Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şu sıra sansürde ‘filtreleme’ ile ‘paketleme’ pek moda. ‘Kapatma’ ise geri döndü. Rihanna’nın
yeni albümündeki ‘Cockiness’i dinleyince ‘tam gündeme göre şarkı’ dedim kendi kendime

Em, yala, ye, yut, seks kölem ol, istediğim her şeyi yap, o senin kalbinin kraliçesi olabilir ama ben vücudunun kraliçesiyim.
Kimse seni benim gibi yapamaz (becermek lafını kullanmayı beceremiyorum da ondan yapamaz dedim). Bunu yemen hoşuma gidiyor. Davulumu çal, istersen önce kafanla dal, ne diyorsam onu yap...
Rihanna’nın yeni albümü “Talk That Talk”da yer alan “Cockiness (Love It)” isimli şarkıda yer alan doğrudan ve dolaylı ama orijinalinde baştan sona zekice bulduğumu itiraf etmem gereken seks ve sevişmeye dair göndermelerden bazıları böyle... İngilizce bilenler google’larsa orijinalini okuyup daha da fazla zevk alabilir bu dil oyunlarından (Türkçemiz elastik). Bizde olsa bu şarkı, bırakın filtreden geçmeyi, komple Türk popunu ‘kapattırabilir’. Neyse ki bizim popçuların seksle arası pek iyi değil. Onlar genellikle aşkın acı çekme, değerini bilmeyen eski sevgiliyi kıskandırma, ona bilumum laf sokma, ya da bir an önce yüzüğü takıp zengin kocaya kapağı atma kısmıyla ilgililer.
Nadiren “vücutları alevler içinde yanıyor”, “birbirlerine karışıyor”, “ateşlerini söndürmesi” için karşı tarafa yalvarıyorlar. Popçularımızın yazamadığı kısmı ise bazen taraftar statta yazıyor. Sözlü tarihimizde bir-iki sözcüğün değiştirilmesiyle içinde ihtiyaç fazlası seks oluşan pop şarkılarıyla vardır. (Türkülerimizi bunun dışında tutuyorum. Halk edebiyatında seks var çünkü). “Böyle şarkı Türk popunu komple kapattırır” dedim ya, şaka değil.
Mesela içinde beğenilmeyen hoşa gitmeyen bir şeyler var diye komple Ekşisözlük’ü kapattırmaya kalkan kafa bu şarkı yüzünden Rihanna’yı yasaklatsa (pardon filtreletse) şaşırmam.
Hele “Dinlenmeyen müzikler hangileri” araştırmalarının yapıldığı
şu günlerde hiç şaşırmam.

Bu şarkı bizde olsa Türk popunu ‘kapattırabilir’

Haberin Devamı

Seks, aşk, falan filan...

Seks, aşk, acı, rock’çı kızın romantik isyanı, dans, vıcı vıcı, seks, aşk, acı, rock’çı kızın romantik isyanı, dans, vıcı vıcı, seks, aşk... Rihanna’nın yeni albümü aşağı yukarı böyle.
Bir şarkıda “em, yala, ye” deyip ardından “çaresiz bir romantiğim” diyor Rihanna XX’in “Intro”su üzerine inşa edilen “Drunk On Love”da. Kötü mü? Değil.
İşin içinde Rihanna olan bir şey pek kötü olmuyor. Üstelik bu sefer dans üstadı olarak adlandırabileceğim Calvin Harris de var işin içinde, en azından bir şarkıda (“We Found Love”). Öte yandan albümde çalışan beyin takımı işinin ehli.
Mr. Bangladesh, Dr. Luke, No I.D., StarGate, The-Dream bunlar dans olayını bilen adamlar ve şarkıları onlar kıvama getiriyor.
Bu bir dans albümü. Rihanna kariyerine Barbados’ta bir barda başladı, hisli şarkılar söyleyen şirin R&B’ci bir kız olarak Amerika’ya geldi, Jay-Z ve Def Jam sayesinde kendisinden son yılların en başarılı “asi” kadını yaratıldı. Rihanna son iki yıl içinde çıkardığı üç albümde evrim geçirdi; artık kafayı sekse takmış, elinde kırbaçla dolaşan umutsuz bir romantik rock’çı haline gelmiş durumda (nasıl oluyorsa artık)...
Buna bir albüm değil, Rihanna’nın karışık kasedi demek daha doğru. Hafif aceleye gelmiş bir hali var. Ancak şu ara popüler müzikte karşınıza çıkacak bir-iki iyi şeyden biri. Rihanna altın yumurtlamaya devam ediyor.

Haberin Devamı

İTİRAF EDİYORUM

* Leonard Cohen’in 31 Ocak’ta çıkacak “Old Ideas” isimli albümünden ilk şarkı “Show Me the Place” tam usta işi olmuş.
* ÇGS’nin hastasıyım. Cenk Turanlı, Kerem Sedef ve Okan Özden’den kurulu ekip sağlam çalma yeteneğine ve şahane bir mizah anlayışına sahip. Yeni şarkı “Arkasokaklar”. “Rıza babaaa” şeklindeki çığlık ve “Koş koş koş , yat yat yat”) vokalleriyle başyapıt olmuş. 14 Aralık Çarşamba Beyoğlu Peyote’deler. Çok acayip olur...
* Bu yıl Türkiye’ye bir şekilde Sharon Jones and The Dap-Kings gelsin, geri kalan bütün festivaller tırt olsun razıyım.
* Rihanna’nın Metallica’nın “Wherever I May Roam”undan sample edilen “Red Lipstick” isimli şarkısı Metallica’nın dubstep remiksi gibi bir şey olmuş sanki.
* “Güldürürken düşündüren”i bilmem ama “ağlatırken düşündüren” deyince aklıma Çağan Irmak’tan başkası gelmiyor.
* Konserlerde telefonu anladık da iPad’le fotoğraf çekmek komik oluyor. Dev gibi aleti havaya kaldırınca görünmüyor mu sanıyorsunuz? Ayrıca arkadan bakanlar sahneyi göremiyor kardeşim iPad’inizden...

Haberin Devamı

Türkle Avrupalının farkı!
Yok yok... Avrupa ne güzel, ne şahane, bizim insanımız şöyle böyle diyecek falan değilim. Bu başka. Paul Anka’yı hem Viyana’da hem İstanbul’da izledim. Aynı konser, aynı şov, aynı espriler. Konserde fotoğraf çekmek yasak. Ancak insanlar telefonlarıyla çekiyor. Anka bir noktada “Bir dakika sen benim fotoğrafımı çektin, makineni ver” deyip alıyor makineyi. “Bari kendim çekeyim de net çıksın” diyor kendisini çekip anı olarak geri veriyor makineyi. Herkes gülüyor.
Bizde kimse vermedi. Adam ciddi sanıp korktular. Anka bayağı çırpındı, kimseden bir şey alamadı. Herkes “Ben çekmedim” kafasına girdi. Sonunda ekipten birileri verdi telefonu seyirci gibi de şovunu yapabildi Anka. Türkle Avrupalı farklı diyoruz ya. Hakikaten farklıyız.