Birikim dergisindeki o fotoğraf
Moda çekimi değil. Poz değil. Bu içten bir gülüşün fotoğrafı. Bin tane kitaptan, araştırmadan daha esaslı anlatıyor durumu
Suriye’nin hangi köyünden neden sürüldün, berbat şartlardaki kamplardan birine nasıl geldin, kim bilir neler çektin bilmiyoruz, sevgili Suriyeli güzel kız. Seni tanımıyoruz.
Ama hikayene hakimiz az çok. IŞİD’in eline geçip öldürülmezsen eğer, tecavüze uğramak, satılmak, işkence görmek, muhtelif mezhepler ve etnik kökenlere mensup milisler tarafından kim vurduya gitmek; seçeneklerin bunlardı. Ya da mesela gece gizlice terk ederken köyünü, IŞİD peşinizden yetiştiğinde annen seni uçurumdan aşağı atacaktı vahşilerin eline geçme diye.
Yolun açık olsun
Türkiye’ye geldin, berbat kamplardan birindesin.
Ya sonsuza kadar o kampta kalacaksın, ya dini bütün bir bölge vatandaşına üçüncü eş olarak kuma gideceksin.
Ya da muhtelif şekillerde Avrupa’ya kaçayım derken soğuk, azgın dalgaların arasında kalacaksın derme çatma, pis, çürümüş bir kayığın içinde.
Şansın varsa İstanbul’a gelip bir trafik ışığında bulduğun köşede elinde tuttuğun “Suriyeliyim, Allah rızası için ekmek parası” yazan kartonla bekleyip duracaksın bütün gün. Biz de arabalarımızın içinden soğuk soğuk bakıp belki bir-iki lira tutuşturacağız eline.
Ortadoğu’da savaş da barış da bir senin için. Sen Ortadoğu’da bir küçük kızsın. Erkeklerin her şeyi bildiği, dikte ettiği, birbirlerini para, şeref, namus, din, ideolojiler
ya da güç ve iktidar için kuduz köpekler gibi öldürüp parçaladığı, dostların anında düşman, düşmanların bir saatte kanka olduğu bu vahşi, ilkel, kaypak, insanı arkadan vuran, anında satan, tekinsiz, güvensiz coğrafyada yaşamaya mahkumsun. Yine de gülmeyi unutmamışsın.
Türkiye’ye geldin, gelmek zorunda kaldın binbir dert ve yanında binbir umutla. Bu koskoca dünyada sana eşinle dostunla, sevgilinle, çocuklarınla mutlu ve huzurlu yaşayacak bir karış yer bulunamadıysa eğer, bunun sorumlusu biziz. Ne eli silahlı adamlar ne de diğer vandallar. Bütün uygarlıklar, bütün dinler, bütün dinsizler, hepsi, hepimiz suçlu ve sorumluyuz. Yolun açık olsun, şansın bol olsun...
Not 1:Suriye İnsan Hakları Örgütü 2014 raporuna göre 6 milyon Suriyeli başka ülkelere sığındı. 7 milyon Suriyeli evinden barkından sürüldü ve ülkesi içinde yer değiştirdi. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı ise 1.9 milyon.
Not 2:Birikim dergisinin “Suriye ve Mülteciler” başlıklı mart sayısı Suriyeli sığınmacıların durumuna odaklanıyor. Fotoğraf: Kemal Vuran Tarlan.
Birkaç iyi şey...
- Sömestr - Ayyuka:Ayyuka geçenlerde sessiz sedasız, tantanasız yeni bir albüm yayımladı. Sekiz şarkılık enstrümantal albüm alaturka saykodelikten post-rock’a oradan da fezaya açılan
muhtelif açılımlara sahip.
- The Walk / NucleI - On Your HorIzon:Memleketin en şahane post rock ekibi bir EP yayımlamaya hazırlanıyor. Bu şarkı EP’nin öncü sarsıntılarından. Derhal gündeme alınsın.
- CarrIe&Lowell - Sufjan Stevens:Yaz boyunca başvuracağınız günbatımı albümü belli oldu. Sufjan Stevens 2010’daki, “Age o Adz”deki elektronik açılımları bırakmış, sürecini akustik folk köklerine dönerek devam ettirme kararı almış. Saygı duyduk, iyi etmiş Stevens.
- Future people - Alabama Shakes:Neo-country ekibi Alabama Shakes’in yeni albümü “Sound and Color” 21 Nisan’da piyasaya çıkacak. Bu albümden dolaşıma giren şarkı “Future People” post-country kafalarında deneysel yaklaşımlar içeriyor. Kendilerini takipteyiz.
İtiraf ediyorum
- Sucuk ekmek ve bedava bilet gibi promosyonlarla bile stadını dolduramayan, seyircisini maçına çekemeyen bir takım neden hâlâ var? Futbol sadece futbol değildir, biraz da sucuk ekmek midir yoksa?
- Petra’dan aldığım Etiyopya kahvesinin tadına doyamadım. Denk gelene tavsiye ederim. Merkezleri Gayrettepe’de.
- Muse nasıl kendini yedirdi bitirdi, neden klişe pop şarkıları yapan bir grup haline geldi merak ediyorum.