Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kylie Minogue’un “Aphrodite” isimli yeni albümünü dinler dinlemez tam “tatil albümü” diye düşündüm. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Etrafta dillendireyim dedim, “Ne, Kylie mi seviyorsun sen, hem de sen?” dediler. Arkadaşlar ben bu kadını hep sevdim, hâlâ da seviyorum. Bir kere güzel ve giderek güzelleşiyor. Kendi kulvarındakiler gibi kibirden patlamıyor. İnsanı hayal kırıklığına uğratmıyor. Danssa dans, melodiyse melodi. Bir Kylie albümünden şairane sözler ya da Elliott Smith duyarlılığı kim bekliyor ki zaten? Ben tatilde sığlık ararım. Bu da mükemmel bir şekilde sığ bir albüm. Baktım prodüktör Stuart Price. Bu adam New Order ile de çalışmış, The Killers’la da, Madonna’yla da, Keane ile de. Besteciler arasında Calvin Harris’i gördüm (“Too Much”). Benim için iyi referanslar bunlar. “Can’t Beat the Feeling” gibi coşturan şarkılar da, “Everything is Beautiful” gibi orta ritimli şarkılar da kendini dinletiyor bu albümde. İlk single “All the Lovers”. Ben olsam “Get Outta My Way”i ya da “Too Much”ı sürerdim piyasaya ilk. Tam yaz hiti.
Q ve Rolling Stone yerin dibine sokmuş, BBC Music ve Spin yere göğe koyamamış. Bana sorarsanız alın atın tatil çantanıza.
“Aphrodite” - Kylie Minogue
Kilit şarkı: “Too Much”

Bu hafta sonu dinlemeniz gereken 4 albüm
Mankenden şarkıcı olur
Karen Elson’ın müziğe ve şarkı söylemeye meraklı ve yetenekli olduğu biliniyordu (bkz. The Citizen’s Band) ancak dar bir çevre tarafından ve sadece New York’ta. Ne zaman ki şimdiki kocası Jack White ile tanıştı işler değişti. White’ın prodüktörlüğünde ve desteğiyle hazırlanan ilk albümü “The Ghost Who Walks” piyasaya çıkınca bir anda müzik basını tarafından da görülür oldu 31 yaşında. Mankenseniz yeni bir kariyeri için iyi bir yaş.
Ama yine de Elson’un “Jack White karısına albüm yapmış” imajından kurtulması zaman alacak. Ben dinleyince hiç yadırgamadım. Nepotizm eleştirisini başka durumlara saklıyorum. Hafta sonu dinlenecek albümler listeme alıyorum. Organizatör olsam kışın bir hafta sonu İstanbul’a getirmek için hemen harekete geçerdim.
“The Ghost Who Walks” - Karen Elson
Kilit şarkı: “The Ghost Who Walks”

Sessiz sakin ortamları sevenlere
Avustralyalı Sarah Blasko ilk albümünü 2004’te çıkarmıştı. Kendisi caz söyleyerek işe başlayan, daha sonra buğulu sesiyle folka geçenlerden. Folk dediysek “indie” sularındayız gene, yanlış anlaşılmasın. Çok güzel bir sesi var Brasko’nun ve son albümüyle daha geniş bir kitlenin ilgisini çekti. Şu anda Avrupa’da turnede. Fiona Apple’ı hatırlar mısınız? Tarzı andırıyor, sesi de Cat Power ile Feist arasında bir yerlerde. Bu isimleri seviyorsanız muhakkak beğeneceksiniz. Hafta sonunu sakin sularda geçirmek isteyenler derhal kulak versin.
“As Day Follows Night” - Sara Blasko
Kilit şarkı: “Hold On My Heart”

Bu hafta sonu dinlemeniz gereken 4 albüm
Dans ederken düşündüren albüm

İngiliz oldunuz mu işin içine bir hüzün, bir depresyon koymadan olmaz. Eski Bloc Party solisti Kele Okereke’nin ilk solo albümü hüzünlü bir dans müziği örneği. Hani dedim ya Kylie albümü “muhteşem şekilde sığ” diye. Bu da onun tersi. Kylie’yi gecenin başında, bunu da bitmeye yakın dinlemeli. Kötü iki giriş şarkısı bile beni yıldıramadı. “Tenderoni”, “Everything You Wanted”, “Unholy Thoughts” gibi şarkılar olduğunu fark ettim. Kele’nin solo dans albümü “The Boxer” dans müziğinin farklı tonlarına açık olanlar için. “The Boxer” - Kele
Kilit şarkı: “Unholy Thoughts”

Haberin Devamı

Kamyoncu kafası!
Hep şehirde hafta sonu eğlencesi olacak değil ya; bu albüm de kamyonculara... Evet bu albüm kamyoncunun dostu, can yoldaşı. Dinleyince insanın canı kırmızı bir Iveco’ya atlayıp direksiyonu Konya Ovası’na sürmek sonra da rampaya sarmak falan geliyor. Seyhan Müzik kamyoncuları düşünmüş, Cihangir’in “Şöförün Oğlu” isimli şiir albümünü çıkarmış. “Anam da kocadı romatizma ağrıları arttı”dan giriyor muhabbete, “Babanı mı vurdum, bu attığın kazığı hak edecek ne yaptım”dan çıkıyor. Gözyaşları içinde sallarsınız direksiyonu. “Bütün yollarımın yolları kesik” ya da “Uykularımı çaldım gözbebeklerimden” gibi sözler de var. Haydi yağınızı, antifrizinizi kontrol edin, yanınızda takoz bulundurmayı ihmal etmeyin.

Haberin Devamı

İtiraf ediyorum!
* En sevdiğim popüler kültür ve müzik yazarlarından Rob Sheffield’ın 80’lerin şarkılarına odaklanan yeni kitabı “Talking to Girls About Duran Duran”a kavuşmak için gün sayıyorum.
* “Twitter’da oruç açmak, iftarda yediklerimizi twitlemek günah mı?” tartışmasının çok yakın olduğunu hissediyorum.
* Türkiye’nin bütün görgüsüzlerinin Türkbükü’ne gittiğini biliyordum ama onların bile 27 liraya lahmacun yeyip, kişi başı 50 liraya kahvaltı edecek, 5000 liraya loca kiralayacak kadar görgüsüz olacağını tahmin etmiyordum.
* Sine Büyüka’nın “Oyuncak Adam” isimli şarkısını ve klibi hoşuma gitti. Dream TV’de dönüyor bu aralar, denk gelirseniz kaçırmayın.
* Yazdığım yazılarda bilgi hatası çıkınca bütün gün canım sıkılıyor. Seal konseri hakkında yazdığım yazıda hatalı bir bilgi vermişim. “Seal bir cover albüm yapacak” demişim. Halbuki bu albüm 2008’de çıkmış zaten. Düzeltir, özür dilerim.

Haberin Devamı

Bülent Ortaçgil konserine gitmedim çünkü...* Ben Bülent Ortaçgil’i Caz Stop’ta, Jazz Cafe’de en fazla 30-40 kişilik yerlerde dinlemeyi sevdim.
* Şarkılarını bağırarak değil, mırıldanarak söylemeye alıştım.
* Her zaman gitarının hışırtısını, nefes sesini, cazır cuzur kayıtlarını orijinal buldum.
* “Benimle Oynar mısın?”ın kasetindeki sadeliği sevdim. Orkestrasyona bir türlü alışamadım...
* Önüne gelen herkesin çıkıp kafasına göre Bülent Ortaçgil şarkılarını katletmesine yıllardır dayanamıyorum. Bir de bunu 40’ıncı yıl şerefine canlı izlemeyi içim kaldırmazdı. Gitmek istedim. Gidemedim. İçimden gelmedi. Bülent Ortaçgil’siz Bülent Ortaçgil konserini ne yapayım ben?