha hızlı geliyor.
“First world problems/Birinci dünya sorunları” şu ara dünyada popüler mizah malzemelerinden. Valla hayatta tek derdiniz bunlar olsun...